Güncelleme Tarihi:
* Herkes şunu merak ediyor: Işın ve Sedat boşanmaya gitti ama barışarak geri döndü. Neler olduğunu bir anlatsanız?
Işın: Eskiler der ya, “Karı koca arasına şeytan girer, melek çıkar”. Yeni anne olmuştum. Kadınsal olarak kendi içimde sıkıntılarım vardı. Bir kadın için doğumdan sonraki o bir sene çok zor. Kendime daha az bakıyordum. Uykusuzdum. Hiçbir şey yapamıyordum, daha çabuk sinirleniyordum. Biz o süreçte çok konuşmamayı tercih etmiştik. Bunu ancak yeni anne-baba olmuşlar anlar. Kadın çok yoruluyor, adam adapte olmaya çalışıyor. Bir de insanlar çıkan haberlerden dolayı durmadan şunu sorup duruyordu; “Gerçekten Sedat seni aldattı mı?” Ve o dönem böyle bir şeye inanmıştım.
* Ama aldatma haberleri en son çıkmadı mı?
Işın: Yok, birkaç ay önce haberler çıkmaya başlamıştı. E benim eşim de fotoğrafçı ve flörtöz bir adam hani.
* Vayy öyle misin? Utanma Sedat, söyle.
Işın: (Gülüyor) Evet, evet acımıycak...
Sedat: Flört etmek benim hayal dünyamı genişleten bir şey aslında. İnsanlarla gün içinde iletişim kurmak, sohbet etmek... Yaratıcı insanların bu tip yönleri güçlü olabiliyor.
Işın: Aslında bende de var. Sahnede hem kadınlar hem de erkeklerle iletişim halindeyim.
Sedat: Ya flört etmek ne biliyor musun? İnsanlara hoş sözler söylemek, iyi davranmak... Hangi insanın hoşuna gitmez ki bu?
BİZE HUZUR BATIYOR!
* Peki sorun bu muydu?
Işın: Sorun tam bu değildi. Ama evet, ben kıskanç bir kadınım, nokta! Sevdiğim insanı paylaşmak istemiyorum. Sedat’a desem ki şu anda “Sen de beni başka biriyle paylaşır mısın?”, herhalde delirir. Neyse, başta da söylediğim gibi doğum sonrası dönem zaten çok sağlıklı değildim.
* O dönemde Sedat çok yanında değil miydi?
Işın: Çok yoğun çalışıyordu, yurtdışına gitti geldi. Belki de onun bu tavrı, benim yanlış algılamalarım...
Sedat: Belki de işler dolayısıyla birbirimizi yalnız bıraktık.
* Acaba baba olmak seni korkuttu mu?
Sedat: Yok, baba olmak benim psikolojimi etkilemedi.
* İlişkinizi ayakta tutan şey sürekli kavga, ayrılık, sonra tekrar barışma durumu sanırım...
Işın: Evet, bize huzur batıyor! Bir de adrenalin bağımlısı bir adamla evliyim. Fotoğraf çekmiyorsa sürekli motorunun tepesinde!
* E bunları bilmiyor muydun?
Işın: Biliyordum tabii. Zaten birbirimize üç günden fazla zaman ayırmamamız gerekiyor. Sedat da ben de kaşınmaya başlıyoruz. İşlerimize odaklanmak istiyoruz. Ama kavga ettiğimizde de besleniyoruz, çok acayip. Al işte, bir kavga ettik ve albümü bitirdim! İyi geldi! Bir de hayat sürekli toz pembe değil. Böyle mutluyuz, çünkü çok güzel kavga etmeyi beceriyoruz! Ama en son kavgamız mahkemeye kadar gitti. Dozu fazla kaçtı.
ANİDEN KÖPÜRÜR SONRA ÖZÜR DİLERİM
* Kavga esnasında sadece sözlü atışma mı oluyor? Yoksa tabaklar çanaklar havada uçuşuyor mu?
Sedat: Ben daha çok Işın’ı dinliyorum. Sonra dışarı çıkıp dolaşıyorum.
Işın: Evet, bu huyunu hiç sevmiyorum.
* Onun da bağırıp çağırmasını istiyorsun değil mi?
Işın: Evet delirtir insanı, Sedat’taki sabır peygamberde yok! Benimle tartışsın istiyorum. Aslında en doğrusunu yapıyor. Ben de aniden köpürür, sonra özür dilerim.
* Peki bu son olayda mahkemeye kadar gittiniz ve...
Sedat: Ben ısrar etmedim, “Tamam” dedim.
Işın: Evet, ben orada isyan etmesini bekledim. Yine etmedi hocam ya!
Sedat: Madem Işın böyle bir karar aldı, saygı duyayım dedim. Ama mahkemede patladım.
HAKİM, “KARINI SEVDİĞİNE İNANDIR” DEDİ
* Nasıl yani?
Sedat: Mahkemeye anlaşmalı gittik. İçeride sadece selamlaştık. Kağıtları imzalayacağız ve her şey bitecek. Hakim sordu, “Anlaşmalı mı?” diye. “Evet” dedi avukatlar. Hakim, “Tamam boşuyorum” dedi. Ben de “Bize bir şey sormayacak mısınız?” dedim. “Oğlum anlaşmalıymış, niye sorayım?” dedi. “Hakim bey ben karımı seviyorum!” dedim. “Söylemekle olmuyor” dedi, “Karını sevdiğine inandır, erteliyorum davayı”.
* Ne düşündün Işın?
Işın: O an içimden bir aferin çektim! Ama Sedat yine kaçtı gitti.
