Güncelleme Tarihi:
Hande Ataizi fotoğrafları için tıklayın
1980'lerde podyumların vazgeçilmez isimlerinden biri olan ve geçen hafta elendiği "Buzda Dans" yarışmasıyla yeniden gündeme gelen Hülya Yiğitalp, yarışma sırasında tartıştığı Hande Ataizi için ağır konuştu: "Hande Ataizi benim için 'Tavırlarını terbiyesizce buldum' demiş. Oysa daha önce de benzer bir tartışma Zeynep Mansur ile Sema Çelebi arasında yaşanmış, o da Mansur'u uyararak 'Sema Hanım senden büyük, saygı duyman lazım' demişti. Bu lafı söyleyen birinin benimle yaşadığı tartışmada daha dikkatli olması gerekirdi. Hande Ataizi, jüri üyeliğini çok abarttı. Kendini Cannes Film Festivali'nde gibi hissediyor herhalde!"
Fotoğraf çekimi sırasında, kendi aramızda size "yerli Sharon Stone" dedik...
- Yaş itibarıyla da uyuşuyoruz, ama benim üç de çocuğum var. İnsan desteklendiği zaman her şeyi yapabilir. Sharon Stone’un imkanlarına sahip olsaydım, belki daha da başarılı olabilirdim.
Kaç yıl aradan sonra ekranlara döndünüz?
- Tam 18 yıl... Her doğum yıpratıcı bir faktör... Beni 11-12 sene hiç uyutmadı. Tam yatağa uzanıyorum, biri "anne" diyor. Onu susturuyorum, diğeri ağlıyor. Ben 18 sene zarfında sosyal hayatımı da askıya aldım. Çocuklar, okul, sporum, örgüm, yemek derken yıllarımı böyle geçirdim. Mutlu bir ev kadını olarak... Sonra tesadüfen bir televizyon programından teklif geldi. Çocuklarım, "Senin böyle bir şey yapman lazım. Biz senin eski günlerini bilmiyoruz ve görmek istiyoruz" dediler. Gurur duydum böyle bir projede olmaktan... Biraz adaptasyon zorluğu çektim ama... Yeni nesille tanıştım, meğer her şey değişmiş...
Yeni nesille aranızda ne gibi farklar var?
- Bizim zamanımızda magazin yoktu. Güzel bir resim çekilirdi, defilelerle ilgili haberler çıkardı. Şimdi defileden çok kişiler ön planda. Ne kadar çok haber olursan, o kadar iş teklifi alıyorsun. Bizim zamanımızda ise adı dedikodulara karışana iş vermezlerdi. Zaten üç-beş kişi vardı, herkes haddini bilir, kimse kimsenin yolunu kesmeye çalışmazdı. Milli mankenlik kavramı vardı. Özel gri pasaportlarımız vardı, özel vizeler çıkardı. Şimdi televizyon çok ön planda... Herkes defile yerine tanıtımlara gidiyor. Biri arabanın tepesine çıkıyor, diğeri dondurma yalıyor falan... Oradan da iyi para alıyorlar ama...
Yarışmanın provaları sırasında Merve Büyüksaraç’a nasihat verdiğinizi duydum, doğru mu?
- Hande (Ataizi) ile yaşadığımız olayı örnek göstererek, "Bunlar sana ders olsun" dedim. İnsan hiçbir zaman ’ben oldum’ dememeli... Bugün Jaguar’a binersin, yarın belki ayakların bile seni taşımaz. Ben o yüzden gittim evlendim. Bu işin sonu yok, bir acayip ortam... Bizim ülkemizde takdir de yok. Hande bana "Hülya Hanım bravo, bu yaşta kayıyorsunuz. Tebrik ederim, ama size 2 puan veriyorum" desin, kabul ederim. Ama "Senin kolun zarif değil, şuran hoş değil" gibi cümleler saldırıya giriyor.
- Ben mankenlik hayatıma milli olarak başladım.
Şu anda böyle bir tabir yok. Milli manken ne demek?
- Ben 1977 yılında Ankara’dayken, mankenlik okulu kursunu bitirmiştim. O dönem Finlandiya’ya Türkiye’yi tanıtma amaçlı bir gezi düzenleniyordu. Ben ve bir arkadaşım da Olgunlaşma Enstitüsü’yle birlikte o geziye katıldık. Orada yabancı sefirlere defileler yaptık. O zaman Türkiye’yi temsilen gittiğimiz için "milli manken" titrini aldım. Sonra Suudi Arabistan’a falan da gittim. Podyuma farklı bir tarz getirdim. Aranılan bir mankendim.
