Hasanbeyli’de Zincirli Mehmet dedin mi herkes bilir !..

Güncelleme Tarihi:

Hasanbeyli’de Zincirli Mehmet dedin mi herkes bilir ..
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2004 11:28

Havalar ısındı, sıcaklar bastırdı. Ve yaylalarda, dağ köylerinde etkinlikler başladı. Adana Orman Müdürlüğü 1.Doğa Yürüyüşü’nü başlattı. İnsanlar gündüz yürüdüler, gece de kamp kurup ateş yaktılar, şarkılar türküler söylediler… Biz kirazı tercih edip yollara çıktık…


ÇUKUROVA’DAN

Y.Sinan TANYILDIZ

Haberin Devamı

Bu Pazar günü Hasanbeyli’ye yolumuz uzandı. Gazetemizde haberi vardı. Kiraz festivali başlayacaktı, gidip görelim istedik. Ve sabahın erken saatlerinde yola çıktık. Amacımız hem Hasanbeyli’yi görmek, hem de kirazın tadına bakmaktı...

Adana’da kirazın kilosu 2.500 liradan başlıyordu, 3.500 liraya kadar çıkıyordu. Daha ucuz kiraz da bulmak mümkündü tabii. Ama dediğim gibi madem ki Hasanbeyli kirazıyla meşhurdu, o halde burayı tanımak da bize düşüyordu...

Otobana girmedik. Eski yoldan Osmaniye’ye uzandık. Trafik polisleri her zaman olduğu gibi yollara radar kurduğu için hız sınırını aşmadık ama radara yakalananlar bir hayli fazlaydı. Yani eğer Hasanbeyli tarafına gidecekseniz kesinlikle hız yapmayın, çünkü polis göz açtırmıyor.

Osmaniye’yi geçtikten sonra Hasanbeyli tabelasını görüp dağa doğru tırmanmaya başladık ve en az 35 km gittik. İlçenin hemen girişinde “Kiraz Festivaline hoş geldiniz...” bez afişini görünce gözlerimiz kiraz ağaçlarını aradı tabii...

Haberin Devamı

Hasanbeyli Lisesi’nin arkasında yapılacak olan festival yerinde hazırlıklar devam ettiği için daha sonra uğramak üzere oradan ayrıldık ve Alman Pınarı’na doğru gittik. Zaten pınar Hasanbeyli’ye çok yakındı. 3 km. sonra suyun yerden kaynadığı yere ulaştık.

Festival haberini herkes okumuş olacak ki ilçe çok kalabalıktı. Ne olur ne olmaz diyerek Alman Pınarı’na varmadan Süleyman Akçabay’ın bakkalına uğrayıp birkaç kilo kiraz aldık. Kilosu 2 bin liradan satılan kirazlar gerçekten mükemmeldi...

Süleyman Bey’le biraz sohbet ederken merak ettim kaymakam beyin adını sordum. Süleyman Bey yanıt vermeden, öğrenci olan oğlu cevabı verdi:


- Doğan Demirtaş...


Mehmet Atıf ilkokul 5. sınıf öğrencisiydi ama çevresiyle ilgilendiği de belli oluyordu. Hazır bulmuşken Belediye Başkanının adını sordum. Bu kez baba yanıt verdi:


- Başkanımızın adı Yusuf Tozluklu. AKP’den... Daha önceki başkanımız Fikri Özcan’dı, o da DYP’liydi...

Yusuf Tozluklu oralıydı ama başka bir şehirde cezaevi müdürlüğü yapıyormuş. İşini bırakıp gelip aday olmuş, kazanmış tabii... Hasanbeyli rahmetli Alparslan Türkeş’in doğduğu yermiş. Hatta kardeşi Servet Bey hâlâ Hasanbeyli’de yaşıyormuş...

Haberin Devamı

Burası çok güzel bir yer. Havası mükemmel. Nem yok. Güneşin altında durmazsanız çok serin. Ve bu nedenle Osmaniyeliler’in, Ceyhanlılar’ın yayla olarak seçtikleri bir cennet sanki... Hasanbeyli’yi çok temiz buldum. İnsanları çok iyi ve dost canlısıydı. Dışardan gelenlere karşı da ilgi bir hayli fazlaydı...

2000 kişinin yaşadığı Hasanbeyli’den ayrılıp Alman Pınarı’na geçtik. 3 kilometre ilerdeki yayla bölgesinde lokantalar var. Tesadüfen Zincirli Mehmet’in yerine girdik. 50 yıllık çınar ağacının altındaki masaya oturduk. Ve orda Mehmet Bey’le tanıştık...

Bizim masamızın iki adım ötesinde Adana Kafkas Derneği’nin folklor ekibi yemek yiyordu. Onlar da Hasanbeyli’deki gösteriye katılmak üzere gelmişlerdi. Adana’dan buraya gelen gençlerimizin fotoğrafını çektik.

Mehmet Dinçer, yani Zincirli Mehmet’in 4’ü kız 5 çocuğu var. Kendisi ilkokul mezunu ama çocuklarının 5’ini de okutmuş. Nurgül İstanbul’da Eczacıbaşı’nda çalışıyor. Fatma, Fransa’da öğretmen, Mürvet Osmaniye’de görevli. Zuhal Fransa’dan yeni döndü. Hacer Liseyi yeni bitirdi. Mehmet de Kahramanmaraş’ta 2 yıllık yüksek okul bitirip elektrik ustası oldu, şimdi de askere gidecek...

Haberin Devamı

Mehmet Dinçer’in hikayesi uzun mu uzun. O, Fevzipaşa’nın Zincirli köyünde dünyaya gelmiş. Şu günlerde arkeologlar burada kazı yapacak. Zincirli tarihi bir yer. Ta Etiler zamanından günümüze kadar kaybolmadan gelen ve çoğu da toprak altında kalan eserler ortaya çıkarılacak...

Zincirli’nin yerine gittiğinizde mutlaka pirzola yeyin. Ve bol bol su için.

- Buraya neden Alman Pınarı demişler? diye sordum.

- Bu yolları Almanlar yaptı, diye yanıt verdi. Eskiden anayol burasıydı. Otobüsler buraya yanaşır ve yolcular burada yemek yerdi. Bu pınardan su içer ve yola ondan sonra çıkılırdı. Buranın suyu şeker gibidir. İnsanlar gelir, sularını doldurur ve gider...

Haberin Devamı

İşte böyle... Bir Pazar gününü de çevremizi araştırarak geçirdik. Cennetten köşelerde oturduk, yeni dostlarla tanıştık ve akşama doğru geri döndük. Almanpınarı’ndan ayrılırken Zincirli Mehmet bizi uyardı:

- Temmuz’un 10’una doğru yine gelin. Bizim domatesimiz, salatalığımız, elmamız, şeftalimiz de çok güzeldir. Hem bir soluk alırsınız, hem sohbete devam ederiz...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!