Güncelleme Tarihi:
Bu Bir Çağrıdır
Yaşar Kemal
YKY
Tartışmasız, Türk edebiyatının yaşayan en büyük ustası Yaşar Kemal! Yazdıkları ile Türk dilinin talihini değiştirmiş isimler arasında ilk sıralarda gelir. Dahası dünyaca tanınan bir ‘edebiyat markası’dır o! Ancak ne yazık ki, bilhassa 90’lı yıllarda onu yazdıklarıyla, söyledikleriyle ilgili yargılayıp, DGM’lerde, mahkemelerde savunma yaptırdık! Yaşar Kemal, bu topraklardan beslenen bir yazar olduğunun bilincinde olarak, bu ülkenin kanayan yaralarına dair her zaman fikrini dile getirmiş ve bunların bir an evvel sonlanması için dileklerde, çağrılarda bulunmuştur, 1992’den beri! Usta’nın son kitabı ‘Bu Bir Çağrıdır’ tam 20 yıldır dile getirdiği barış ve demokrasi çağrılarının bir araya gelmesinden oluşuyor. Türkçenin yaşayan en büyük yazarının, her kelimesi birbirinden kıymetli ‘kardeşlik çağrıları’ toplamı. Aslına bakarsanız bir o kadar da iç acıtan yazılar! Yaşar Kemal’e 20 yıldır bu çağrıları yaptıran ve ne yazık ki yaptırmaya devam edecek memleketinin, ona böyle bir kitap oluşturacak kadar çağrı yaptırmış olması bile başta Yaşar Kemal’i sonra bizleri üzüyor. Çeşitli zamanlarda kaleme aldığı 12 yazıyla Yaşar Kemal, dileriz son kez bizleri kardeşliğe, barışa çağırıyor! İnsan olmanın değerlerini hatırlatıyor.
Tarih - Araştırma
Nazizmin Gizli Kökenleri
Nicholas Goodrick-Clarke
Çev.: Ali Cevat Akkoyunlu
Kırmızı Kedi Yayınları
Özel olarak Adolf Hitler’in ve genel olarak Nasyonal Sosyalistlerin birçok sıradışı fikirlerinin, hayallerinin, sapkınlık derecesinde takıntılarının olduğu bilinir. Nasyonal Sosyalistler kısaca Naziler derken, en azından ‘beyin takımı’ndan söz ediyorum. Bunlar içinde Büyük Germen İmparatorluğu’nu var etmek olduğu kadar, ari ırkı oluşturmak da yer alıyordu. Hattâ birtakım paranormal vakaların incelendiği, okültist araştırmalar yapıldığı, tarihte anlatılan birçok efsanenin peşine düşüldüğü bilinen gerçeklerdir. Bugün Hellboy gibi bir çizgi romana, Boksör Böcek gibi bir romana ve daha nice metne, esere kaynaklık eden bu detayların gerçek tarihini okumak istemez misiniz? Nicholas Goodrick-Clarke’ın tarih araştırması Nazizmin Gizli Kökenleri, gizli Aryan kültleri ve Nazi ideolojisi üzerindeki etkilerini derinlemesine inceliyor. Kitap bu gerici, otoriter ve Nazi düşünme biçimlerinin gelişimini etkileyen mitos, sembol ve fantezilere yönelik bir yeraltı tarihini açığa çıkarıyor. Siyaset ve yöneticilikle alakası olmayan kâhin, büyücü daha doğrusu tarikatçı mistiklerin esin kaynağı olduğu bu anlayıştan toplama kamplarına giden seyrin yol haritasını çıkarıyor Clarke. Milliyetçiliğin, ırkçılığın dünyada yeniden tırmanmaya başladığı şu vakitlerde aklımızı başımıza getirecek bir kitap.
Roman
Tanrı Tavşanken
Sarah Winman
Çev.: Türkan Çolak
Hera Yayınları
Elly ile tanışmalısınız! Yıllarca cezaevinde ziyaretine gittiği kişiyle hiç görüşmeden dönen bir ziyaretçi, reddedilen âşık, nefret edilen aile üyesi, Musevi olmak isteyen bir Hıristiyan, üstelik dünyayı şölene dönüştürmek isteyen bir Hıristiyan gönüllüsü, planlanmamış bir çocuk, çok sevdiği abisine göre bir hata... Saymakla bitmez özelliklere sahip, daha doğum anı itibariyle nasıl bir hayat süreceğinin işaretini veren bir kadın. 1968’de, yani, Paris’te sokakların kaynadığı, dünyada herkesin özgürlük diye bağırdığı, Amerika’da hippilerin çalıp söylediği bir tarihte dünyaya gelen Elly’nin hikâyesi tam anlamıyla tuhaflıklarla dolu olduğu kadar, iyimser bakış açısıyla da büyüleyici. Sarah Winman, Tanrı Tavşanken isimli romanında, Elly’nin; ailesi ve çevresinin hikâyesini anlatırken bizi tek kelimeyle müthiş bir yaşam öyküsüne sokuyor. Daha ilk an itibariyle, hem eğlenceli ve samimi diline, hem de iyi-kötü hiçbir şeyi abartmadan ‘hayata dair’ olduğunun altını çizerek anlattığı öyküsüyle doyumsuz bir romana imza atmış Winman. Kısaca nasıl anlatabilirim tam bilemiyorum ama; ‘konusu aynı’ diye geçiştirdiğimiz ama izlediğimizde usta oyuncuları, mükemmel anlatımı ve sahneleriyle bizi büyüleyen filmlere benziyor aslında. Tekrar tekrar izlemek isteyeceğiniz bir film gibi...
