Harem’in sultanları zayıfladı porselen tabaklara resmedildi

Güncelleme Tarihi:

Harem’in sultanları zayıfladı porselen tabaklara resmedildi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2005 00:00

Ebru Çerezci ve Güvenç Kılıç’ın Türk kültürünü tasarlamak amacıyla kurduğu Hiref markası, üçüncü koleksiyonunu piyasaya çıkardı. Harem adlı koleksiyon Harem kadınlarını konu ediyor.

Altı kadınla başladılar. Hürrem Sultan, Kösem Sultan, Safiye Sultan, Nurbanu Sultan, Hüma Sultan ve Gülnuş Sultan. Ergün Gündüz haklarında çok az şey bildiğimiz bu kadınları çizgileriyle yeniden yorumladı. Onları günümüzün sıska kadınlarına benzetti. Suluboya akrilik karışımı bir teknik kullanarak hepsinin tablolarını yaptı. Kimini sedire uzanırken, kimini hamamda yıkanırken resmetti. Tablolar Porland Porselen tarafından servis tabaklarına, çay-kahve fincanlarına, tepsi, vazo ve kupalara aktarıldı. Harem Koleksiyonu da diğer Hiref koleksiyonları gibi tüm Beymen mağazalarında ve Teşvikiye’deki Hiref Showroom’unda satılacak. Yunanistan, ABD (New York) ve Ürdün’e ihraç edilecek.

Ebru Çerezci ve Güvenç Kılıç’ın çizer Ergün Gündüz’le dostlukları yeni değil. Onlar yıllardır birbirini tanır, sık sık bir araya gelir, işten, güçten, sanattan, hayattan konuşurlarmış. Bir gün neden birlikte iş yapmıyoruz, demişler.

Gerisini Güvenç Kılıç anlatıyor: ‘Kız kardeşim Ebru da ben de Ergün’ün çizgisine hayrandık. Özellikle ben onun çizdiği kadın figürlerini çok beğenirdim. Yanlış hatırlamıyorsam konu buradan açıldı. Sonra döndü dolaştı Osmanlı’ya geldi. Çok kişi bilmez ama Ergün, Osmanlı kültürüne çok meraklıdır. Kadın + Osmanlı = Harem. Her şey böyle başladı.’

Ergün Gündüz, haremin zengin, gizemli ve çekiciliği yüksek bir konu olduğunu düşünüyor: ‘Harem deyince aklıma sonsuz şey geldi. Hayal gücüm şaha kalktı diyebilirim. Proje üzerinde altı aya yakın bir süre çalıştım. Fırçayı boyaya ilk kez Haziran’da daldırdım.’

Gündüz tabloları yapmaya başlamadan önce Osmanlı Sarayı Haremi’ni uzun uzun araştırmış. Oryantalist ressamların yaptığı tabloları incelemiş, kitaplar okumuş. Öğrendiği hiçbir bilginin doğruluğuna yüzde yüz inanmamış. Mevcut harem tablolarının hepsinin hayal ürünü olduğunu düşünüyor: ’O ressamlar hareme ellerini kollarını sallaya sallaya girebilirler mi? İmkansız. Bazıları Hürrem’in portresinin yer aldığı tablonun gerçek olduğunu iddia eder. Hürrem, ressamın önünde poz vermiş olabilir mi?’

ONLAR HAREM’İN TOP MODELLERİ

Osmanlı Sarayı’nın altı sultanını yeniden yorumlayan Ergün Gündüz kendi yorumunun da gerçekten çok uzak olduğunun farkında. ‘O zamanlar zayıflık makbul değildi. Ama ben zayıf kadınlar çizdim. Onlara Harem’in top modelleri diyebiliriz.’

Ergün Gündüz’ün Osmanlı sarayındaki kadınlar hakkındaki yorumu şöyle:

‘Ben çizdiğim şeyi yaşarım. Harem’i de yaşadım ve çok üzüldüm. Harem kadınlarının hayatlarının çok ama çok zor olduğunu derinden hissettim. Ortam bilgisayar oyunu gibi. Kraliçe Arı olmak için verilen büyük bir savaş var. Yol uzun ve engelli. Engele takılıp düştüğünde, oyun baştan başlıyor. Cariye olarak geliyorsun. Güzel ve şanslıysan Gözde olabiliyorsun. Değilsen padişahın etrafında dönen Peyk’lerden biri oluyorsun. Gözdeler oyunu kurallarına göre oynarsa İkbal’liğe yani adaylığa terfi ediyor. Erkek çocuk doğururlarsa Kadın Efendi oluyorlar. Erkek doğurunca da oh demiyorlar. Çünkü biri her an o erkek çocuğu öldürebiliyor. Harem’in kapısında aynen şöyle yazıyor: ‘Ey bütün kapıları açan Allahım, bize de hayırlı kapılar aç.’’

BU TABAKLAR YEMEĞİ LEZZETLİ KILAR
/images/100/0x0/55ea1394f018fbb8f869dc46


Tabloların porselene aktarılması kararını Ergün Gündüz, Ebru Çerezci ve Güvenç Kılıç birlikte vermişler. Türk üreticiyle çalışmak Hiref’in temel prensiplerinden biri olduğu için Türk porselen firması Porland’la anlaşmışlar. Harem koleksiyonunda altı servis tabağı, altı pasta tabağı, dört kupa, dört kahve fincanı, dört çay fincanı, dört kül tablası, bir adet 80 santimlik vazo ve bir tepsi var. Ürünlerin tamamı mikrodalga fırında kullanılıyor ve bulaşık makinesinde yıkanabiliyor.

