Güncelleme Tarihi:
Küba’yı anlamanın en güzel yolu “casa particular” dedikleri özel evlerde kalmak. Havana’da devletten ruhsat alabilen şanslı vatandaşlar evlerinin bir kısmını turistlere kiralıyor. Yasal izin çok zor bir süreç olsa da, para kazanmak için en kârlı yöntem. Ben, seyahatte turist gibi dolaşmaktan ziyade, oralıymışım gibi hissetmeyi severim. Bu nedenle gezginlere evlerini açanları internetten bulurum (couchsurfing.org) ya da Küba’daki gibi ev kiralayıp, şehrin ruhunu derinden hissetmeyi tercih ederim. Üç arkadaşımla Havana’nın en nezih semtlerinden Vedado’da, Christian Amca ve Elsa Teyze’nin evinde kaldık. Müstakil, iki katlı, tam bir Küba evi. İki oda, bir salon. Konuklarla ev sahibini ortadaki kilitli kapı ayırıyor. Onlar kafalarına esince, bize sormadan dalıveriyorlardı evin içine. Ama o kadar tontonlardı ki, biz de hiçbir şey demiyorduk bu duruma!
EN LEZİZ, DOYURUCU YEMEK PALADAR’LARDA
Evi internetten seçtik (www.cubaccommodation.com). Çok da memnun kaldık. Fakat seçilen, onaylanan evi, son anda değiştirebiliyorlar. Küba’da sürprizlere hazırlıklı olmak gerek. Bu sayede, alternatifin de en az seçtiğimiz kadar güzel olabileceğini gördük!
Normalde, ev sahipleri cuzi bir ücret karşılığında kahvaltı da hazırlayabilir. Elsa Teyze bu zahmete giremeyecek kadar yaşlıydı. “Evde kahvaltı etmesek de olur” dedik. Demez olaydık! Çünkü Küba’da lezzetli yemek bulma olasılığı o kadar az ki, iyisini bulduğumuz anda “açım, tokum” demeden yemek gerekiyormuş. İşte bu yemek sıkıntısı sırasında imdada “paladar”lar yetişiyor. Paladar; ara sokaklarda, ana caddelerde bulunan, büyüğünden küçüğüne, evden restorana çevrilmiş müesseseler. Küçüklerde ailenin bir ferdi gibi masalarına oturup pişirdikleri yemeklerinin tadına baktık. Büyük olanlara da gidip, restoranda lezzetli bir yemek yemenin tadını çıkarttık. Büyüklerden en meşhuru “Paladar la Guarida”. Havana’da en lezzetli ve doyurucu yemek bana göre bir bu paladarlarda, bir de Havana Vieja’daki (tarihi bölge) Factoria isimli restoranda.
EVLERİN KAPISI PENCERESİ HEP AÇIK
Havana’da internet erişimi, oteller dışında, Capitolio dedikleri devlet binasında saat 15.00’a kadar bulunuyor. Halk, ara sokaklardaki izbe internet kafelerden de faydalanıyor. Evde hazırlanan kahvaltıda yumurta, belki bir çeşit peynir, reçel ve tropik meyveler, meyve suları ve kahve oluyor. Küba’nın Orta ve Güney Amerika ülkelerine göre çok güvenli olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Suç oranı yok denecek kadar az. Havana’nın arka sokaklarında güle, oynaya, gönül rahatlığıyla gecenin geç saatlerine kadar gezmek mümkün. Evlerinin kapısı, penceresi hep açık. Denetim sıkı, kurallar ağır, bu nedenle suç ihtimali çok düşük. Senelerdir ne bir hırsızlık olmuş ne de cinayet.
Havana’nın arka sokaklarında ansızın acıktığınızda, ilk karşınıza çıkanı yememelisiniz. Bunu deneyerek öğrendim. Büfelerdeki sandviçlerin üzeri sinek kaynıyor, üst üste özensizce atılmış ve kendinden geçmiş görüntüdeki halleri içimi acıtıyordu. İnsanların onu iştahla yediğini görmek, o durumdaki sandviçe muhtaç olduğunu görmek gerçekten üzücü. Yemek yapacak malzemenin az olması bir yana, ellerindekini yedirmeye çalışmak, bozulana kadar bekletmek gerçekten içler acısı. Yani sokaktan yemek akıl kârı olmadığı gibi, eve alışveriş yaparken de et, tavuk gibi ürünlerin kalitelisini çok nadiren bulacağınızı bilmelisiniz! Tüm bu yokluk ve katı uygulamalara rağmen yüzlerinden tebessüm eksilmeyen Kübalılara hayran kalmamak elde değil...
Sokakların ortasında filmlerdeki gibi millet omuzlarını sallaya sallaya dans etmese de, sabahın saat 07.00’sinde bile uzaklardan gelen bir müzik sesi duymak mümkün. Gece - gündüz dolaşırken, ana meydanlarda her köşeden bir müzik grubunun belirip, müthiş şarkılar söylemesi inanılmaz bir şey. Mutluluklarının kaynağı belki de salsadır! İnsanın içini coşturan, kıpır kıpır hissettiren bir müzik!
