Güncelleme Tarihi:
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=68843&rid=2368&hid=23255974
* Kadir, sendeki bu yemek yapma tutkusu nereden geliyor?
- Yemek yemeyi seviyorum, hikâye böyle başlıyor. Bizde en iyi aşçı annemdir. Ben ve kardeşlerim ona yardım ederdik. Sonra mesleğim haline geldi.
* Gastronomi okumaya çok önceden mi karar verdin?
- Üniversiyi okumamıştım, o açığı kapatayım ve daha yatkın olduğum işi yapayım diye bu dalı seçtim. Ama başıma bela oldu. Öğrencilik tam zamanlı iş, gastronomi de ayrıca tam zamanlı bir iş. İşin tekniğini, mikrobiyolojiyi ve tarihçesini öğretiyorlar çünkü. Sonuçta ikinci sınıfta takılıp kaldım.
* Mersinlisin. Kaç yaşına kadar kaldın orada?
- 17-18 yaşına kadar oradaydım. Fırlama bir çocuktum sanırım. Annemi çok üzdüm.
* Hiç terlik yedin mi kafana?
- Beş kardeş arasında en çok terlik yiyen bendim... Bizim ailede dayak olmadı hiçbir zaman Allah’a şükür ama tabii o fiskeler, popoya vurmalar falan vardı. İşçi emeklisi bir babanın oğluyum, annem ise ev hanımı. Ekonomik anlamda rahat değildik ama çok mutlu ve keyifliydik.
* Mersin’den İstanbul’a geldiğinde neler yaşadın?
- Çok zorlandım. İlk etapta mücadele edemeyeceğimi anlayıp küçüldüm, evimle işim arasında gidip gelmeye başladım. Bu şehrin getirdiklerine, insanların bakış açısına, soğukluğuna ve yemeklerine alışamadım başlarda. Senenin sonunda dönme kararı almanın eşiğindeydim. Yaşadığım ilişkiler de bana zor geldi biraz.
* Ne açıdan zorlandın?
- Fazla sahiplendim sanırım ve bu da insanları sıktı. Ben de pek sevmemiştim ortamları ama sonradan takmamayı öğrendim.
* Şimdi nasıl baş ediyorsun?
- Kendi kalıp ve kabuklarımı oluşturdum.
HANDE’YLE İLİŞKİMİZİN BİTMESİNDE BİRLİKTE ÇALIŞMAMIZIN PAYI VAR
* Bir ara müzik işine girdin...
- Evet, menajerlik ve organizatörlük de yaptım hatta. Ben yiyecek içecek sektörünü zor bir sektör olarak bilirdim, orayı mumla aradım! Bu sektörde çok kişinin parmağı var, haliyle stabilizasyon ve kalite kayıyor.
* Üç yıl Hande Yener’le çalıştın. Çalıştığın kişiyle ilişki yaşayınca her şey daha mı zor oluyor?
- E haliyle... Bence profesyonelliği korumak gerek, işin içine duygusallık girmemeli.
* İlişkinizin bitmesinde bunun da etkisi var mı sence?
- Olmuştur muhakkak. Başka sebepler de vardır. Ama bunlar hakkında konuşmak istemiyorum.
* Bir daha müzik sektörüne girer misin?
- Bu işi layığıyla yapan, daha büyük ekip kurabilen insanlar var. Benim bir daha o işe girmek gibi bir düşüncem yok.
ELİ BIÇAKLI 15 KİŞİNİN ARASINDA KALDIM
* Oyunculuk nereden çıktı?
- Yiyecek içecek sektörünün en sevdiğim yanı insan ilişkileri ve sohbetiydi. O dönem Funda Düşgör ve Timur Savcı ile tanıştım...
* Gelecek hayallerini oyunculuk mu, mutfak mı süslüyor?
- Talep gelirse oyunculuk yapmak istiyorum. Bunun için de kendime yatırım yapıyorum. Bu yıl Allah izin verirse yurtdışına gidip bol bol oyun izlemek, kurslara katılmak niyetindeyim.