Çocuk
Şişedeki Mektup
Thomas Montessar
Çev.: Başak Zeynep Özen
Timaş Yayınları
Bir zamanlar, kuzeyde, büyük bir balıkçı adası varmış ve bu adadaki herkes balıkçılıkla geçinip mutlu mesut yaşarlarmış. Adanın erkekleri balığa beraber çıkar, herkes kendi tuttuğu balıktan geçimini sağlarmış. Birgün bir balıkçı kocaman bir balık tutmuş ve bir hafta balığa çıkma ihtiyacı duymamış. Onun balığa çıkmadığı ve diğer bütün erkeklerin balıkta olduğu gün büyük bir fırtına kopmuş ve kimse geri dönememiş! O günden sonra adada kimse mutlu olmamış. Daha sonra günlerce süren bir fırtına daha olmuş ve büyük ada, küçük küçük 7 adaya ayrılmış! Peer bu 7 adadan birinde, deniz fenerinde, huysuz büyükbabası, babası ve annesi ile beraber yaşayan ve hiç de onlar gibi huysuz olmayan bir çocukmuş. Biriktirdiği şişelerle bir şişe postacısı olmak istiyormuş. Yanlış duymadınız, şu mahsur kalınan adalardan yardım çağrısı için küçük bir notla gönderilen şişelerden söz ediyorum. Bütün adaları dolaşıp, insanlara şişe postasını tanıtmış ama kimse ona yüz vermemiş. Daha sonra rastgele kendisi herkese mektup gönderdiyse de, kimse cevap göndermemiş! Ta ki, son çıkan büyük ve korkunç fırtınaya kadar! Sonra neler olmuş ve bu 7 adayla Peer’in ilişkisi ne? Cevabı, hayallerinin peşinden koşan Peer’in hikâyesinin anlatıldığı Şişedeki Mektup’ta.
Gezi- Rehber
Boğaz Hakkında Her Şey
Saffet Emre Tonguç - Pat Yale
Boyut Yayınları
İstanbul’da yaşayanların mutlaka yapması gereken şeylerin başında, bir haftasonu sabah erkenden yola çıkmak kaydıyla, Karaköy’den sahil hattı boyunca dayanabildikleri en son noktaya kadar yürümek gelir. İkincisi de aynısını Anadolu sahilinde gerçekleştirmektir. Çılgınca diye düşünmeyin. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en güzel şehirlerinden İstanbul’un en güzel noktası olan Boğaziçi’ni yakından tanımak ve onun güzelliğini fark etmek için en iyi yol bu olacaktır. Hâlâ ikna olmadıysanız, baştan söylemeliyim ki Saffet Emre Tonguç ve Pat Yale ikilisinin hazırladığı, Boğaz Hakkında Her Şey isimli gezi-rehber kitabı eşliğinde bunu nasıl olsa yapacaksınız. Çünkü, Avrupa yakasında Cankurtaran’dan Sarıyer-Rumeli Feneri’ne kadar, Anadolu yakasında ise Moda’dan Anadolu Feneri’ne kadar restoranından parkına, sarayından kasrına, semtlerin ve yapıların tarihi hikâyelerinden hangi restoranda neyin yeneceğine kadar her şeyi ‘eksiksiz’ anlatıyorlar. Tek tek bütün yalılar, saraylar ve hikâyelerini okuduktan sonra sıcak bir çay, leziz bir balık yiyeceğiniz yerlere gitmek istemez misiniz... Yahut yeşillikler içinde bir sahil parkında dinlenmek? Hâlâ yapmadıysanız, bu güzel kitap elinize geçtikten sonra çok bekleyemeyeceksiniz!
Nehir söyleşi - Portre
Hayatını Seçen Kadın - Nermin Abadan Unat
Sedef Kabaş
Doğan Kitap
25 Şubat tarihinde düzenlenen bir törenle Vehbi Koç Vakfı 11. Vehbi Koç Ödülü, Nermin Abadan Unat’a verildi. Ola ki kendisini tanımayanlar varsa, ‘Hocaların Hocası’ hitabını, bu topraklarda fazlasıyla hak eden birkaç kişiden birisi olduğunu belirtmek gerek. Bugün akademisyen, bürokrat, tarihçi, yazar olarak duyduğunuz herkesin bizzat hocalığını yapmıştır çünkü. Ama onu daha yakından tanımak için, işin ehline yönlendirmeliyim sizi. Sedef Kabaş’ın usta işi sorularıyla Unat’la konuştuğu Hayatını Seçen Kadın kitabını okumalısınız. Aslında Viyana’da doğan, babasının ölümünden sonra annesiyle yaşadığı Budapeşte’de okuyamayacağına karar verip 14 yaşında Türk sefaretine ‘bizzat’ başvurup kendi başına Türkiye’ye gelen Nermin Abadan Unat’ın hayat öyküsünü okuduğunuzda imkansızı başarmanın ne olduğunu anlayacaksınız. Unat, Türkiye’nin ilk kadın siyaset bilimcisi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ilk kadın doçenti, ilk kadın profesörü, ilk kadın kürsü kurucusu olduğu gibi, yılarca Türkiye’yi Avrupa Konseyi’nde temsil edip, kadın hakları savunuculuğu yaptı. Onunla ilgili söylenecek çok şey var. En iyisi, geçen senelerde yayımlanmasına rağmen her zaman yeni kalacak Hayatını Seçen Kadın’ı okumak olacaktır.