Deniz İNCEOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2008 00:00
Öyle bir müzik grubu düşün ki havucu flüt, pırasayı keman, bal kabağını da davul olarak kullansın. Viyana Sebze Orkestrası-Wiener Gemüseorchester, eline geçen her türlü taze sebzeyle müzik yapıyor. Belli bir tarzları yok. Çağdaş, klasik, pop, house gibi türleri sebzeden ne ses çıkarsa çalıyorlar. Yılda yaklaşık 30 konser veren 12 kişilik ekip her konserden önce manavdan 70 kiloluk sebze alışverişi yapıyor. Konser sonunda da tüm sebzeleri çorba yapıp dinleyicilere dağıtıyorlar.
Viyana Sebze Orkestrası, daha önce pek çok müzikal projede beraber çalışmış sanatçılar tarafından 10 yıl önce kuruldu. İlk kez 1997’de bir domatesten ses çıkabildiğini farkettiler. Bundan sonra da her sebze üzerinde uzun uzun çalıştılar. Şimdi orkestralarında kereviz bongosu, biber trompet, pırasa keman, havuç baget gibi 20’ye yakın sebze enstrüman var.
En zor ürettiğiniz hangisi oldu diye sorduğumuzdaysa "Sebze-piyano. Zaten hálá üretemedik, fikir aşamasında" diyorlar. Matkap ya da bıçak gibi oymayı kolaylaştıran aletlerle her enstrümanı kendileri hazırlıyorlar. En hummalı çalışma konserlerden önce oluyor. Yılda yaklaşık 30 konser veren grup, her birinin sabahında manavdan 70 kiloluk sebze alışverişi yapıyor. Konserden altı saat önce sebzeleri oymaya başlayıp son üç saatte de ses kontrolü yapıyorlar.
Konserlerde pek problem yaşamıyorlar ama farklı ülkelere gittiklerinde sebze çeşidinde sorun çıkabiliyor: "Sebzenin kalitesi ülkeye göre farklılık gösteriyor. Örneğin bir havuç rekorderi elde etmek için belli bir ölçüde ve kalitede bir havuca ihtiyacımız oluyor. Ama bunu bazı ülkelerde bulmak çok zor. Bu yüzden her zaman mahalle mahalle dolaşıp en iyi manavı arıyoruz."
HIYARFON VE HAVUÇ FLÜTEN ÇOK ALKIŞI ALIYOR
Orkestrada sebzeden yapılmamış bir enstrüman yok. Sadece sesin daha yüksek çıkması için mikrofon ve efekt pedalları kullanılıyor. Sebze enstrümanlar, normal orkestraların kolay kolay çıkaramayacağı sesleri çıkartıyor. Bazen bir hayvan sesine benziyor bu, bazen de çok soyut bir ses oluyor. Örneğin bir havuç flüt, gerçek flüt sesi ya da bir pırasa keman gerçek bir keman gibi ses çıkarabiliyor. Ama bazen bu sesler çığlık atan bir martı, rüzgar ya da sert bir tekne ritmine dönüşebiliyor.
Seyirciler en çok hıyarfon ve havuç flütü alkışlıyor ama sanatçılardan Ulrich Troyer’in favorisi bal kabağı: "Taze olanıyla derin ve devamlı bassdrum sesi çıkarabilirsiniz. Kurutulmuş olanlar ise mükemmel bir perküsyon çeşidi. Bir de patlıcanı seviyorum çünkü çok yönlü bir enstrüman. Olduğu gibi kullanarak ya da çeşitli açılardan keserek onlarca ritmik ses çıkarmak mümkün."
Malum, çalınan enstrümanların hepsi eninde sonunda birer sebze. Bir şekilde şeklinin bozulması, yanlışlıkla ısırılması ya da yere düşüp yamulması mümkün. Ama orkestra bunun da önlemini alıp, sahneye bir sürü yedek enstrümanla çıkıyor. Ne de olsa kaynaklar sınırsız. Her konser yaklaşık iki saat sürüyor. Konser bitiminde kullanılan sebzelerin bir kısmıyla lezzetli vejeteryan çorbalar hazırlayıp dinleyicilere dağıtıyorlar. Bazılarını hatıra olarak veriyor, kalanları da organik çöpe atıyorlar.
