Hasankeyf'ten çok etkilendim

Güncelleme Tarihi:

Hasankeyften çok etkilendim
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2010 00:00

Sermiyan Midyat’ın “Aşk her yerde yazıldığı gibi okunur” sloganından yola çıkarak senaryosunu yazdığı ve yönettiği “Ay Lav yu” filmi, Hollywood’un genç yeteneklerinden Kathie Gill’i de Mardin’e çekti. Senaryonun ve canlandırdığı karakterin sıcaklığına hayran kalınca çekimlere katılmak üzere Amerika’dan Mardin’e gelen Gill, “Türkiye’de harika arkadaşlar kazandım” diyor.

Haberin Devamı

AY LAV YU FİLMİNDEN KARELER

“Ay Lav Yu” filminin ekibine nasıl dahil oldunuz? 

- Projeye, annemin mankenlik yaptığı günlerden tanıdığı bir arkadaşı aracılığıyla dahil oldum ve filmin yapımcılarıyla Hollywood’da görüştüm. Çekim için beni Türkiye’ye davet ettiler, görüşme çok güzel geçtiğinden hemen “olur” dedim. ıki gün sonra da Türkiye’deydim zaten...

Size bu filmin nesi sıcak ve samimi geldi? 

- Senaryodaki zekice yazılmış komedi unsurunu çok sevdim. Ayrıca nişanlısına delice aşık olan dünya tatlısı bir kızı canlandırma fikri de hoşuma gitti. 

Senaryodaki gibi bir aşk gerçekte size yakın geliyor mu?      
 
- Kesinlikle... Kendimi aynı durumun içinde görebiliyorum. Farklı ülkeden bir erkeğe aşık olmak, onunla tanıştırmak için ailemi de yanıma alıp yollara düşmek fikri bana çok yakın geliyor. Ben de aileme çok bağlıyımdır bu arada...

Çekimlere gelelim... Set ortamı nasıldı? Çekimler sırasında yeni arkadaşlıklar doğdu mu?

- Setteki atmosfer çok sıcaktı, herkes misafirperverdi. Herkes bana inanılmaz iyi davrandı, harika insanlarla arkadaşlıklar kurdum. Çekimde tanıştığım insanlarla haberleşmeye hâlâ devam ediyorum.

Türkiye ve özellikle de çekimlerin yapıldığı Mardin ile ilgili ilk izlenimleriniz neler?

- Açıkçası daha önce Mardin’in ismini bile duymamıştım ve neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Tek bildiğim, bunun çok ilginç bir deneyim olacağıydı. Mardin, İstanbul’dan çok farklı. Ben kendi adıma orada çok iyi vakit geçirdim, pek çok insanın deneyimleme fırsatı bulamayacağı bir şey yaşadım. Turistik yerlerin dışında pek çok farklı mekan keşfetme fırsatım da oldu ve gördüklerim çok ilgimi çekti.

ÇEKİMLERİN SONUNDA BAŞÖRTÜYE ALIŞMIŞTIM

Mardin halkı hakkında ne düşünüyorsunuz? Onlarla set dışında vakit geçirdiniz mi?


- Mardin halkı az önce de dediğim gibi çok misafirferver ve iyi niyetli... Ne zaman ihtiyaç duysam bana yardımcı oldular, yüzlerinden gülümseme hiç silinmedi. Çekimler sırasında boş vakit bulup Hasankeyf’e gittim. Bir de Perslerden kalma eski bir mahzen mezar gezdim, çok etkilendim. Beyazsu da çok hoş bir yerdi. Gezdiğim köylerin her birinde inanılmaz güzel ve sevimli çocuklarla tanıştım ayrıca...

Şimdi Türkiye ile ilgili neler biliyorsunuz?

- Aslında gitmeden önce Türkiye’yle ilgili çok fazla şey bilmiyordum. Haritadan bakana kadar nerede olduğu hakkında dahi bir fikrim yoktu. Türkiye hakkında tek bildiğim şey şu eski Tiny Toons şarkısı “İstanbul, not Constantinople”dü. Ama ülkenizi gördükten sonra “Bu yolculuk bir hayli uzun olacağa benziyor” dedim.

