Haftanın yenileri

Güncelleme Tarihi:

Haftanın yenileri
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2012 20:06

Haberin Devamı

Öykü

Yakma Zevki
Ray Bradbury
Çev.: Murat Özbank
İthaki Yayınları

Ray Bradbury’nin ölümsüz eseri Fahrenheit 451’i hâlâ okumayan varsa, bu yazıyı ve tanıtmakta olduğumuz kitabı okumasın. Zira, kanaatimce içinde bulunduğumuz durumun en ustaca anlatıldığı distopya metinlerinden birisidir Fahrenheit 451. İnsanların kitap okumaktan nefret ettiği, ‘devletin kitapları yasakladığı’ bir gelecekte, işi kitap yakmak olan bir itfaiyeci ve onun kitapları kurtarmak için giriştiği mücadelenin anlatıldığı kitap, diye özetlediğimde, her şey daha iyi anlaşılacaktır. Yakma Zevki, bu olağanüstü metnin haberci öyküleri aslında. Bradbury 1950’lerin Amerikası’nda dönemin siyasi olaylarının da etkisiyle, suratımıza esaslı birkaç tokat atan metinler kaleme almış. Dahası, bugünün kült ‘zombi’ anlatılarını daha o zamandan aştığını da göreceksiniz ilk öyküden itibaren. Bradbury, kendinizi yasaklanan ve yakılan kitapların yerine koyun, diyor öykülerinde! Çoğu gelecekte geçen öykülerde, yalnızlıkla dolu, türdeşlerinin olmadığı bir hayatın aslında hiç yaşanmadığı anlatılıyor. Mezarların, kitapların olmadığı, insanların büyük yazarları bilmediği bir dünya! Ne kadar huzur dolu olsa da, ne kadar güzel olabilir ki?! Her öyküde, her satırda Bradbury’nin yaşayan en büyük yazarlardan biri olduğuna bir kere daha iman edeceksiniz.

Haberin Devamı

İnceleme - Araştırma

Kültür Sermaye Kibar Hırsız ve Şehir
Seval Şahin

Bağlam Yayınları

Türk edebiyatının ‘meselesi’ olan, hangi ideolojiden olursa olsun, bizi anlatan ve yazdıklarından hâlâ çok fazla şey çıkarabileceğimiz ismidir Peyami Safa. Öyle ki, her ne kadar yazıldığı dönemde ve bugün de farklı sesler yükselmiş olsa da, Server Bedi takma adıyla yazdığı Cingöz Recai polisiyelerinde bile, çıkarılacak çok şey vardır. Seval Şahin, işte A’dan Z’ye bunları inceliyor kitabında. Bilhassa II. Meşrutiyet döneminde altın yıllarını yaşayan Türk polisiye edebiyatında, işlenen meseleler, seçilen ‘kötü’ler, kahramanların nitelikleri ve daha birçok yönüyle Batı’daki örneklerinin aksine rasyonel aklın yıkımı (zira hipnotizma, manyetizma gibi metafizik metodları da kullanırlar) ve milliyetçi düşüncelere uygun hareket etmektedir. Peyami Safa’nın, daha doğrusu Server Bedi’nin Cingöz Recai maceraları ise bunların ne kadar yakınındadır, sorusunu sormuş Seval Şahin. Pierre Bourdieu’nün alan teorisinden faydalanarak bunu cevapladığı gibi, Bedi hangi kahramanı, hangi mekânda neden kullanmış, olaylarda yer alan karakterlerin sosyal durumundan ekonomik durumuna, yaşadıkları muhitten etki alanına kadar her şeyi detaylandırmış. İncelenen eserlerin metot ve içerik olarak kusursuz anlatıldığı bir kitap.

Roman

Haberin Devamı

Bir Avuç Mazi
Fügen Ünal Şen

Everest Yayınları

İnsanın ‘köklerinden’ koparak başka bir yere gitmek zorunda kalması her zaman zordur. Göç olgusu bile yeterince tahammülü güç bir durumken, ‘devlet’in emriyle uygulanan ‘mübadele’yi sindirebilmek imkânsıza yakındır. 1923 tarihli mübadele mukavelenamesinde soğuk bir ifadeyle ‘taşınmaz malların satılmayıp tasviyesine’ karar verilmiş ve daha fenası sona saklanmıştı; “gidenlerin kendi topraklarına geri dönmesinin yasaklanmasına”... Haliyle aradan yüzlerce yıl geçse de, bu hikâyeler hep yaşayacaktır. Fügen Ünal Şen, ‘Bir Avuç Mazi’ isimli romanında mübadeleyi anlatıyor. Ancak, lüzumsuz gözü yaşlı bir anlatıya girmeden, yaşananların ve hissedilenlerin tüm ‘gerçekliği’ ile yapıyor bunu. Alasonya - Selanik’ten Türkiye’ye Fethi Bey ve ailesinin, İstanbul’dan Alasonya’ya giden Bayan Mitra’nın hikâyesi özelinde, mübadillerin topraklarından koparılmasını, yollarda çektiklerini, yaşadıklarını ve çıkınlarında, sakladıkları ‘bir avuç’ toprakta taze tuttukları umutlarını anlatıyor. En basit örneğiyle, Türkçe bilmeyenlerin Türkiye’ye, Rumca bilmeyenlerin Rum diyarına gitmek zorunda kaldığı mübadele iyi mi kötü mü, yorumu bize düşmez. Bu etkileyici romanı okuduktan sonra en azından ne yaşadıklarını daha iyi anlayacaksınız.

Şiir

Haberin Devamı

5-7-5’ler
İsmail Uyaroğlu

YKY

Bazı şairler var ki, bırakın yeni kitabını, yeni bir satırı bile insanı heyecanlandırır. İsmail Uyaroğlu işte böyle şairlerdendir. Biraz karamsar ve çatık kaşlı bir şekilde seslenir şiiri size. Mutsuz, sorgulayan, nerede, ne zaman olursa olsun ‘kara şiir’ yazan bir şairdir! Ama bahardan söz ettiği zaman, ‘esintinin yeşilliğini’ hisseder ve bize de hissettirir. 5-7-5’ler Uyaroğlu’nun son kitabı. Haiku biçimini kullanarak, üçer satırlık ve sırasıyla 5-7-5 hecelik şiirler, alfabetik sırayla ilerleyen... Son cümlem bu şiirlerin şeklini anlatmaktan öteye geçemeyecek asla. Kısacık şiirlerinde, kiminde yüksek sesle, kiminde derin bir iç çekişle sesleniyor şair bizlere. Şairin çektiklerini de, şiirin ne olduğunu da, hayatın, baharın nasıl gelip geçtiğini de onun dizelerinden okuyun. O zaman ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız. ‘İ’ harfindeki ‘İsmail’in Halleri’ şairin içbükey bakışları. Kimsenin kendine bu kadar zalim olabileceğine, kimsenin halini bu kadar çığlık çığlığa anlatabileceğine şahit olmadınız daha önce. Yanlış anlamayın, yardım istemiyor Uyaroğlu! Kendi ‘kara şiir’inin üstüne koyuyor sadece. Neden hep kara/karamsar mı diyorum, cevabı şiirinde “Akıyor keder / Yeraltı suyu gibi / Şiirlerinde.” Ustalardan bayrağı çoktan devralmış bir şairi okuyun!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!