Güncelleme Tarihi:
Doğu Çankaya’nın yedinci kişisel sergisi ‘Yeni?Dünya Düzeni’, insana ait ve yine insana dair. Bunun dışındaki her şey yaralı...
Ressamlığın yanı sıra, hiperbarik tıp uzmanısınız.
- 21 yıllık doktorum. Arada kaldığım oldu ve hâlâ da oluyor. 40 yıldır resim yapıyorum. Onunla ve onun için yaşıyorum. Her gün notlar alır, çizer, yazarım. Hastanede bile eskiz defterim ve kalemlerim her zaman yanımda.
Üçüncü boyut kazandırdığınız çalışmalarınıza resim demek kâfi mi?
- Neye resim denileceği, neye denilemeyeceği sanat tarihi boyunca tartışıldı. Ama sonuçta hep izleyenler karar verdi. Yapanlar buna rağmen hep tekniği ve içeriği zorlayarak, bu tartışmaları sıcak tuttular. Bence bu durum halen devam ediyor.
Resimlerde üçüncü boyutu oluşturan küçük hayvan figürlerini niçin bu şekilde biçimlendirdiniz?
- ‘Yeni?Dünya Düzeni’ insana ait ve yine insana dair. Bunun dışındaki her şey yaralı. Hayvan, toprak, deniz, hava, uzay... Bu bir gerçek üstelik, metafor değil. Ben bu durumu göstermeye çalıştım. Diğer her şeyin soyuta ve yoruma açık olduğu düzlemlerin içine olabildiğince gerçek olarak yarayı ve yaralıyı koydum. Belki de gönlüm bu durumun gözden kaçmasına razı gelmedi.
Baykuş ve kedi benzeri bir canlı kendini gösteriyor. Siz ona farklı bir misyon yüklüyorsunuz sanırım.
- İnsanlık tarihinin birçok açıdan okuması yapılabilir. Bence bir okuması da kahramanlar üzerinden olmalı. Bu açıdan baktığımda ‘baycat’, yani ‘baykuş-kedi’ de benim kahramanım. Kendisi oldukça mütevazıdır; diğerleri gibi süper yetenekleri, erdemleri, hırsları ya da amaçları yoktur. ‘O’, durur ve gözler.