Ayşe Şule BİLGİÇ
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2005 00:00
Geçen hafta kışın motorların nasıl kış uykusuna yatırılması gerektiğini konuşmuştuk. Gelen maillerden ‘tatlı su’ motorcularının pek memnun olduğunu anlıyorum. Peki az sayıdaki ‘harbi’ motorcular öksüz mü? Bu haftaki yazımı da onlar için ayırdım. Motorlarını garajlarına çekmiş mışıl mışıl kış uykusuna yatırmış motorcu dostlarımız hor görüldüklerini düşünmesinler. Hani ben hep bu ayrımı yapıyorum, ama burada kimse alınganlık etmesin lütfen.
Kış şartlarında, özellikle soğuk ve yağmurlu havalarda motosiklet kullanmak aslında biraz çılgınlık. Karlı ortamlarda sürmekten bahsetmiyorum. O ayrı bir yazı konusu. Biz yağmurlu ve soğuk yani, bildik kış şartlarından bahsedelim. Kış, ilk olarak bizi ıslatarak sonra üşüterek zorluyor. Üstelik buna ıslanan kask yüzünden görüş kaybı ve yerlerin ıslak olmasıyla motosikletin tutuş kaybı da eklenince, yazın püfür püfür sürdüğümüz motosikletimizi artık bambaşka bir şekilde süreceğiz anlamına geliyor.
ÖZEL KIŞ KIYAFETLERİ
Islanma ile ilgili olarak elbette ilk söylenecek şey kışlık su geçirmeyen kaliteli bir mont, pantolon, bot ve eldiven temin etmek. Eksiksiz olarak bunlardan biri bile olmadan yola çıkmak pahalıya patlayabilir. Bunları bence mevsimlik modellerden seçmeyin. Özellikle motor üstünde uzun mesafe gidecekseniz ekipmanlarınızın tam kışlık olmalarında sonsuz fayda var. Ayrıca yağmurluk, bot için kılıf, eldiven için elcik tulumu kullanmak da sürekli kış koşullarında motor tepesinde olanların sıklıkla kullanacağı diğer ekipmanlar. Bu arada bu elcik tulumu deyimini ben şimdi bizzat uydurdum. Hani kurye dostlarımızın gidona takıp, ellerini içine soktukları kılıf gibi olan aparatlar var ya, hah işte o... Islanmaktan korunduysak iş tamam mı? Hayır değil tabii ki.
LAHANA GİBİ GİYİNMEYELİM
Kışın bizi bekleyen esas tehlike, soğuk. Kısa mesafelerde iyi bir içlik takımı ve kaliteli bir kışlık ekipmanla üşümeden idare edilebilir. Burada işin püf noktası kat kat lahana gibi giyinmek yerine doğru malzemelerle az katlı, ama yeterli hareket serbestisi sağlayacak kadar rahat giyinmekte. Ayrıca bu içe giyilen kıyafetler sık dur kalk yapıldığında vücudun terini dışarı atacak özellikte olmalı. Önce terleyip sonra üşümek doğrudan soğuk algınlığına davetiye çıkartır. Özellikle tek parça tulumlar kötü hava koşulları için büyük kolaylık. Ancak onların dezavantajını da tuvalet molalarında anlıyor insan.
Kış, yağmur, çamur demeden şehir içinde sürmek tamam, ama bu yağmur çamurda uzun yol düşünenler bence bir daha düşünsün. Geçen yıl Rüzgarın Kızı programı çekimleri için karda bile ikiteker tepelerinde olduğumdan, üşümenin ne denli sorun yarattığını iyi bilirim. Bir kere şu var; ben ıslanmadığım halde ıslak kıyafetlerle sürünce içime ne giyersem giyeyim üşüyordum. Özel içlikler az çok idare etse de, içeriden bir takviye ısı kaynağı olmadan uzun süre kullanınca üşümek kaçınılmaz oluyor. Tekrar ediyorum uzun süre... Yani on dakikalık mesafelerden bahsetmiyorum. Bunu engellemek için ısıtmalı nefis kıyafetler var. İsterseniz içlik, isterseniz tam bir mont veya pantolon olarak alabiliyorsunuz. Çorabından eldivenine kadar tüm aksesuarların ısıtmalıları mevcut. Kışın uzun mesafeli sürüşler hayal eden varsa aranızda, Aerostich ve Gerbing firmalarının ürünlerini bir incelesin derim.