SEBZELERİ ZİYAN EDİYORSUNUZ DİYENLER, ÖNCE KENDİ İSRAFINA BAKSINKonserlerde ya da provalarda gereksiz yere sebze tükettiğimizi söyleyen çok oluyor. Bu tepkilere artık alıştık. Ama yine de söylemekte fayda var; tepki gösterenler önce kendi harcamalarına baksın. İnsanlar kafalarını israfa, bol harcamaya bu kadar takıyorsa o zaman bunun için bir şeyler yapsınlar. Örneğin açlığın getirdiği sorunlar hakkında kitaplar okuyabilir, kendi hayatlarını, yaşam politikalarını değiştirebilirler. Doğru ve yeterli olanı satın alıp tüketsinler. Hepimiz yeni araba, cep telefonu, klimalı büyük ev ya da çok para istiyoruz. O zaman bunlardan da vazgeçmeliyiz. Bizim enstrümanlarımız hayata tüm bunlardan çok daha az zarar veriyor. En azından üretiminde dizüstü bilgisayar ya da cep telefonu gibi enerji ve kaynak kullanılmıyor.
ALBÜM BİLE ÇIKARDILAR
Orkestradaki enstrümanları hazırlamak üç saatlerini alıyor.
Her konserden önce 70 kilogram taze sebze satın alıyorlar.
Yılda yaklaşık 30 konser veriyor, konserlerinde çok eğleniyorlar.
Orkestradaki ekibin tümü her sebze enstrümanı çalabiliyor.
Konsantrasyonu bozulmayan, açık fikirli kitlelere çalmayı seviyorlar.
Komedi programlarında ya da iş etkinliklerinde çalmayı sevmiyorlar.
1999’da "Das Erste Wiener Gemüseorchester" adında bir albüm çıkardılar.
SEBZESEL MÜZİK YAPIYORUZ AMA BİR KERE RADETZKY MARŞINI ÇALDIK
Çaldıklarımızın çoğu kendi hazırladığımız besteler. Ama tabii her konserimizde doğaçlamaya da yer veriyoruz. Bestelerimizi notaya dökebilmek için bayağı uğraştık. Grafik, soyut, klasik gibi farklı notalama sistemlerini birarada kullanmak zorunda kaldık. Müziğimizde çağdaş, elektronik, gürültü, pop gibi pek çok tarzı bulmak mümkün. Biz buna kısaca sebzesel müzik diyoruz. Birkaç kez Alman müzik grubu Kraftwerk’in şarkılarını çaldık ve bir parçamızı da Johann Strauss’un Radetzky Marşı’ndan esinlenerek besteledik. Bazı müzisyenler de konserlerimize konuk oluyor. Besteci ve trompetçi Franz Hautzinger bunlardan biri.
FLÜT İÇİN ŞEKİLLİ BAGET İÇİN BÜYÜK HAVUÇ
Pırasa keman için gereken pırasa gibi çoğu sebze taze olmak zorunda. Ama bu bazen değişiyor. Örneğin davul için kullanılan havuç baget, olabildiğince büyük olmalı. Flüt için olan orta boyda ve düzgün şekilde olmalı. Sahnedeki hava sıcaklığı da enstrümanların sesini değiştirebiliyor. Kötü ya da taze olmayan sebzelerle çalmak çok zor. Çünkü pek güvenilir olmuyorlar. Çürük bir salatalığı ya da küçük bir bal kabağını çalmanız mümkün değil. Eğer bir solo sırasında enstrüman kırılıyorsa, bilin ki bu kötü kaliteli olduğu içindir. Bazen de iyi ses çıkaran bir sebzenin kalitesi spot ışıklarının verdiği sıcaklıktan dolayı bozulabiliyor.