Servet YILMAZ
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2007 00:00
Almanya’da turnede olan "Mor ve Ötesi" ile uzun bir aradan sonra röportaj yaptık. Berlin konseri öncesi konuştuğumuz grup üyeleri, haklarında çıkan eleştirilere yanıt verdi ve "Hatalarımız insani şeyler" dedi.
10 yıldır müzik piyasasındasınız. İlk çıktığınız dönemlerde "Baba parasıyla iş yapıyorlar" diyenler vardı, daha sonra "Baba parasıyla fabrika mı kursalardı" diyenler oldu...
Eskiden baba parası denilince
Koç veya Sabancı ailesinin çocukları ve onlar gibiler akla gelirken, 1980 sonrası Türkiye’de en çok para kazananlar eğlence endüstrisinde bulunanlarmış gibi algılanmaya başlandı. Bu hedef şaşırtmadan en az mağdur olanlar ise rock grupları... Ona bakarsanız insanlar Cem Yılmaz’ın otomobilleriyle uğraşana kadar Türkiye’nin en zengin 20 ailesinin çocuklarının hayatlarına baksınlar. Kaldı ki Cem kazandığı para için emek harcıyor.
Yani sizinki daha çok aile desteğiyle müziğe girişmek oluyor.
"Mor ve Ötesi"nin ilk albüm yaptığı döneme bakarsanız, hepimiz 16-17 yaşında insanlardık ve bu yaştaki insanlar ailelerinin yanlarında oturuyor, lisede okuyor ve harçlıkla geçimlerini sağlıyorlar. "Baba parasıyla iş yaptı" demek çok da doğru değil ama ailelerimiz doğal olarak bize destek oldu en başında. Ama o başlangıcın üzerinden 10 yıl geçti.
İlk albümlerinizde İngilizce sözlü şarkılarınız vardı. Yine İngilizce şarkılar yapmayı düşünüyor musunuz?
İşin iyi tarafı 10-12 yıl önce Türkiye’de rock müzik yapılır mı tartışmaları varken biz İngilizce rock müzik yaptık. Şimdi İngilizce ya da başka dillerde şarkı yapılabilmeli gibi tartışmalar yaşanıyor. Bunun dışında, 10 yıl önce dinlediğimiz müzik İngilizce’ydi ve doğal olarak İngilizce sözler yazmaya çalışıyorduk. Ama yabancı dilde tam bir anlam dünyası kurmak çok gerçekçi değil.
Eurovision şarkı yarışmasında da İngilizce söylensin, söylenmesin tartışmaları var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Eurovision amatör şarkı yazarlarının yarıştığı bir platform ya da yarı amatör diyebiliriz. Bunu bir şampiyonlar ligi ya da F1 gibi görmeye çalışan zihniyet biraz hata yapıyor.
Fanta Turnesi’ne çıkıp Rock’n Coke’a çıkmak istememeniz, Converse All Star’da yer almanız, hatta yaptırdığınız tişörtler bile eleştiri konusu oldu. Neden sizi sevenler politik duruşunuzu samimi bulmuyor?
Bizden tutarlılık bekleniyorsa, bizim çok kirli bir sayfamız yok. Biz hatalar yapan bir grubuz ama bu bizim insaniliğimiz. Çok diva gibi görünen sanatçılarımıza ya da hiçbir konuda konuşmamayı erdem olarak gören başka rock gruplarına sorarsanız, hiçbir konuda konuşmayıp, hiçbir konuda Falım çikletlerinden öte bir cevap ortaya koyamayan insanlara sorarsanız, onların çok daha tutarlı olduğunu görürsünüz. Öyle bir tutarlılığı da Mor ve Ötesi’nin tutarlılığına yeğlerseniz, Türkiye’de başka bir yolda da gidebilirsiniz. Sponsor firmanın gelip "Kardeşim sen bizim konserlerimize çıktın, paralarımızı yedin. Sonra çıkıp arkamızdan böyle konuşuyorsun" dediği hiç olmadı. Şirketlerin hiçbir derdi yokken bu konularda konuşanlar, o şirketlerin avukatlığını yapıyorlar farkına varmadan. Biz sponsorlu turnelere de çıkıyoruz, MTV’de kliplerimizle yer alıyoruz, bu bizi değiştirmiyor. İnsanlar neyi kime karşı savunduklarını karıştırıyorlar. Bilinçli bir davranış olmadığı için de bu söylenenleri ciddiye almıyoruz.