Arkadaşım Haide şimdi hapiste
Otelde kalan turistler, Kübalı kız arkadaşlarını odalarına davet edemiyor. Çünkü sıkı bir polis denetimi var. Polis, birkaç kere turistlerle yakaladığı kızlar hakkında işlem yapıyor. Kızlar hapse bile girebiliyor. Kamu kurumlarında çalışmak istemeyenler iş bulamıyor. Kızlar bu nedenle fuhuşa yöneliyor. Polis bu duruma engel olmak için çok sıkı denetim yapıyor ama kızlar da ne yapıp edip yine bir fırsatını buluyor. Eğer yakalanırlarsa bedelini ağır ödüyorlar. Bu bedeli ödeyenlerden biri de, benim Havana’dayken tanıştığım Haide. 24 yaşındaki Haide, ailesiyle Vieja’nın arka sokaklarından birinde oturuyor. Bir ağabeyi, bir de ablası var. Ailede tek çalışan babaları, o da ayda 20 dolar kazanıyor. Haide gece eğlenmek için dışarı çıktığında bir turistle tanışırsa o günü kârlı sayıyor. O kadar farklı bir bakış açısına sahip ki, turistlerin ona para verirken kendilerini suçlu hissetmelerine bozulduğunu söylüyor. “Beni sevende çoksa, bende yoksa para vermekten çekinmesine anlam veremiyorum” diyor. Kazancının yarısını ablasına veriyor, çünkü yeni anne olmuş. Kalanıyla kendisine kıyafet alıyor. Evin alışverişini yapıyor. Para biriktiriyor. “Bankada tam 70 dolarım var” dediğinde içimin nasıl parçalandığını anlatamam! Bir de beni en çok etkileyen cümlesi: “Varsa yeriz, yoksa yoktur ve yemeyiz!” Bazen paraları olmadığı için, bazen de rejimin aksaklığından, market rafları boşalınca günlerini salatalık, domatesle geçirdikleri oluyormuş. Buna karşın hepsinin ne kadar mutlu, daima güler yüzlü, umutlu olmaları şaşırtıcı. Haide’yi tanıyan ve bir sene sonra tekrar Küba’ya giden arkadaşlarımdan biri, onu ziyaret etmek istediğinde genç kızın hapiste olduğunu öğreniyor. Haide bir gece polis kontrolünde yakalanmış. 1,5 yıl hapse mahkum edilmiş. Arkadaşım ne yapıp, edip görmek istediğini söyleyince, ağabeyi onu hapisaneye ziyarete götürüyor. Turistin hapishane ziyareti tabii ki yasak. Görevliler kalabalıkta kimlik sormayınca aradan sızıyor. Hapisanede koğuş, parmaklık yok. Pinar del Rio’da bir çiftlikte kalıyor Haide. Tek tip kıyafet giyiyor...
KAÇMAK SERBEST TABİİ PARAN VARSA
Haide’ninki Küba seyahatimizin en etkileyici hikayesiydi. Bir de bize ev bulmaya yardımcı olan arkadaşımız Alejandro’nun öyküsü vardı. Küba’dan Miami’ye botla kaçmaya çalışan Alejandro, bir seferinde hava koşulları sebebiyle ölüm tehlikesi atlatıyor, ikincisinde yakalanıyor. “Zaten ondan sonra bir daha denemedim” diyor. Ama başarabilen arkadaşlarıyla ara sıra internetten yazışarak, aklının ne kadar onlarda kaldığını da ekliyor.
Yakın zamana kadar, Kübalıların yurt dışına çıkmaları yasaktı. Geçtiğimiz aylarda çıkarılan bir yasayla, artık Kübalılar yurtdışına çıkabiliyor. Ama tabii uçak bileti alacak paraları olursa. Onu kazanacak iş olmadığını da tekrar hatırlatmakta fayda var!
Tüm sorunlara karşın Kübalılar ülkelerini seviyor. Bizlerden bambaşka bir boyutta, bambaşka bir bakış açısıyla mutlu, mesut yaşayıp gidiyorlar. Ama gençler artık dinamizm istiyor...
Eğitim oranı yüksek gençler İngilizce biliyor
Küba’da okuma yazma oranının yüzde 99.8 olması hayranlık uyandırıcı. Halk eğitimli, bilgili, görgülü... Hastane ücretsiz. Doktor çok. Tıptaki standartlar çok yüksek. Bu nedenle sağlık turizmi oluşmuş. Bir turist olarak İspanyolca bilmemek çok büyük bir sıkıntı değil, özellikle gençler İngilizce biliyor, fakat bilmeyen Kübalılar da yanımızda bütün yolu bizimle birlikte yürüyerek dertlerini İspanyolca anlatmaya çalışıyor. Anlamamak, dinlememek bir şey ifade etmiyor. Onlar içinizi kıyana kadar söyleyeceklerini söylüyor. Ama o kadar iyi niyetli ve tatlılar ki, hiçbirinden bir zarar gelmez!