Haftanın albümleri

PAPYON
İLK ATEŞ
Dokuz Sekiz

Twitter’da DM’den yürüyenler olduğu gibi Türkçe rock’ta da cover’dan yürüyenler var. Papyon da onlardan biri. Bir liselerarası müzik yarışması için 2008’de The Midnight Devils adıyla kurulan fakat 2010’da adını Papyon olarak değiştiren (bkz. Yeni kurulan gruplara isim bulma problemi) grubun kadrosu şu an vokalde Yiğit Atilla, basgitarda Ozan Arslan, gitarda Batu Akalın ve davulda Mert Karahan’dan oluşuyor. Yayımladıkları bu ilk albümlerinde altı şarkı var ve tam beş tanesi Onur Koç aranjörlüğünde kaydettikleri cover’lar, yani Papyon’un kendi besteleri değil. Daha ilk albümden bu tercihin yapılmasını ben açıkçası yadırgıyor, korkaklık olarak nitelendiriyorum. Cover olayına karşı değilim ama daha ilk albümden ‘bar grubu’ edasıyla ortaya çıkmak, onlarca grupla çöplüğe dönüşmüş Türkçe rock piyasası içinde ‘şark kurnazlığı’ havası estiriyor bence. Üstelik Papyon, potansiyeli olan bir grup gibi. En azından albümdeki tek besteleri olan ‘Zevk-i Alem’ buna işaret ediyor. Son olarak şu notla bitireyim; albüm kapağında zıplayarak poz vermek yasaklandı arkadaşlar.

DAMON ALBARN
DR. DEE
Parlaphone / EMI

Müziğin yanında diğer sanat dallarına ilgi duyan ve bu sanat dallarında da faaliyet ‘gösterebilen’ müzisyenlere bakış açım, sadece müzikle uğraşanlara göre farklı elbette. Burada oyunculuk-müzisyenlik ilişkisinden bahsetmiyorum. O artık neredeyse her klip çeken müzisyenin sahip olması gereken bir özellik oldu çıktı. Ama edebiyata, sinemaya, mimariye, tiyatroya kafa yoran müzisyenler gördüğümde, orada aydın bir insanın ışığı beliriyor sanki hemen. ‘90’ların en büyük alternatif rock gruplarından Blur’ün şarkı yazarı, gitaristi, vokalisti, kısacası frontman’i olmasının yanı sıra 2000’lerin en büyük müzik oluşumlarından Gorillaz’ın da yaratıcısı olan Damon Albarn’ın, ‘Dr Dee’ adlı bir İngiliz opera oyunu için yazdığı müziklerden oluşuyor bu albüm. Oyunu yönetmen Rufus Norris’le birlikte neredeyse yarı yarıya yaratan Albarn daha önce bu tarz iş birliklerinden bolca yapmıştı ama bu seferkini biraz farklı okumak, bu okumayı sağlıklı yapabilmek için de operayı görmek gerekiyor. Bağımsız olarak değerlendirecek olursam derin, ağır ve karanlık bir Rönesans orkestrasının ürünü derim bu albüm için.

ÇEŞİTLİ SANATÇILAR
SAKİN BİR GECE
Artist Music

Üzerinde yaşadığımız coğrafya, bu albümün ismiyle vadettiği huzura el verişli bir hayat iklimi sunmuyor ne yazık ki. En azından bu konuda pek el verişli değil diyelim de, olayı ‘imkânsızlık’ kisvesinden çıkaralım. Sabah uyanmanızla başlayan süreç, işe veya okula giderken yolda geçirdiğiniz süreç, iş veya okulda geçirdiğiniz süreç, akşam çıkışta eve giderken yolda geçirdiğiniz süreç, zaman zaman evde geçirdiğiniz süreç ve haberleri izlemeye ya da okumaya kalktığınız zamanki süreç genelde hiç sakin olmamakla beraber pek bir bunaltıcı! İşte bu albümün, içerdiği 20 şarkıyla bu duruma yardımcı olması düşünülmüş. Yani gece dinlemeye başladığınızda bu şarkıların sizi sakinleştireceği öngörülmüş. Denedim, sonuç olumlu. Yani işe yarıyor. Albümde nesilden nesile popülerliğini koruyan, dünya çapında hit olmayı başarmış ‘Imagine’, ‘My Heart Will Go On’, ‘Killing Me Softly with His Song’, ‘What a Wonderful World’, ‘Careless Whisper’ ve ‘Strangers in the Night’ gibi şarkıların piyano ile yeniden kaydedilmiş enstrümantal versiyonları yer alıyor. Sakinleşmek için notalara ihtiyaç duyanlara...

