OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 09, 2001 00:00
HARFLERİM Yazım geldi. Gene geldi. Tuşlarla tıkırdaşmak. Kalemle boğuşmak değil. "T"lerim, "y"lerim, "m"lerim problemli. Tuşlarımın ise hiçbiri problemli değil. Geceleyin yazmak zor. Masam dolu. Yatağımda, yastığımın üzerinde çizgili bir deftere yazıyorum. Yazı tahlilleri yaparlar ya, bir türlü anlayamıyorum. Ben o kalemle başka, bu kalemle başka; öyleyken başka, böyleyken başka; masada başka, yatakta başka, yolculukta başka, sınıftaki tahtanın başında başka, postacının elini kıvırarak önüme uzattığı "insandan" sehpada başka;
yemek tarifi yazarken baÅŸka, tezim için not alırken baÅŸka, en sevdiÄŸim arkadaşıma yazarken baÅŸka yazıyorum. Hepsinde farklı kıvrımlar, farklı dönüşler, farklı kalınlıklar... Çünkü, yazı, uslanmaz ruh tahlilcilerinin, sineÄŸin yağından ruh tahlili yapanların zannettikleri, zannetmeseler de empoze etmeye çalıştıkları gibi "sabit"i deÄŸil, tam aksine anlık olanı, yaÅŸananı gösteriyor. "H" harfini sevmiyorum. Onu iki dikey, bir yatay çizgi ile göstermek, "h"nin bütün sıcaklığını alıyor benden. Ben de onu kıvıra kıvıra yazıyorum. Böyle yapınca da, ardından gelen harf, onun yanında çirkin ve fakir görünüyor. "A" harfini sevmiyorum. Büyük ve bütünleyici çatısı çok sivri. Onu "a"nın büyüğü halinde yazıyorum "A"lı bir arkadaşımın adını telefon defterime yazmam gerekince. Buna mukabil "R" güzel, yakışıklı, vakur ve güvenilir. KuyruÄŸunu çekiyorum şöyle serbestçe... Hem özgür hem saÄŸlam... Bu söylediklerim "R" için; "r", küçüktür ve problemleri vardır. Onunla özel olarak ilgilenmeniz ve uzlaÅŸmanız gerekir: "Bak ÅŸekerim, seni şöyle yazmayı düşünüyorum, ne dersin?" diyerek... "S" ile anlaşırım. Birçoklarına yaptığı gibi direnmez bana. Ama bu ezelden beri böyle deÄŸil. Kendileri, yazmasını öğrendiÄŸim ilk harftir, birkaç hafta geç baÅŸladığım ilkokulun ilk sınıfında. Epey boÄŸuÅŸmuÅŸuzdur o ilk gün. SaÄŸ elimin orta parmağında kendisinin eseri, küçük bir ÅŸiÅŸlik olarak o gün bugündür orada durur. "E" de zordur, ("e" deÄŸil); kurmanız gerekir onu, basamak basamak. YumuÅŸatsanız da kenarlarından, prensiplerinden taviz vermez. Sıra sıra çizilmeyi bekler.TuÅŸlarım ise hiçbir ÅŸey çizmezler; tuÅŸlarım anayasa gibi eÅŸitlikçidir. TuÅŸlarım önünde bütün harfler eÅŸittir. Hiçbirini ayırmam, kayırmam. Hepsi sihirlidir, hepsi... Onlar da tarafsız, soÄŸukkanlı ve kaderlerine razı olmuÅŸ insanların vekarıyla sıra sıra, içerikten etkilenmeksizin, bütün iyiler gibi istikrarlı, arka arkaya sıralanırlar. Mutlu etmezler beni, ama Allah için, mutsuz da etmediler. Birinden öbürüne, sekerek sıçrayarak koÅŸarak... OkuduÄŸumda onları, tanıdık yüzler gibi gülümserler bana. Yazıldıklarında, kubbeye gönderilen yüce bir sesin, iÅŸitemeyenler için olan kazılı bir resmini, anlam yaratmanın zevkini ve büyük boÅŸluÄŸunu simgelerler. Åžefkatli kucaklar halinde, bizi karınlarında korur, kaydıraklarında kaydırır, çatılarıyla barındırır, gözleriyle gözlerler.Harflerim... Beni hiç yalnız bırakmazlar.Melike Türkân BAÄžLI - 09 Nisan 2001, Pazartesi Â
button