Ebru Çerezci hiçbirinin yalnızca süs eşyası olmadığını vurguluyor: ‘İsteyen vitrin süslemesinde de kullanabilir. Ama pekala bu tabaklarda ızgara köfte de yenir. Kıyamam diyenleri anlarız. Onlara servis tabağının üzerine düz beyaz tabaklar kullanmalarını öneririz.’

Ergün Gündüz konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor: ‘Bu tabaklar ortalama bir yemeği bile daha lezzetli kılar. Ben şahsen bu kadınların resminin üzerine konan her yemeği yerim’ diyor.

Gündüz, Çerezci ve Kılıç Harem koleksiyonunun devam ettirmeye niyetli. Bir sonraki aşamada koleksiyona yeni Harem kadınları eklenecek ve var olan tablolar tekstil ya da seramiğe basılacak.

ÜRÜN ALAN HERKESE HAYAT HİKAYELERİ HEDİYE

Koleksiyonda yer alan altı kadının hayat hikayeleriyle ilgili kesin ve net bilgilere ulaşmak neredeyse imkansız. Aşağıda özetlerini yazdığımız hikayeler Ergün Gündüz’ün araştırıp bulduğu, doğruluğuna inandığı ve esinlendiği hayat hikayeleri. Bunların uzun versiyonu, Harem koleksiyonundan bir ürün alan herkese kitapçık halinde hediye edilecek. 8x8 boyutundaki, 52 sayfalık kitapçıkta ayrıca haremi tanıtan, oradaki hiyerarşiyi anlatan başka bilgiler de olacak.

HAREM DAİRESİ VE ORYANTALİST TABLOLARDAN İLHAM ALDIM

Bir ürün koleksiyonu için resim yapmak Ergün Gündüz için bir ilk değil. Daha önce Sprite kutuları için bir illüstrasyon yapmıştı. Ancak Harem koleksiyonundaki resimlerin detayları onu çok uğraştırmış: ‘Yastıklar farklı, elbiseler farklı, elbiselerin iç astarları farklı, fayanslar farklı, yer döşemeleri farklı desendi. Hiçbirini de kafadan atmadım. Topkapı Sarayı’ndaki harem dairesinden ve oryantalist tablolardan yararlandım.’

YAŞAYAN KADINLARA BENZİYORLAR

Ergün Gündüz yaptığı Harem Kadını resimlerinin birilerine benzediğinin farkında. Mesela Gülnuş Sultan’ı herkes oyuncu Seda Akman’a benzetiyormuş. ‘Gerçekten de benziyor. Ama ben Gülnuş’u çizdiğimde Seda Akman’ı tanımıyordum. Hayatta gördüğüm birçok kadından etkileniyorum. Hepsini kendime göre yorumluyorum. Harem kadınlarının birilerine benzetilmesi hoşuma gidiyor. Çünkü o zaman onlar yaşıyor gibi oluyor, gerçeklik kazanıyor.’
HÜRREM SULTAN:
1506 yılında doğar. Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi ve Sultan II. Selim’in annesidir. Aslen Rus olan Roxelanne, Hürrem ismini sarayda alır. 15 Nisan 1558 yılında vefat etmiş, Süleymaniye Camii’ne defnedilmiştir. İstanbul’un en büyük ve görkemli hamamı olan Hürrem Sultan Hamamı, Hürrem Sultan’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı bir eserdir.

SAFİYE SULTAN: 1548 yılında doğar. Sultan III. Murad’ın eşi ve Sultan III. Mehmet’in annesidir. Asıl ismi Sofia Baffo’dır Venediklidir. 1603’te elli beş yaşındayken sürgün yeri olan Beyazıd’taki Eski Saray Haremi’nde şaibeli bir nedenle vefat eder. İstanbul’un görkemli eserlerinden biri olan Yeni Cami, Safiye Sultan tarafından yaptırılmaya başlanmış ama ömrü camiinin bitmiş halini görmeye yetmemiştir.

KÖSEM SULTAN: 1590 yılında doğar. Sultan I. Ahmed’in eşi ve Sultan IV. Murad’ın ve Sultan İbrahim’in (Deli İbrahim) annesidir. Aslen Sırp’tır. Genç yaşta dul kalmıştır. Gelini, torunu IV. Mehmed’in annesi Turhan Sultan tarafından 1651’de boğdurulur. Üsküdar sırtlarındaki Çinili Cami ve yine İstanbul’daki en büyük kervansaray olan Büyük Valide Han, onun tarafından yaptırılmıştır.

NURBANU SULTAN: II. Selim’in eşi ve III. Murad’ın annesidir. Aslen Venedikli’dir. Dört yıl boyunca Hürrem Sultan tarafından haremde eğitilir ve Şehzade Selim’e armağan edilir. Koca Sinan’da Üsküdar’ın bu sivri tepesinde bir mimarlık harikası olan Atikvalide Külliyesi’ni Mimar Sinan’a yaptırmıştır.

HÜMA SULTAN: Sultan II. Murad’ın eşi ve Fatih Sultan Mehmed’in annesi. İsfendiyaroğullarından Tacettin İbrahim Bey’in kızı Hatice Alime Hüma Hatun, Fatih Sultan Mehmed’in yanında, İstanbul Fatih Külliyesi’ndeki Fatih Camii’nde yatmaktadır.

GÜLNUŞ SULTAN: IV. Mehmed’in başkadını, II. Mustafa ile III. Ahmed’in annesi Gülnuş Sultan 1642 yılında Girit’te doğdu. Burada yaşayan Verzini ailesindendi. 1715 yılında Edirne’de vefat etmiş. İstanbul, Üsküdar Camii önündeki türbesine gömülmüştür.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!