KİRLENMEK GÜZELDİR
Üşümek aslında sürüşten sonra hasta olmak kadar sürüş esnasında vücudun gerginleşmesine, reaksiyonların yavaşlamasına ve üşümeden kurtulmak için daha sabırsız bir sürüşe sebep olduğu için tehlikeli. Soğuk ile savaşmak için gerçekten tecrübeli olmak gerekli. En iyi ekipmanları dahi alsanız yeterli tecrübeye sahip olmayınca mutlaka eve ıslanmış üşümüş bir kedi gibi geliyor insan. Zamanla ders aldıkça soğuk, yağmur problem olmamaya başlıyor. Bundan dolayı benim önerim; soğuk ve yağmur deneyimi olmayanlar, mümkün olduğunca sakin ve daha yumuşak havalarda tecrübe edinsinler.
Kışın kullanan harbi motorcuların mutlaka çenelerinin takırdadığı, ellerinin bembeyaz olduğu hikayeleri vardır. İşte böyle anlarda her ne kadar ‘Yahu ne işim var benim motor tepesinde bu soğukta? Hıdıdıdı... Asla yaz gelene kadar binmeyeceğim. Kapatıcam vallaha bunu kulübesine yaza yatar yatsın’ dense bile sıcak otomobil koltuğu bir süre sonra batmaya başlar. Yine kaska pıtır pıtır vuran yağmur damlaları, eve, yirmi kilo olmuş kıyafetlerle girmek özlenir. Bazı dostlarımız işleri sebebiyle üstüm başım kirlenir korkusundan tatlı su motorcusu olmak zorunda kalıyorlar. Allah onların yardımcısı olsun. Çünkü harbi motorcular bilir ki bazen kirlenmek güzeldir.
Karda ve gece binmeyin
Yalnız her ne kadar kışın motosiklet kullanmanın zorluklarından ve keyifli yanlarından bahsetsem de iki koşulda kullanılmasını tavsiye etmiyorum, ben de kullanmıyorum. Birincisi karda, ikincisi gece yağmur yağıyorsa. Karda neden kullanılmaması gerektiğini açıklamama gerek yok. Özel çivili lastikleri olan safkan kros motorları hariç diğer motosikletleri yola çıkarmak kaçıklık tamamen. Kendimden biliyorum frene dokunmak için yanınızda birinin durup siz frene bastığınız anda motoru tutması icap ediyor. Yağmurlu akşamlarda ise hem vizöre düşen damlaların ışığı kırması hem de araçların büsbütün motosikletleri görmemesi yüzünden mecbur kalınmadıkça çıkılmamalı. Unutmayın, trafikte normalde görünmüyoruz, kötü şartlarda tamamen hayalet gibiyiz.
Zor ve büyük tecrübe
Aslında hepsinden önemli olan noktaya geldik. Kışın motosiklet kullanmaya. Kışın motosiklet kullanım karakteriniz asla yazın bindiğiniz gibi olmayacaktır. Daha doğrusu olmamalı. Çok daha sakin ve pürüzsüz bir sürüşe yüzde yüz konsantrasyonu da ekleyip, fevri ve ani hiçbir davranışta bulunmamalıyız. Dedim ya yazın görünmez adam olan motorcular kışın hayalet adam oluyorlar. Bu arada aklıma gelmişken hemen söyleyeyim, bir kere mutlaka kaskınızın vizörüne buğu önleyici özel bantlardan takın. Buğu önleyici spreyler işe yarayacağına genellikle görüşü daha berbat ediyorlar. Tamam biz dışarıyı görebiliyoruz, ama esas sorun trafikteki araçlar yaz aylarına göre bizi neredeyse hiç görmüyorlar. Buğulu camlar, ıslanan aynalar, kapalı camlar yüzünden asla görülmüyoruz, duyulmuyoruz. Trafikte tamamen defansif ve sakin bir sürüş çok önemli. Islak zeminlerde, hele ki zeminin ve lastiklerin de daha soğuk ve kirli oldukları düşünülünce herhangi bir ani manevra yolculuğa asfaltla kucak kucağa devam etmek anlamına geliyor. Aman diyeyim... Sabırlı, yumuşak ve sakin kullanmak zorunda kalındığından yaz gelince hem teknik, hem kondisyon, hem de kendine güven olarak çok mesafe kat etmiş olunuyor. Kışın motosiklet kullanmanın en iyi tarafı işte burada bence. Zor ama büyük tecrübe...