Adınıza yapılan tişörtler de sorun oldu...
New Model Army grubu hayatını bu tür ürün satışlarından kazanıyor. Tişört satmasa daha mı ahlaklı bir grup olacak ya da daha mı çok sevilecekler?
- "Makina"ya çıkıp "Baskın Oran’ı destekliyoruz" tişörtleri giydiniz. Müzikle siyaseti karıştırmak ne kadar doğru?
Bize göre çok doğru ki yaptık.
Yani dinleyici kaybetmeniz o kadar da önemli değil...Biz onu açıklarken üsluba çok dikkat ettik. Özellikle web sitemizde yaptığımız açıklamada "Bizim yıllardır savunduğumuz özgürlük, adalet gibi değerleri paylaşan dinleyicilerimizi Baskın Oran’ı desteklemeye çağırdık" dedik. "Makina" programına çıkıp bunu açıklamak da demokrasi çerçevesinde yapılmış bir hareketti.
"Mor ve Ötesi", "Duman"ın alternatifi olarak görülüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Kuşak olarak düşünülürse, "Kesmeşeker", "Pentagram" ve "Bulutsuzluk Özlemi"nden sonraki 3’üncü kuşak rock müzisyenleri arasındayız. "Duman", "Athena" ve "Kargo" ile bu anlamda kuşak kardeşliğimiz var. Müzikal olarak farklı müzikler yapıyor olsak da gelişme dönemimizde dinlediğimiz müzikler aynıdır muhtemelen.
Son 10 yıla baktığımızda, Türkiye’de müzikal anlamda yaşanan gelişmeleri, değişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Pop müzik hálá açık ara önde gibi, ayrıca internetle birlikte korsan piyasası diye bir piyasa oluştu...
Burada hemen bir şeyi belirtmek isteriz; biz internetten bedava indirilen müziği korsan olarak görmüyoruz. Aksine internetin korsanı bitirdiğini düşünüyorum, çünkü sokaklarda CD satan insanlar azaldı. Sonuçta fikir eseri dediğiniz şeyin piyasa dolaşımına girmesi baştan sorunlu bir şey. Biz hayatlarımızı bu şekilde sağlıyoruz ama derdimiz plastik bir kap içerisinde CD’yi para karşılığı insanlara zorla satmak değil... Müzik dinlemek isteyen insanın herhangi bir bedel ödemeden de müziği dinliyor olması gayet değerli bir şey. Bu yüzden internetten müzik dinlemek, müzisyene o kadar da zarar vermiyor.
İyi de kaliteli müzik sunabilmek için kullandığınız ekipmandan harcadığınız mesaiye kadar her şeyin bir bedeli var...
Var ama önemli olan dinleyicilerinizin olması. Müziğin illa alınıp satılan bir şey olması gerekmiyor. "Zardan Adam" diye bir grup var mesela... Bu insanlar parayla albüm satmıyor. Kendileri ayrı ayrı işlerde çalışıyorlar, isteyenlere CD hazırlayıp yolluyorlar ya da internetten gönderiyorlar şarkılarını. Plak şirketleri, toptancılar ve reklam işin içine girince zaten müzisyene düşen pay yine çok az oluyor.
"15-20 yıl sonra suyumuz kalmayacak" deniliyor. Böyle bir dünyaya çocuk getirmeyi düşünüyor musunuz?
Hazır yapılmışı var, onlara sahip çıksak da çıkmasak da 15 yıl sonra susuz kalacağız. Ama o çocuklar şu anda evsizler ve yurtlarda duvarlara vuruluyorlar, tecavüze uğruyorlar, şiddete maruz kalıyorlar. Onları evlat edinip sahip çıkmak gibi bir yol varken, sadece genlere takılıp kaşı gözü bana benzesin, anneannesi babaannesi sevsin diye çocuk doğurmak susuzluk meselesine ek ayrı bir sorun...