Güncelleme Tarihi:
Hürriyet İstanbul'da tarihi yarımadada yapılacak metroyla ilgili görüşlerini yayımladığımız 2 Numaralı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu üyesi Arkeolog Aslı Özdoğan, bu röportaj bahane gösterilerek görevinden alındı. Özdoğan hakkını aramak için mahkemeye gidecek.
Sizce görevden alınmanız yaptığımız röportaj yüzünden mi oldu?
-Bunun arkasında sadece bu röportaj olduğunu sanmıyorum. Bizim başımızda şu anda bir Küçükçekmece olayı var. Bunun da rol oynadığını düşünüyorum. Çünkü sadece ben değilim görevden alınan. Gerekçe gösterilmeden aynı gün kararın tebliğ edildiği bir mimar arkadaş da var.
Küçükçekmece olayı
Küçükçekmece olayı nedir?
-İSKİ’nin Küçükçekmece ve Sazlıdere ile arkasındaki su alanlarını korumaya yönelik bir projesi var. Ayrıca bu bölgeyle ilgili bizim kurulumuzun aldığı koruma kararları var. Çok geniş bir alanın SİT alanı olması söz konusu. Zaten İstanbul Belediyesi’nin de şehrin oksijen, su gereksinmelerini koruyacak bir yapılaşmayı içeren bir nazım planı var. Fakat nazım planında hiçbir şekilde kontrol altında tutamadığı belde belediyeleri var. Bu belediyeler SİT alanı içine girdikleri zaman, imar planlarını kuruldan geçirmek zorunda kalacaklar. Belki böylece su rezervlerinin daha iyi korunduğu bir durum ortaya çıkacak. Ama burada çok büyük rantlar da söz konusu. Deprem sonrasında bazı alanların jeolojik olarak daha sağlam olduğu ortaya çıkınca, bir çok yerde yapılaşma enflasyonu ortaya çıktı. Fakat bu son yaptığımız toplantılarda, SİT alanı olarak düşündüğümüz belediyelerin meseleye çok olumlu baktığını gördük. Ama maalesef bazı büyük firmaların, müteahhitlerin isteklerine aykırı bunlar.
Uyumlu bir kurulduk
Bu karar Kurul’a gözdağı verme anlamına mı geliyor?
-Bir parça öyle aslında. Çünkü Kurul şu anda üç kişiye düştü. Belediye temsilcisi de toplantıya katılmadığı zaman üç kişiyle karar çıkmaz. Bu üç kişiden biri de muhalefet şerhi koyduğu zaman karar otomatikman geçersiz olur. Önemli bir konuda yeni üyeler gelinceye kadar o kuruldan karar çıkması imkansız. Ayrıca biz epey uyumlu bir kurulduk. Herkesin değişik düşünceleri oluyordu ama uygar biçimde tartışıp, karar alıyorduk.
Hangi bölgeler size bağlıydı?
-Kadıköy İlçesi, Şile, Ağva, İzmit, İzmit’e bağlı olarak bütün Kefken, Kerpe gibi yerleşim bölgeleri, Yalova, Küçükçekmece’den İstanbul sınırına yani Çatalca, Silivri ve Karadeniz sınırına kadar olan bölge.
Burası benim şehrim
Bu röportajdan sonra görevinizden alındınız. Siz bir öğretim görevlisi ve Arkeologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olarak röportaj yapamaz mısınız?
-Aslında bu röportajı bu etiketler olmasa da yapmam lazım. Bu kent benim doğup büyüdüğüm, ailemin sekiz kuşaktır yaşadığı yer. Bu şehirde olan bazı şeylere göz yummamanın bir vatandaşlık görevi olduğunu düşünüyorum. İstanbul’da yaşamak sadece işe gidip evine dönmek, bahçende oturup kahvaltı etmek, bara gitmek değil.
Kendinizi haksızlığa uğramış hissediyor musunuz?
