Hanım duydun mu bana gay diyorlarmış

Güncelleme Tarihi:

Hanım duydun mu bana gay diyorlarmış
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2006 00:00

Klarnetin büyük ustası Hüsnü Şenlendirici ile evliliğinden adının karıştığı aşk dedikodularına, Ferhat Göçer’le yaşadığı polemikten kariyerine kadar birçok konuda konuştuk. Her soruyu içtenlikle yanıtlayan klarnetin yaşayan efsanesi, hakkında çıkan gay dedikodularına da son noktayı koydu.

30 yaşındasınız ve sizden virtüöz olarak bahsediliyor... Virtüözlüğün yaşla bir alakası var mı?

- 30 yaş ve virtüözlük düşüncesinden önce bu adamın kaç yıldır müziğe hizmet ettiğine bakmak lazım. Beş yaşında klarnet çalmaya başladım ve aradan 25 yıl geçti. 25 yıllık bir klarnetçiden virtüöz olarak bahsedilmesi bence yadırganmamalı.

 Peki, popüler olmayı seviyor musunuz?

- Popüler olmayı, insanların beni yolda çevirip "Çok güzel çalıyorsun" deyip albümüm hakkında yorum yapmalarından dolayı seviyorum. Ama yaptığım işin dışında popüler olmak beni rahatsız eder.

 Birçok diziden teklif aldığınız doğru mu?

- Evet 5-6 diziden teklif aldım. Bazıları başrol teklif etti ama kabul etmedim. Şu sıra klarnetimle haşır neşirim. Yine de bu oyunculuğu düşünmüyorum anlamına gelmesin. Açık kapı bırakıyor diyecekler ama bu bir rüzgardır. Hayatta bazen rüzgardan da faydalanmak gerekiyor.

 Popüler kültür, istemeseniz de sizi içine alıyor değil mi?

- Evet. Eğer bu yola girdiyseniz ya insanlarla diyalog halinde olacaksınız, günlük konserleriniz, programlarınız hakkında yorumlar yapacaksınız ya da tamamen kendinizi soyutlayıp içinizde bu olayı bitireceksiniz. İnsanlar görmek ve okumak istiyorlar. Onun için ben de şu sıralar elimden geldiği kadar dozunu kaçırmadan röportajlar veriyorum. Sadece çok kıramayacağım insanların TV programlarına çıkıyorum. 

Bergamalısınız. Egeliler sıcak kanlı olur ve insanlardan uzak kalamaz...

- Evet, Ege insanı sıcaktır. İnsanlardan uzak kalmamız mümkün değil. Beni asıl korkutan, tepeye çıkarılıp sonra da birden unutulmak. Maalesef ülkemizde insanların suyunu çıkarıp posasını atmayı seviyorlar. Ben bunlardan biri olmak istemiyorum. Açıkçası kimseye "Bu adam baydı. Her yerde karşımıza çıkıyor" dedirtmek istemiyorum.

 Eskisi gibi Laço Tayfa grubuyla çıkmıyorsunuz...

- Laço Tayfa, Hüsnü Klarnet albümünün ardından istirahat etmeye çekildi. Laço Tayfa da benim yarattığım bir oluşumdu. Laço Tayfa da markalaşmış bir şey ve ileriki yıllarda tekrar albüm çalışması olabilir. 

Biraz klarnetinizle aranızdaki bağdan bahsedebilir misiniz?

- Görsel olarak bir bağ yok ama ruhsal olarak bir bütün olduk. 25 yıl uzun bir zaman ve insanlara sözlerimle anlatamadıklarımı klarnetimle anlattığımı düşünüyorum.

ECE GÜRSEL İLE ARTIK ARKADAŞLIK DA KALMADI

 Özcan Deniz’le verdiğiniz konserde sizin ön plana çıktığınız konuşuldu.


- Özcan, benim müzikalite ve hayata bakış olarak çok beğendiğim bir insan. Biz daha önce de Özcan’la konser vermiştik. O gece benim için güzeldi, pek eksi bir şey hissetmedim ben. 

Ece Gürsel ile beraber olduğunuz söyleniyor.

- Bu konu gereksiz yere uzatıldı. Benim ve onun söylemediği şeyler yazılıyor. Yok ben onun isminden yararlanıyormuşum, yok ben onu azarlamışım, yok o benim evime taşınmış... Son dönemde beni güldüren çok komik haberler okuyorum. 

Peki, arkadaş mıydınız?

- Evet, arkadaştık ama bu haberlerden sonra arkadaşlık da kalmadı. Gerçi böyle haberler yüzünden bir arkadaşımı kaybetmek istemem. Bir şiir albümü yapacaktı fakat bu haberlerden dolayı bu çalışmanın içinde olmayacağım. 

Evlisiniz değil mi?

