Güncelleme Tarihi:
Neler yapıyorsunuz, zaman nasıl geçiyor sizin için?
- Şu sıralar büyük bir heyecan içindeyim çünkü 4 Aralık’ta “İçimdeki Türkiye’m” adlı kitabım çıkacak. Kitabın 4 Aralık’ta çıkmasının ayrı bir önemi var benim için; o gün Türkiye’ye ayak basışımın 20’nci yılı... Zaten her yıl bu özel günü kutlardım, bu yıl da kitabımla kutlamış olacağım.
Büyük oğlunuz Türkiye’de doğdu değil mi?
- Evet, Türkiye’ye ilk geldiğimde büyük oğluma hamileydim.
Çok genç yaşta anne olmuşsunuz, nasıl cesaret ettiniz buna?
- Eski Sovyetler Birliği’nde evlenme yaşı 18’di. Kızlar isterlerse üniversitede okusunlar hiç fark etmez, 18 yaşına geldiklerinde evlenirlerdi. Bu yüzden üniversitede evli ve hamile olan birçok kız görebilirdiniz o dönemde. Hatta kızlar doğum yaptıktan sonra okula bebekleriyle dönüp, derslere o şekilde devam ederlerdi. Dolayısıyla çok da cesaret işi değildi benimkisi. Bir aşk evliliği yaptım ve kısa süre sonra da bebeğim oldu.
Kendinizde bir çocuğa bakabilme yetkinliğini görüyor muydunuz peki?
- Allah bir şekilde güç veriyor galiba. O zamanlar bırakın bebek bakımını hamilelik konusunda bile hiçbir bilgim yoktu. Doğumdan sonra yanımda ne akrabam vardı ne de bana yardım edecek başka biri... Bebek bakımı konusunda son derece bilgisizdim. Ayrıca kocamla iş gereği ülkeden ülkeye geziyorduk o dönem...
Peki, o dönemde sizi en çok zorlayan şey neydi?
- Doğumdan sonra müzikten uzak kalmak...
SON KONSERİMDE HERKESİ UYUTTUM
İlk oğlunuz Yürek’le aranızda çok yaş yok. Birlikte büyüdüğünüzü söyleyebilir miyiz?
- Aynen öyle oldu... Mesela Türkçe’yi de birlikte öğrendik. Türkiye’ye geldiğimde tek kelime Türkçe bilmiyordum.
Peki, 17 yıl sonra ikinci bir bebek istediğinize nasıl karar verdiniz?
- Ben bu süre içinde ikinci evliliğimi yaptım ve tekrar bebek sahibi olmayı çok istedim. Evlendikten bir sene sonra da Timur doğdu.
Önceki annelik deneyiminizle şimdikini kıyasladığınızda ne gibi farklar görüyorsunuz?
- Çok büyük farklar var. O zamanlar hamilelik ve annelik konusunda ne kadar cahilsem şimdi o kadar bilgiliyim. İlk hamileliğimde, doğuma 20 gün kala ilk kez doktora gitmiştim! İkinci hamileliğimdeyse çok titiz ve çok daha bilinçliydim. Doktor kontrollerimi de hiç aksatmadım.
Hamile olmak nasıl bir şey, unutmuş musunuz?
- Bebeğin anne karnındaki hareketlerini, sürekli yemek yeme isteğini, çok fazla uyku ihtiyacını falan hep unutmuşum. Gökyüzüyle yeryüzü arasında asılı kalmak gibi çok farklı bir duyguymuş hamile olmak. Tamamıyla unuttuğum çok güzel bir hismiş, tekrar hatırlamak keyifli oldu. Zaten hamileliği bir rahatsızlık olarak görmüyorum, aksine bu Tanrının vermiş olduğu bir hediye.
Hamileyken çalıştınız mı?
- Evet, ikinci hamileliğim sahnelerde geçti. Hatta en son konserimin çok özel olmasını istedim ve “Hamile piyanistten, hamilelere konser” adı altında birçok hamileyle piyano çaldım. Fakat projeyi gerçekleştirmek için biraz zorlandık. Çünkü hamileliğim gittikçe ilerliyordu, bir an önce sponsor ve konser salonu bulmamız gerekiyordu. En sonunda 7,5 aylık hamileyken bu konseri gerçekleştirdim. Karnım o kadar büyüktü ki piyanonun tuşlarına zor yetişiyordum. Konsere gelen hamilelerden de bir ricada bulundum; “Lütfen beni alkışlamayın, eğer uyursanız benim için en büyük alkış o olacaktır.” Bunu dedim çünkü zaten konserdeki amacım onların müzik eşliğinde rahatlamasını sağlamaktı. Konser sonunda salona baktığıma salondaki birçok kişinin uyuduğunu gördüm.
Bu sırada sizin uykunuz gelmedi mi?
- Gelmez olur mu? Ben de neredeyse uyuyacaktım. Karşımda uyuyan yüzlerce kişiye rağmen uyanık kalmak ve piyano çalmak çok zor oldu..
TİMUR BÜTÜN NOTALARI BİLEREK PİYANO ÇALIYOR
Doğumu nasıl gerçekleştirdiniz?
- Müzik eşliğinde. Aslında suda doğum yapmak istiyordum fakat Timur zamanında doğmadı. Yürek’i normal yolla doğurmuştum fakat Timur geç kaldığı için sezaryenle doğdu.
Bu kez doğum sonrasında size yardım edecek birileri var mıydı?
- Olmaz mı? Kendi ailem, eşimin ailesi, arkadaşlarımız, akrabalarımız herkes yanımdaydı.
Peki, ikinci çocukla birlikte yine müzikle aranız açıldı mı?
- Hayır, bu sefer daha bilgiliydim, ayrıca yanımda ailem ve yardımcılarım vardı. Timur doğduktan iki ay sonra yeni albümüm hazırdı. Bir yandan da “Çocuklar İçin Felsefi Masallar” kitabımı yazdım. Yani çalışmaya hiç ara vermedim.
Timur’un müzikle arası nasıl?
- Müthiş, müziğe karşı çok meraklı. Onun kendi notları var ve notasız piyano başına oturmaz. Bütün notaları biliyor ve okuyabiliyor.
İlerde ana-oğul piyona başında görebilir miyiz sizi?
- O isterse olur tabii ama benim böyle bir hayalim yok. Çünkü eğer bir şeyi hayal edersem, onun ille de gerçekleşmesini isterim ve istemeden çocuğun üstünde baskı oluşturabilirim.
ALBÜM FOTOĞRAFLARIMI BÜYÜK OĞLUM ÇEKTİ
Timur’un abisiyle arası nasıl?
- Çok iyi. Timur, abisinin her şeyini örnek alıyor, onu çok seviyor.
Büyük oğlunuz neler yapıyor şu an?
- Üniversite ikinci sınıfta. Başarılı bir fotoğraf sanatçısı olma yolunda ilerliyor. Son albümümün fotoğraflarını o çekti. Üstelik o albümde daha bebekken onun için yaptığım iki beste var. Aynı albümün fotoğraflarını Yürek’in çekmesi çok güzel oldu.