Sizi en şaşırtan Türk geleneği hangisiydi? 

- En çok şaşırdığım gelenek, insanların tebrik ederken birbirlerine tükürmesiydi. Sanırım tam olarak tükürme değil bu bahsettiğim, ama dışardan öyle gözüyor. Filmde de bunun kullanıldığı küçük bir sahne var hatta. Ayrıca pek çok kadının başörtüsü ya da çarşafla örtünmesi dikkatimi çekti. Ben bu şekilde kapanmaya pek alışkın değilim ve Mardin’in yakıcı sıcağında her ne kadar askılı tişörtler ve şortlar giymek istesem de, saygıdan ötürü pantolon ve tişörtle dolaştım. Çekimlerin sonuna doğru başörtüsü bile takmaya başladım, çünkü tarzı hoşuma gitti.

Türkiye’den film teklifi aldığınızda ilk ne düşündünüz? Ortadoğu’dan korktunuz mu?
  
- Söylediğim gibi, Türkiye hakkında çok bilgim yoktu. Sonradan Ortadoğu’da olduğunu anladığımda biraz tedirgin oldum. Babam yalnız bırakmamak için çekimlere benimle beraber geldi. Ama ülkeden ayrılırken çok farklı şeyler hissediyordum. şimdi ülke hakkında çok daha fazla bilgi sahibiyim ve artık pek tedirgin değilim.

SERMİYAN BİR HARİKAYDI

Ya Sermiyan Midyat’in yönetmenliği ile ilgili düşünceleriniz?


- Sermiyan bir harikaydı! Son derece profesyonel bir çalışma sistemi var. Her aşamada, hangi sahneyi çektiğimizi ve tam olarak ne yapmamızı istediğini çok net bir şekilde açıkladı. Bir de benim Türkçe diyaloglarımı ezberlememe bizzat yardımcı olması çok güzeldi.

Tekrar Türkiye’ye gelerek film yapmayı düşünür müsünüz?

- Kesinlikle. Yeniden yaşamak isteyeceğim müthiş bir deneyim oldu benim için. Fakat, sanırım gelecek sefere İstanbul ya da Ankara’da çekim yapmak isterim.

Sizin eklemek istedikleriniz?

- Çekimler sırasında inanılmaz iyi insanlarla tanıştım ve çok güzel vakit geçirdim. Filmin çok başarılı olacağına inanıyorum. Bu benim ilk uzun metrajlı filmim ve bundan ötürü çok mutluyum. şimdiye kadar yer aldığım filmler arasında en ilginç olanı bu. “Ay Lav Yu”da çalışma fırsatı yakaladığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Haberin Devamı

İSLAM KÜLTÜRÜNE YAKINLIK DUYUYORUM

Hasankeyften çok etkilendim


İslam dinine göre Kelime-i şahadet getirince Müslüman olunur. Siz de rol icabı olsa da Kelime-i şahadet getirdiniz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?


- (Gülüyor) O Arapça cümleyi çok sevdim ve söylemeye çalışırken çok eğlendim. Hatta kolay hatırlayabilmek için basit bir melodi bile ekledim. O cümleyi söylediğim için Müslüman olduğumu sanmıyorum ama ıslam kültürüne eskisinden daha fazla yakınlık duymaya başladığım bir gerçek.

15 günde Türkçe repliklerinizi ezberlemişsiniz. Hiç zorlanmadınız mı?  

- Daha önce hiç Türkçe konuşmamıştım. Dolayısıyla kelimeleri doğru telaffuz edebilmem için sette bir yardımcım vardı. Önce diyaloglarımı ses kayıt cihazıyla kaydediyor, sonra da ezberleyene kadar dinliyordum. En fazla zorlandığım kısımlar ise aynı sahnede başka bir oyuncunun daha Türkçe konuştuğu zamanlardı. Çünkü ne söyledikleri hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve bazen nerede konuşmam gerektiğini bilemiyordum. Ama sonunda bir şekilde üstesinden geldim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!