* Doğum tarihine bakayım dedim, internette farklı tarihlerle karşılaştım. Hangisi doğru?
- 19 Nisan 1982 doğumluyum.
* 31 yaşındasın ve “Pis Yedili”de hâlâ liseliyi oynuyorsun. Biraz alakasız olmuyor mu?
- Yoo, alakasız bir durum yok ortada. Bu tamamen iç enerjisiyle ilgili bir şey. O yaştakilerin hepsi okulda, onları nasıl oynatacaksınız? O kadar küçük bir çocuktan belki bu kadar verim de alamayacaksınız. Bu ticari bir iş sonuçta...
* Peki liseli gibi görünmek için bir imaj çalışması yaptın mı?
- Sakalımı kestim. Şimdi günde iki kere tıraş oluyorum, çünkü sakalım çabuk uzuyor. Saçlarım bu boy olunca da daha genç gösteriyorum. Ayrıca hızlı konuşuyorum.
* Öfkeli biri misin? Öyle söylentiler var...
- Öfkeli değilim, genellikle insanlar “Kadir gelsin eğlenelim” der. Ama takıntılı olduğum şeyler var. Haksızlığa gelemem. İster benden büyük, ister küçük, ister yönetmen, ister yapımcı olsun, ister bana değil de arkadaşıma yapsın haksızlığı, dökülür sözler ağzımdan. Birinin birini ezmesine dayanamıyorum.
* Dizi çekimi sırasında bir mahalle sakiniyle tartışma yaşamışsın, o doğru mu?
- Doğru. Olay çok hızlı cereyan etti, darp edilmeye çalışıldım, bir anda 15 kişinin içinde kaldım. Kaydın ortasında birden çekim yaptığımız sokağa doğru yürümeye başladılar, yönetmenimiz “Beyefendiler girdiği için kaydı kestik” dedi. Onlar da “Mahallemiz burası, geçemeyecek miyiz?” diye tersledi. Hocamız biraz sessiz, sustu ama ben dayanamadım. “Biz de burada çalışıyoruz” dedim, demez olaydım! Bir anda elleri bıçaklı, sopalı 15 kişinin arasında kaldım. Neyse ki ciddi bir olay yaşanmadan kapandı konu.
ASİMETRİK SURAT VE BEYAZ TEN SEVERİM
* Kadın-erkek ilişkilerine geleceğim. Karşımda “Sevgimle boğabilirim” diyen bir erkek var. Sevgiyle boğmak nasıl bir şey?
- Sıkıştırmayı, çimdiklemeyi, ısırmayı severim. Kanım kaynadığı zaman kardeşlerime de yaparım bunu... Sevgimle boğmamdan rahatsız olmazlar yani...
* Ya kıskançlık?
- Limitlerim vardır; mesela ortama uygun kıyafet... Onun dışında, kadının ağzına kötü söz yakıştırmam.
* Şu anda bir ilişkin olduğunu biliyorum. Ne zamandır devam ediyor?
- Yakında üç yıl olacak.
* Sevgilin bu sektörden mi?
- Değil. Yemek sektöründe, işletmecilik üzerine egitim alıyor.
* Nasıl kadınlardan hoşlanıyorsun?
- Beyaz ten şart... Ben asimetrik surat severim, suratta asimetriyi bozan leke, burun, dudak yamukluğu severim. Kendine güvenen kadınlar dikkatimi çeker bir de.
* Evlilik?
- Şu an düşünmüyoruz ama ileride neden olmasın?
Prof. Dr. M. Özkan PektaşKendine daha çok güvenmesi gerek
Kadir Doğulu, bir arayış içinde. Hayata tutunmaya çalışıyor. Yeteneklerinin onu nereye götüreceğini tam olarak belirleyememiş. Kendini deneme yanılma yöntemiyle bulmaya çalışıyor. Fiziki üstünlüğü ve gençliğinin farkında olması onu başarıya taşıyabilir. Ancak kendine daha fazla güvenmesi, sebat etmesi ve çalışması gerek.