Sedat: Çünkü Işın’ın ne tepki vereceğini bilemedim. Stüdyoya geldim. Ona mesaj attım, “Akşam yemek yiyelim mi?” diye. Stüdyoya davet ettim. Ona yemek hazırladım. En iyi yaptığım şeyi yaptım, makarna! Yanına şarap filan koydum. Geldi, uzun uzun konuştuk. O zamana kadar yapmadığımız bir şeyi yaptık. Çünkü onun öncesinde çok fazla mesajlaşıyor ve birbirimize sadece bağırıp çağırıyorduk. Agresiftik. Biraz birbirimizi dinledik. Zaman tanımaya karar verdik. Aslında birlikte vakit geçirmekten çok keyif alıyoruz. Bir aileyiz sonuçta.
ERKEK SORU SORULMASINDAN HOŞLANMAZ!
* İşin çözümü konuşmak oldu yani...
Işın: Kadın soru sormayı sever, erkek ise yanıt vermemeyi! Erkek için bir olay vardır, bir de olayın sonucu. Kadın için bu ikisi arasında 25 tane farklı durak vardır. “O nereye gitti, ne zaman döndü, neden mesaj attı” gibi gibi... Biz kadınlar aradaki detayları bulmaya çalışırız. Halbuki erkek gibi düz mantık bakmalı... Kadın dırdırı eve taşımamalı. Bu süreçte onu keşfettim.
* Peki artık soru sormayacak mısın?
Işın: Yoo yine soruyorum, ama soruş şeklim değişti...
Sedat: Erkekler bu kadar soru sorulmasından hoşlanmazlar, evet. Bir de ben çok sıkılgan bir adamım. Çok fazla ilgi beni rahatsız ediyor.
* Çocuk için bir araya gelmediniz değil mi?
Sedat: Hayır, iki mutsuz bireyin sadece çocuk var diye mutluluk taklidi yaparak devam etmesine karşıyız. Birbirimizle vakit geçirmekten keyif aldığımız, birbirimize çok alıştığımız için devam kararı aldık. Tabii ki Mia’nın üzülmesi başka bir konu. Ama ilişki bitseydi bile Mia zaten mutlu büyürdü.
* Karı koca olunca bir şeyler değişiyor mu?
Sedat: Bir hiyerarşiye hizmet ediyorsunuz sonuçta. Çocuk varsa evlenmek lazım. Ama biz hâlâ sevgili gibiyiz. Hâlâ “sevgilim” deriz birbirimize. “Karıcım, kocacım” deyince memur gibi hissederiz çünkü kendimizi. Ama aile olmayı becerebilmek süper bir şey.
SEDAT: Aldatmışsam da söylerim
* Aldatmaktan anladığınız ne?
Işın: Aslında insan kendini aldatıyor. Başkasını değil. Biriyle mesajlaşmak ya da buna benzer şeyler her evli erkek için geçerli bir heyecan, bunu biliyorum. Ama artık kadınlar da yapıyor.
Sedat: Bence aldatmak yalan söylemek. Hiç yalan söylemedim Işın’a. Dürüstüm. Bir şey yapmışsam da söylerim.
Işın: Evet, gizli kapaklısı yoktur.
* Bu hostesle aldatma hikayesi doğru mu? Öyle haberler çıkmıştı...
Sedat: Böyle bir arkadaşımız yok ki...
Işın: Var, ama eskiden hostesti.
Sedat: O da lezbiyen değil miydi?
10 yıl sonra kendilerini nasıl hayal ettiler?
* Bir 10 yıl sonra kendinizi nasıl bir karede görüyorsunuz?
Işın: Düşüneyim... Bir çocuğumuz daha olmuş. Ama nerede görüyorum, emin olamıyorum.
Sedat: Ben hemen söyleyeyim: 10 yıl sonra çocuklarım ve ailemle yurtdışında, bu 10 yıllık aile olma sürecini fotoğrafladığım sergimdeyim. Ayrıca geziyoruz sürekli. Benim karem bu.
Işın: Aa güzelmiş. O zaman hayaline eşlik edeyim. Sergiye bir piyano koyalım, ben de orada şarkı söyleyeyim.
Sedat: Çalma karemi ama...
* Aman kavga etmeyin, korkuyorum...
Işın: (Gülüyor) Tamam, tamam. O zaman ben de İtalya’da La Scala’da bir konserde hayal ediyorum kendimi. Müzikal yapıyorum.
Hangi huylarını seviyor ve sevmiyorlar?
* Birbirinizin en sevdiğiniz ve sevmediğiniz huyları nedir?
Işın: Sedat’ın sevdiğim huyu, en negatif halimdeyken bile beni pozitife çevirebilmesi. Sevmediğim huyu, çok hızlı sinirlenmesi.
Sedat: Işın’ın sevmediğim huyu, negatif şeylerden çok fazla etkilenip çok tepki vermesi. Duygularını ifade ediş şeklini abartılı buluyorum. Sevdiğim huyu ise birlikte keyif aldığımız şeyleri yapabilmemiz, bundan kaçınmaması.
Işın: Evet, mesela ben eskiden motor sporlarından hiç anlamazdım ama şimdi bana lastik ver, değiştiririm yani. Seven insan bunu yapıyor. Onunla yarışlara gitmeye bayılıyorum. Artık bir motorcu karısıyım.
* Bu yarış tutkusu yeni mi Sedat?
Sedat: Evet, bu yılki Supermoto yarışmasında kendi grubumda 22 kişi arasında yedinci oldum. Üstelik kaza geçirip üç yarışa girememiş olmama rağmen. İlk yılımdaki bu başarıma hâlâ kimse inanamıyor.