Hande’ye de kırıldım, Ebru Gündeş’e de...

Güncelleme Tarihi:

Hande’ye de kırıldım, Ebru Gündeş’e de...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2013 09:18

Burcu Güneş’in Gül Kokusu adlı albümü bu hafta başında piyasaya çıktı.

Haberin Devamı

Gül kokulu bir fotoroman...    

Burcu Güneş’in Gül Kokusu adlı albümü bu hafta başında piyasaya çıktı. Bana kalırsa Türkiye’nin en iyi kadın seslerinden... Aşk ve romantizm dolu bu albümde de bunu kanıtlıyor. Albümün ilk röportajını bana verdiği için ben de kendisini çiçeklere boğdum... Bu arada da Zeynel Abidin’in objektifine albümün konseptine uygun pozlar verdik...

Yazı
----  
**** 2538... (gül verdiği fotoğraf)...

Sevgilime yumruk attım ama gençken

Sana böyle güller getiren bir adam olsa ne yapardın?
- Aşık olurdum... Sen prodüksiyon icabı getirdiğin için kusura bakma...
En son ne zaman birinden çiçek aldın...
- Seni hayal kırıklığına uğratmak istemem ama bu sabah...
Hadi canım, kimden?
- Katıldığım radyo programından. Albümün adı Gül Kokusu ya bu hafta başından beri nereye gitsem bana güller, çiçekler hediye ediyorlar...
Ondan bahsetmiyorum, özel birinden en son ne zaman aldın?
- Özel biri değil ama menajerim Mustafa’dan aldım, sağ olsun sürekli bana aranjmanlar getiriyor...
Desene bu ara seni çiçekle gülle, kandırmak isteyenler boşuna uğraşıyor...
- 1- Ben de kanacak göz var mı? 2- Hiçbir zenginlik gerçek sevgi ve dürüstlüğü satın alamaz... Bırak çiçeği en pahalı hediyeyi getirse boş... Bana önce kalbiyle gelmeli...
Fotoğraf çekimlerinde gözümü kamaştıran parmağındaki tek taş neyin nesi peki?
- İnanmayacaksın ama tıpkı Nil’in söylediği gibi, “Tek taşımı kendim aldım, tek başıma kendim taktım”...
Haklısın, ayrıldığı sevgilisini döven birine tek taş almaya da korkar erkekler...
- Nereden çıktı bu yalan haber?
Ben magazinin yalancısıyım, spor salonunda tokatlamışsın ayrıldığın sevgilini...
- Külliyen yalan, tokatlamadım. Sadece sesimi yükselttim... Spor salonunda tanışmıştık, iki yıl boyunca aynı spor salonuna devam ettik. Ayrıldıktan sonra da aynı saatlerde salona gitmeyelim diye konuştuk. O ısrarla benim olduğum saatlerde gelmeye başladı. Üç ay sonra da yanında bir kızla salona geldi...
Sen ne yaptın?
- Bizimkisi üç ay sonra koluna birini takıp da eski sevgilinin karşısına dikileceğin bir ilişki değildi. En azından benim açımdan böyle değildi. Tokat falan atmadım, sadece “Nasıl adamsın sen” diye bağırdım... İşin ilginci bu olay yaşandıktan 9 ay sonra haber oldu bu...
Hiçbir erkeğe vurdun mu?
- Evet ama ona değil. 19-20 yaşındaydım ve doğum günümü unutmuştu sevgilim. Üstelik bir de yatıp uyumuştu. Uykusundan uyandırıp bir yumruk patlatmıştım...
Deliymişsin sen anladığım kadarıyla...
- Yok, azaldı artık...

