Güncelleme Tarihi:
Geçen yıl, özellikle şiddet sorununu merkezine alan pek çok kadın konulu karma sergi açıldı. İçlerinden, İstanbul Modern’in 100 kadın sanatçının eserlerini bir araya getiren ‘Hayal ve Hakikat’ sergisi eser sayısı bakımından en kapsamlısıydı. Ekavart Galeri’nin ‘Dikkat! Kadın’ sergisi ise 20 küsur sanatçının eserlerini bir araya getirirken, erkek sanatçılara da söz vermesiyle dikkat çekiyordu. Böylece, sanat çevrelerinde sorunlara feminist bir duruşla salt kadınların değil, erkeklerin sesinin de yükseldiği takdirde çözüm bulunabileceği tartışılır olmuştu.
Piramid Sanat’ın yeni karma sergisi ‘Dişi Sanat’ın başlığını görünce, yine kadın konulu bir sergide kadın sanatçıların saf tuttuğunu düşünebilirsiniz. Ancak işin aslı pek öyle değil. Serginin isim babası Bedri Baykam, bunun bilinçli bir seçim olmadığını; sergiyi sanatçıları değil, eserleri önceleyerek kurguladıklarını söylüyor. Üstelik ‘Dişi Sanat’ın kadını algılayışında kısıtlı bir bakış açısından da söz edemeyiz. Evet, sergide üç kadın sanatçının eserleri gösteriliyor. Ama ne şiddetli bir dil kullanılıyor işlerde ne de kadın acılara boğulmuş, kan revan içinde tasvir ediliyor. Bir sanatçı kendinden yola çıkarak pek çok kadın portresi koyuyor ortaya, öteki teşhir ürünü olan kadına odaklanıyor, bir diğeri ise yolu Pera Palas’tan geçen Agatha Cristie ve Greta Garbo gibi ünlü kadınların portrelerini resmediyor mesela. Kısacası, bu serginin feminist bir duruşu yok. Başlığını hem sanatın hem de sanatçılarının dişiliğinden alıyor.
İşte, sanatçılarının dilinden sergide yer alan eserler...
Burçin Ayebe
BİR NARSİST DEĞİLİM
Sergide 2007-2010 yılları arasında ürettiğim bir dizi çalışmam yer alıyor. Resimlerdeki kadınların her biri benim. Ama tuval üzerindeki kahraman, yalnızca yaratıcısı olan sanatçıya referans vermiyor. Dolayısıyla, narsist bir tavırla sadece benden ya da feminist bir duruşla salt ‘kadın olmak’tan bahsetmiyor. Resimlerdeki figürlerin kimlik simgesi olabilecek her şeyden arınmış, yani çıplak olması; beni ve onları salt kadın olarak düşünülmekten alıkoyuyor. Benim kahramanlarım bireyi temsil ediyorlar. Bu yüzden resimler ve zaman-mekandan bağımsız olarak düşündüğüm ‘orada olmak’ kavramı, toplum içindeki bireysel bilince hitap ediyor. Bu kavramı vurgulayabilmek için, yalın bir ifade diline ihtiyacım vardı. Dolayısıyla resimlerde alışılmışın dışında bir espas anlayışı, boşluk kullanımı ve yalnızca siyah kullanmayı tercih ettim.
Hülya Küpçüoğlu
GÜZELLİKLERİ HÂLÂ KONUŞULUYOR
Sergideki resimlerim iki bölümden oluşuyor. Birincisi 2010 tarihli ‘Pera Serisi’. Pera Palas’ta kalan ünlü konukların portrelerinden oluşuyor. Diğer çalışmalarım ise; hem daha önceki kişisel sergilerime de gönderme yapan Yeşilçam’ın kadın sanatçılarından bazıları hem de popüler kültüre ait kadın portreleri. Bunlar edebiyat, sinema ya da popüler kültürün öne çıkan isimleri, kendi dönemlerine farklı alanlarda damga vurmuş kadınların portreleri. Çünkü bu isimlerden bazıları sadece yetenekleriyle ya da filmleriyle değil güzellikleriyle de adlarından söz ettirmiş. Öyle ki, hâlâ üzerlerine konuşulup yazılıyor. Bugün bazıları belki tarih sayfalarındaki yerlerini aldı ama unutulmadı. Bazıları belki belli bir zaman dilimine ait ama aynı zamanda zamanları da yok.
Sevincy
ERKEK OLSAYDIM GAY OLURDUM
Sergideki işlerim ‘Headliners/ Başroller’ adlı serimden seçmeler. Her birinin ayrı bir kişiliği var, hikâyelerini oluşturan şey de gerçek hayattaki gibi ‘kişilikleri’. ‘Speedy Girl’ adlı yapıt, bir ideal Türk kadını figürü. Başarılı bir kadın pilot olarak ülkesini uluslararası alanda temsil eden, kendi ayakları üzerinde duran, duyarlı ve yardıma muhtaç insanlara el uzatan bir kişiliğin portresi. Etrafında dönen kareli figürlerin anlamı da ‘can’. Bilgisayar oyunlarındaki gibi kazanılıp kaybedilen ‘can’ sembolleri, yani.
Dişilik hem kadında hem de erkekte kafa karıştırır. Güzelliğin baş döndürücülüğü ile kötü bir ruhun mide bulandırıcılığını tek bir bedende ancak bir dişide görürsünüz. Maneviyatı erkeklere göre çok daha zayıf olan dişilerin maddi yönü çok güçlüdür. Bu yüzden dünya pazarlama dünyası kadına hizmet eder. Erkekler de öyle... Ben erkek dünyasına âşığım, erkek ruhunu kadın ruhuna tercih ederim. Erkek olsaydım kesin gay olurdum, ama maneviyatını kaybetmemiş olanından. Fakat neticede, nitelikli insan olmak deyince, cinsiyetin önemi kalmıyor.