-Evet. Beni görevden almak için dayandıkları madde çok esnek. Burada benim taraf olmam gibi bir durum söz konusu değil. Metro benim altına imza koyduğum bir konu değil ki! Ayrıca benim menfaatim de söz konusu değil. Yok eğer bir İstanbullu olarak menfaati söz konusu deniyorsa, evet var. Ben Süleymaniye'yi ve oradaki yapıları torunlarımın da yıkılmadan görmesini istiyorum. Bunların metro uğruna yıkılmasına ya da tehlikeye atılmasına da karşıyım.
Ne yapacaksınız?
-Hakkımı aramak için mahkemeye başvuracağım.
KORUMA KURULLARININ ARDINDAKİ GERÇEK
SAYI YETERSİZ AVUKAT YOK
Koruma kurullarının sayıları yetersiz. Sonra mutlaka elinin altında bir avukat olması gerekiyor. Öyle kararlar geliyor ki, hukuk bilgisi gerekiyor. İkincisi, mesela benim bulunduğum kurulda ben tek arkeologum. Sanat tarihçisi yoktu. Oysa yönetmelikte de var bu. Ayrıca bir jeoloğun da bulunması gerektiğine inanıyorum. Çünkü doğal SİT alanları ya da tabiat varlıkları konusunda karar veremediğimiz durumlar oluyor.
HİÇBİR GÜCÜ YOK
Kurulların kanunen özerkliği var ama tepeden inme atamalar oluyor. Ayrıca karar alıyorsunuz ama uygulamasını belediyelere bırakıyorsunuz. En fazla yapabileceğiniz, kararın uygulanmadığı durumlarda mahkemeye gitmek. Mahkemeler de bilirkişi tayin ediyor ve bir bilirkişi yüzünden hiç olmayacak mahkemeler kaybedilebiliyor.
ÇALIŞMA KOŞULLARI KÖTÜ
Raportör sayısı çok az. Canla başla çalışmalarına rağmen bu kadar işe yetişmeleri mümkün değil. Bilgisayar, internet gibi olanakları yok. Arabanın olması lazım, bir yere gidileceği zaman başka yerlerden araba ayarlanmaya çalışılıyor, rezillik yani.
KARARLAR İLAN EDİLMİYOR
Biz Arkeologlar ve Arkeoloji Derneği olarak kurul kararlarının ilan edilmesi için bir kaç senedir uğraşıyoruz. Bu kapalılık bana ters düşüyor. Bir karar almışsanız bu neden duyurulmuyor anlamıyorum. Örneğin araştırmacılar gelip kurul dosyalarına bakma hakkına sahip olmalı. Kurulların muazzam bir arşivi var, bunlardan neden yararlanılmasın? Kimse tarihi eserleri halk korumuyor diye ağlamasın, insanlar bilmedikleri şeyleri koruyamaz ki!
HAFTADA İKİ GÜNLE OLMAZ Kurullara yönelik şikayetlerin bence iki nedeni var. Bir kere haftada iki gün çalışmayla bu işin altından kalkmamız mümkün değil. Dosyayı incelemeden imza da atamazsınız. Belki koruma kurullarına seçilen insanlar sadece bununla ilgilenmeli. İkincisi, Türkiye'de insanlar öylesine başlarına buyruk işler yapmaya alışmışlar ki (belediyeler de dahil) önlerine bir şey çıkardığınız zaman, engelleyici olarak görünüyorsunuz.
KARARLAR NASIL ALINIYOR?
Urfa'da dehşete düştüm
İstanbul dışı bir örnek vereceğim; 77-91 arasında Güneydoğu’da kazılarda çalıştım. Urfa’nın ortasında bir tarafı konut, bir tarafı da çarşı kompleksine bakan ve Balıklı Göl’e kadar giden bir cadde vardır. 1985 civarında gittiğimizde dehşete düştük, bulvarın binaların cephesindeki tarafı yarılmış ve bir çizgiyle yıkılmıştı. Biz bunu tamamen belediyenin tasarrufu diye düşündük. Bu sene gittiğimde de o binaların yerinde her yerde rastlayabileceğiniz türde binalar vardı. Meğerse caddenin genişleme kararı Ankara’da Yüksek Kurul tarafından alınmış. Bu kadar dehşete düştüğüm anlar nadirdir.