Şimdiki mankenleri değerlendirmenizi istesem...
- Ben daha çok giysiyi ön plana çıkarırdım. Fizik olarak çok gösterişli olsam da giysiyi iyi sattığım söylenirdi. Şimdikiler çok kırıtıyorlar. Fashion TV’ye baktığınız zaman böyle bir şey göremezsiniz. Sopa gibi gider, sopa gibi gelirler. Bütün menkenler küçük göğüslüdür. Bizim zamanımızda mankenler defileye geldiği zaman öğrenci zannedilirdi. Podyuma çıktığı zaman makyajla, kıyafetlerle devleşirlerdi. Şimdikiler ise her an sahneye çıkıyor gibiler. Hiç doğal değiller.
Beğendiğiniz modeller var mı?
- Çağla Şıkel’i çok beğeniyorum. Ben onu ilk kez 17 sene önce görmüş, "Ne kadar hoş bir kız" demiştim. Daha sonra da bir tatil köyünde rastladım. Manken bir sevgilisi vardı, birbirlerine çok yakışıyorlardı. Çağla atletik bir vücuda sahip ve bunu hiç bozmadı. Bir gram yağı yok ve çok profesyonel.
Bakımsız kadının aldatılma ihtimali daha mı yüksek?
- Erkeklerin eşlerini aldatmalarının güzellikle alakası yok. Bu ruhsal bir şey... Erkek, dünyanın en güzel kadınıyla evli olsa da gidip çirkin bir kadınla karısını aldatabiliyor. Bence erkekler de kendilerini kadınlar gibi kollamalılar. Her kadınla birlikte olmamalılar. Adamın ruhunda varsa aldatır. Eminim ki kocam beni hiç aldatmadı, çünkü ruhu güzel...
Aldatmamasında sizin de etkiniz vardır...
- Tabii ki... Evliliklerde aradığını bulamama gibi bir durum var. Hem ruhsal hem de cinsel açıdan uyum sağlandığı, her ikisinde de doyuma ulaşıldığı zaman insanlar birbirlerini aldatmaz. Yanlış en baştan oluyor. Kimi mecburen, kimi isteyerek ama ani kararla evleniyor. Evlilik yaşamınızda zamanla değişimlere uğruyorsunuz. Çocuk olduğu anda problemler çoğalıyor. Ev, çocuklar, iş derken eşler birbirlerine zaman ayıramıyor, sonunda boşanıyorlar.
"Bu konuda şanslıyım" diyor musunuz?
- Ben yaklaşık 15 gün önce boşandım. Aslında ilişkimize ara verdik demem daha doğru... Çok yorulmuştuk. 17-18 senede aşk bitiyor zaten... Öyle bir hale geliyorsunuz ki, "Aman bir boşluk olsa da biraz uyusam" diyorsunuz. "Eşimle bir şeyler yapsak" demiyorsunuz. Ama hálá günde en az 10 kez telefonla görüşüyoruz.
Hande kendini Cannes’da sanıyor
Sizin mankenlik yaptığınız dönemde polemikler var mıydı?
- Böyle bir durum asla olmazdı. Mesela Lale Belkıs da benim gibi mesleği bırakmıştı, ama ara sıra bizimle defilelere çıkardı. Biz kendisine saygı gösterirdik. İnsanın yaşına, tecrübelerine hürmet etmek lazım. Bir yarışmaya
Sanırım sizi en çok üzen, yarışma sırasında yaşanan tartışmanın ardınnde Hande Ataizi’nin yaptığı, "Tavırlarını terbiyesizce buldum" açıklamasıydı...
- Evet, öyle bir şey söylemiş. Daha önce de benzer bir tartışma Zeynep Mansur ile Sema Çelebi arasında yaşanmıştı. Hande de Mansur’u uyararak, "Sema Hanım senden büyük, saygı duyman lazım" demişti. Bu lafı söyleyen birinin benimle yaşadığı tartışmada daha dikkatli olması gerekirdi. Hande Ataizi, jüri üyeliğini çok abarttı. Kendisini Cannes Film Festivali’nde gibi hissediyor herhalde!