 

Haberin Devamı

**** 2471... (yana yana gökyüzü arkada ceket omuzda)

Haberin Devamı

Beş yıl anne özlemiyle yaşadım, şükür kavuştuk

Bu fotoğrafımızın hikayesini anlatsana...
- “Globally yours” gibi çıkmışız değil mi? Dilek Hanif bizden esinlense işi bitirirdi...
Hazır Yeşilköy’deyiz de... Üzerindeki kıyafet kimin tasarımı?
- Nedret Taciroğlu’nun...
Biraz daha zorlasak düğün fotoğrafı gibi olacakmış. Hiç evlilik yaptın mı?
- 18’inde evlendim. Resmi olarak üç sene, aynı evin içinde 1,5 sene...
Yanlış bir evlilik mi mutsuz eder insanı yanlış bir meslekte çalışmak mı?
- Bence evlilik... Çünkü işi değiştirmek daha kolay olabilir ama hele çocuklar olduktan sonra eşi değiştirmek daha zordur... Evlilikte devreye vicdan girdiği için daha zor...
Çocuk yapsaydım keşke diyor musun?
- Hiç demiyorum... Hayatımda hiç öyle pişmanlıklarım olmadı.
Sever misin çocukları?
- Çook... Çok da iyi bir anne olacağıma, çocuğumla çok iyi arkadaş olacağıma inanıyorum...
İyi bir çocukluk geçirdin mi?
- Sayılmaz... Annem 16, babam 18 yaşındayken evlenmişler. Annem çocukken iki-üç sene hasta annesine bakmış... Annem 10 yaşındayken annesini kollarında kaybetmiş... Dedem, anneannem öldükten bir gün sonra da başkasıyla evlenmiş. 10 yaşındaki çocuk için büyük bir travma... Bunun üzerine annemin 16 yaşındayken yaptığı evlilik sığındığı bir evlilik olmuş...
Sen tek çocuk musun?
- Annemin tek çocuğuyum, babamdan bir üvey kardeşim var.
Sen annenle mi yaşadın?
- Tam tersine babamla... Aralarındaki problem yüzünden bırak annemle yaşamayı görüşemedim bile...
Hiç mi görmedin anneni?
- Beş sene hiç göremedim annemi... 9’la 14 yaş arasını anne kokusu özlemiyle geçirdim ben... Gerçekten çok hasret kaldık annemle...
Annen hayatta mı şimdi?
- Evet, hatta beraber yaşıyoruz şimdi... O beş yılın acısını çıkarıyoruz...
Baban hayatta mı?
- Hayır, vefat etti...

 

Haberin Devamı

2512... (dans eder gibi, burcu elini havaya kaldırmış)

Gül Kokusu’nun  sözleri müthiş...

Bu Zeynel Abidin gerçekten iyi fotoğraf çekiyor değil mi? Şu pozumuza baksana, tamamen doğal ışık...
- Bence sevdiklerini iyi çekiyor.
Albüm fotoğraflarını da o mu çekti?
- Evet... Kendimi yanında çok rahat hissediyorum...
Sen gül müsün, diken misin peki?
- Ben gül olduğuma inanıyorum...
Yani gül kokusu kalır mı sana dokunanın ellerinde?
- Evet benim de dikenlerim var ama önemli olan kokuyu, aşkı hissedebilmek... Dikenlerime bakmayıp gülümün kıymetinin bilinmesini isterim...
Eflatun çok güzel sözler yazmış. Albümde en sevdiğin söz hangisi?
- Unutma Beni Çiçekleri ve Hasret Kaldım kadar özlem duygusunu anlatabilen şarkı az gördüm... Gül Kokusu’nun sözleri müthiş tabii... “Gönlün kurak, yaşlarla büyümemişsin çocuk” ise favori dizelerim...
Benim favorim “bazı aşklar ölümsüzdür, bazı aşklar cani”...
- Gül Kokusu biraz daha maneviyatı ve eskiyi anlatan bir şarkı, senin dediğin Sen Kaybı şarkısı günümüz aşklarını anlatıyor.
Senin aşkın hangisi peki?
- Benim aşkım ölümsüzdür...
Karşı taraf öldüğü için mi?
- Hayır ölmez... Neşeliyimdir, coşkuluyumdur, ben beraber olduğum adamı eğlendiririm. Sınırım yoktur... Mesela gecenin bir yarısında kalk hadi yürüyelim diyebiliyorum...
Sınır bu mu? Kalk hadi sevişelim desen anlarım da...
- Orasını karıştırma... Mesela o benim kimliğime takılmış ve kasılmış giderken ben onu sokağın ortasında şap diye dudaklarından öperim... İçimden geldiği gibi yaşamayı ve sürprizleri severim.