- Evet, evliyim. 11 yaşında bir oğlum var, adı Ergün. Babamın adını koyduk ona. 

Ne güzel genç bir baba...

- Erken kalkan yol alır. İnşallah dört ay sonra da bir kızım olacak. Bu yaşta oğlumla aynı sahnede çalabilmek müthiş bir duygu. Kız beni yaşlandırır herhalde. Babaya düşkün olurmuş kızlar. Yandık! Daha dertli çalarım artık klarneti.

ÇOK MERAK EDİYORLARSA EĞER... 

Evet hüzünlü çalma durumunuz var. Sizin için bazen ’hüznü seslendirici’ de diyorlar. Anlamlı bir isminiz var.

- Çok anlamlı evet. En acımasız internet sitelerinde bile benim için güzel yorumlar yapılıyor. İsmimi taşımam lazım. Bu ismi esas virtüöz olan babam Ergün Şenlendirici’den aldım. O klarneti Bergama’nın köylerinden dünyaya taşıdı. Ben de elimden geldiğince bu müziği düzgün yerlere taşımak istiyorum. İnsan aslını ve geçmişini unutmadığı sürece o ismi taşır. 

Kızınız için isim düşündünüz mü?

- Şu an düşünmedik ama belli olmaz onun adını da Hüsniye koyarım. Eşimin adı da Nazire. Bizim ailenin isimleri anlamlı. 

Affınıza sığınarak bir şey sormak istiyorum. Gay ya da biseksüel olduğunuz konuşuluyor...

- Gay mi? Yapma ya! Neden böyle bir şey çıkmış peki? İlk kez senden duyuyorum...

 Hareketleriniz, konuşmanız ve tavırlarınızdan dolayı bu yakıştırmalar yapılıyormuş.

- Çok komik (Gülüyor)... Yani yakışıklı adama neden illa biseksüel ya da gay yakıştırması yapılıyor ki! Bu söylentiler o kadar komik geldi ki, görüyorsun tepki bile veremiyorum. Vay anasını bu hale de mi düşecektik! Bazı insanlar erişemedikleri ciğere mundar der. Belki erişmek istemiştir bir dönem, erişememiştir, belki ben yüz vermemişimdir. Bu söylentiler bir olta da olabilir. Ama çok merak ediyorlarsa eğer ... demek lazım. (Tam bu sırada eşi Nazire Hanım arıyor ve diyalog şöyle gelişiyor): Canım, benim için biseksüel, gay diyorlarmış... Ne diyeyim? Görüyor musun rezil olduk cümle aleme! Nasıl söylerler böyle bir şey anlamıyorum ki! Dur bakalım daha neler çıkacak!

 Neyse yakışıklıyım dediniz oradan devam edelim...

- Evet bir klarnetçiye göre yakışıklıyım. Klarnetçiler ya kara kuru ya da şişman, kel kafalı olurlar. Benim babam artist gibi bir adamdı. Ben onun yarısı bile değilim.

 Son soru: Gençler klarneti seviyor mu?

- Evet, klarnet satışları patladı. Gençler klarnet dersi almaya başladı. Artık gençler klarneti çok seviyor.

Ferhat’la kötü anılmak istemem

- Ferhat Göçer’le birlikte yaptığınız Sarı-Sıcak programının ismi ne anlama geliyor?

Yaz sarı ve sıcaktır. Bu anlama geliyor. İyi bir proje ve iyi bir isim. İnsanlar ilgi gösteriyorlar ve gidiyoruz işte...

- Ferhat Göçer’e ’Bence müzikten anlamıyorsun, cerrahlığa geri dön!’ dediğiniz doğru mu?

Yok, bu konuda yorum yapmayacağım. İnsanlar kendi aralarında tartıştıkça vardır. Eğer insanlar kulis yapıp kendi içlerinde birbirlerini sevmezlerse asıl sorun o zaman başlar! Ama bir konu üzerinde tartışıp, diyalog halinde olmak lazım. Yüz yüze bir şeylerin hallolması için tartışmaya giriyorsanız o konuların tamiri olur. Ama o olay anlatıldığı kadar büyük bir tartışma değildi. Bir grup ve parça üzerinde anlaşmaya çalışırken bir şekilde birbirimize doğru yolu göstermeye çalışmaktı. İnsanlar hep canım cicim diye anlaşamaz birbirleriyle. Bazen "Hayır kardeşim, o öyle olmaz böyle olacak" da denebilir. Bu tartışma değil, sadece açık yüreklilikle fikrini ortaya koymaktır. Ferhat da kaliteli bir sanatçı. Böyle anılmamızı istemem. Herkesin belli bir kalitesi, duruşu ve dinleyicisi var. Birbirini sevmeyen iki insan gibi anılmak istemem.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!