 

Haberin Devamı

*** 2425... (orkideler içinde cengizin elinde gül var, burcu sarılmış)

Demet kusura bakmasın ama eskiden giderli şarkı mı vardı


Şu içinde bulunduğumuz rengarenk orkide çiçekleri mi, yoksa albümdeki Unutma Beni Çiçekleri mi?..
- Tabii ki Unutma Beni Çiçekleri...
Burcu’cum tanesi 170 lira bu orkidelerin hatırlatırım...
- Bugünün ilişkileri hep maddiyat ve zenginlik üzerine kurulu zaten... Ben de sana, yalnız hayallerini gerçekleştiren insanların zengin olduğunu hatırlatırım...
Kadın-erkek ilişkilerinde değişti mi yani her şey?
- Eski aşklar ve şimdiki aşklar var... Bu albümde seslendirdiğim “Bir Sevgi İstiyorum” mesela... Onların zamanında en fazla sevilmediğinde “dünyamı durduracak bir sevgi istiyorum” diyormuşsun... Demet Akalın kusura bakmasın ama o zamanlar giderli şarkılar falan yokmuş. Ben biraz eskiyi hatırlatan şarkılar yaptım. Belki de eski aşk şarkılarının bugünkü suretiyim ben.
Giderli şarkılar ilişkide faturayı karşıya keserken, senin şarkıların hop bir de kendimizi bakalım mı diyor yani?
- Aynen öyle... Karşı tarafı suçlayıcı giderli şarkılar değil, insanın kendini sorguladığı şarkılar benim söylediklerim. Sezen Aksu’nun bayılırım mesela o insana kendini sorgulatan şarkılarına... Bizim albümde de bir Geçer’i var zaten...
Ne güzel söylemişsin o şarkıyı...
- Çektirdiğimiz fotoğrafların etkisi altında kalıp da mı söylüyorsun, samimi misin?
Orkideler kadar sahiciyim... Sevmez misin peki giderli şarkıları?
- Hayır çok severim ve eğlenceli bulurum ama ben aşk hayatında zor seven, sevdiğinde de tam seven bir kadınım. O yüzden biterken de kanırta kanırta bitiyor. Çok derinlere iniyor. Belki de benim şarkılarıma yansıyan da budur.

 

Haberin Devamı

**** 2483... (öpücük verdiği fotoğraf)

Bu albümde insanlar duygularıyla yüzleşecek

Nasıl bir erkek böyle bir öpücüğü alabilir senden?
- İlk önce erkeğin kalbi, ruhuyla gelmesi, onu sunabilmesi önemli benim için...
Mal, mülk, şöhret, para?
- Çok zengin ve varlıklı insanlar hayatıma girmeye çalıştı. Ama hiç oralı olmadım. Parayla pulla, malla mülkle mutlu olmayacağımı biliyorum. Öyle biriyle beraber olsaydım erken yaşlanmıştım... Ruhum yok olur, iyi hissetmezdim kendimi...
Albüme de aşk ve romantizm hakim...
- Bu albümü insanlar uzun zamandır yüzleşemedikleri duygularıyla yüzleşebilsin diye yaptım... İnsanların duygularıyla yüzleşmelerini istedim. Çok dürüst aşklar yaşandığına inanmıyorum artık...
Problemin büyüğü erkekte mi?
- Şehvet erkekler için tuzak... Her seferinde diğer kadınların sahici kadın olduğunu düşünüp bu tuzağa düşüyorlar. Oysa şehvet yerini biraz şefkate bıraksa, erkekler de daha mutlu olacak kadınlar da...
Oldu mu böyle bir ilişkin?
- Geçmiş yıllarda bir-iki tane oldu. Ama hayatımın asıl aşkını yaşadığıma inanmıyorum...
Bu albümde senin için en damar şarkı?
- Unutma Beni Çiçekleri...
En romantik?
- Bir Lokma Sevda...
En gerçek?
- Sen Kaybı...
En dozu yüksek?
- Geçer...
En samimi?
- Gül Kokusu...
Kendi sesini nasıl değerlendiriyorsun bu piyasada?
- Kalplere dokunan, kalplere giren, yumuşak, ince ince işleyen, derinden, dokunaklı ve samimi bir ses olduğuna inanıyorum...
Bu müthiş sesle hak ettiğin yerde olduğunu düşünüyor musun?
- Bu biraz populeriteyle karıştırılıyor. Ne kadar popüler olursan o kadar hak ettiğin yerdeymişsin gibi bir durum var. Doğru olduğunu düşünmüyorum. Daha fazla konser daha fazla insanla buluşmak konusunda haklı olabilirsin. Bu da geçmişteki repartuvar eksikliğinden kaynaklanıyor. Bundan sonra çok daha fazla konserlerde bir arada olacağız dinleyenlerle.
Kimleri beğenirsin?
- Yenilerden Sıla var, eskilerden Sezen ve Ajda... Sıla kendi de yazdığı için anlatmak istediğini dinleyicisine geçiriyor.
Sen yazmıyor musun? Bu albümde yok...
- Yazıyorum, bu albüme koymadık ama sonra olacak. Bu albümde Eflatun karşıma çıktı. O bana ben ona uğurlu geldim diyebiliriz...  

 

**** 2389... (orkideler içinde burcu ellerini açmış, cengiz arkadan onu işaret ediyor)

Hande’ye de kırıldım, Ebru Gündeş’e de...

Bak bu fotoğrafta Japon turistler gibiyiz...
- Çok komik çıkmışız, bunu da kullanalım mı makara olur!
Rakiplerin kafa yapar seninle... Bu sektörde arkadaşım dediğin kim var? Yoksa herkes rakip mi?
- Meyra iyi arkadaşımdır, çok severim... Mustafa Ceceli’yle bir ara sık görüşüyorduk. Özünde herkes çok iyi ama o metaryalist dünyada markalaşma yolunda acımasız bir rekabet içinde hissediyoruz kendimizi... Hande Yener’le uzaklaşmıştık mesela, babası vefat ettiğinde uzun süre sonra aradım... Oysa Hande’yle 18-19 yaşından beri tanışıyoruz...
Nereden?
- Antalya’dan... O Sezen’in vokalistliğinden Cem Özer’in programına geçmişti, ben de Antalya’da babamla sahneye çıkıyordum. O beni dinlerdi, ben onu... Göksel’le de öyle... Birbirimizin omuzunda ağlardık. Hiçbirimiz ünlü değildik...
Neden uzaklaşmıştınız, küs müydünüz?
- Küslük değil, kırgınlık vardı diyelim... En son spor salonunda karşılaştığımızda görmezden geldi, bana selam vermedi. Sonra da ben bir yerde ona selam vermedim... Çocukça değil mi?
Fazlasıyla...
- Ama böyle komik şeylerden soğukluk giriyor işte araya... Babası vefat edince uzun süre sonra konuştuk, çok üzüldüm çünkü.... Bir kere de böyle Ebru Gündeş’e çok kırılmıştım...
Onunla ne oldu?
- İlk albümüm çıktığında yakındık, bize yol yöntem gösteriyordu, eğleniyorduk. Sonra bir yerde karşılaştık, ben masasına gittim tüm samimiyetimle, o ise bana şöyle soğukça bir elini uzattı, ayağa bile kalkmadı. O anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Çok kırıldım, uzun bir dönem sürdü... Bir daha yanına gidemedim. Ama o da geçti artık, şimdi Günay’a gidip Ebru’yu dinlemek geliyor içimden.
Kıskandığın biri yok mu peki piyasada?
- Ben yazmak istediğim şarkıyı biri yazdığında, söylemek istediğim şarkıyı biri söylediğinde kıskanırım...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!