NALAN
AŞK
Aşk Müzik Yapım

Bugün yaşı 25’in üzerinde olan ve Türkiye’de icra edilen popüler müziği az çok takip eden hemen herkesin nam-ı diğer ‘Of Aman Nalan’a aşinalığı olduğunu varsayıyorum. Nalan Tokyürek, müzik hayatının 10. albümünü çıkardı. ‘Aşk’ta 14 yeni şarkıya yer veren Nalan klasik, alaturka pop kulvarından bir santim kaymadan yoluna devam ediyor. Yani bugüne kadar Nalan’ı nasıl bildiyseniz, nasıl duyduysanız bu albümdeki tüm şarkılarda da işte o Nalan’ı bulacak, o Nalan’ı duyacaksınız. Sürpriz bekleyenler başka kapıya... Nalan’ın üç yıl aradan sonra çıkardığı bu yeni albümde kendi söz ve bestelerinin yanı sıra Fatih Erkoç, Gökhan Şahin, Gökhan Tepe, Hakkı Yalçın, İskender Külekçi gibi isimlerin de besteleri yer alıyor. Albümün aranjörleriyse Selim Çaldıran, Taşkın Sabah ve Tarık Ceran. Dürüst olacağım; albümün açılış şarkısı ‘Hoşgeldin’ dışında bende tekrar dinleme isteği uyandıran bir şarkı bulamadım birkaç tur dinleme sonucunda. Klasik alaturka popun vasat bir örneği daha. Meraklısı dışındakiler uzak dursun demeyi tercih edeceğim.

ADAM LAMBERT
TRESPASSING
Sony Music

Gerçekten Amerikan idolü mü?

Geçenlerde Iron Maiden vokalisti Bruce Dickinson’ın bir açıklamasını okudum. Şöyle diyordu; “Müzik yapmak istediklerini söyleyip de ‘X-Factor’a başvuranları anlamıyorum. Kesin zırvalamayı. Size kendi kendine gitar çalmayı öğrenen ufaklığı, tren istasyonundaki sokak çalgıcısını, kendi demolarını kaydedip küçük mekânlarda çalan çocukları, defterler dolusu şarkı sözü yazmış olup da herhangi bir şarkısı henüz yayımlanmamış olan şarkı yazarlarını, duyulmak isteyip de yaratıcılıklarını ve sanatsal değerlerini ifade etmek isteyenleri takdim edeyim... Onlar gerçekten müzik yapmak isteyenlerdir işte. ‘X-Factor’a katılanlarsa sadece ‘şöhret’ istiyorlar. Aksi takdirde dışarıda gerçekten müzik yapıyor olurlardı. Nokta.”
Adam Lambert da ‘X-Factor’ benzeri bir TV yarışması olan ‘American Idol’dan çıktı. Hikâyesi şöyle: Ergenlik ve hatta çocukluk döneminden itibaren amatör tiyatro oyunlarında, müzikallerde, dans ve şarkı yarışmalarında yer alıyor, hatta öyle ki; şarkıcılık hayali ve tutkusu, kolej hayatını tamamlayamamasına sebep oluyor ve hayatını tamamen müzik ve diğer çeşitli sahne sanatlarında yer alabilmek üzerine inşa etmeye başlıyor. Dönüm noktası ise Amerika’nın fenomenleşen TV yarışması ‘American Idol’ın sekizinci sezonuna katılması oluyor. Yarışma boyunca seçtiği şarkıları icra ederken hem jüriyi hem de izleyenleri adeta büyüleyen Adam, ‘American Idol’ tarihi boyunca sansasyonel jürinin en çok desteğini alan yarışmacılardan biri olmuştu. Yarışmayı ikinci bitirdi ama kimse o sezonun galibinin adını bilmiyorken Adam ikinci albümünü çıkardı, çoktan ana akım pop dünyasına adım attı.
‘Trespassing’, 2009 tarihli ilk albümü ‘For Your Entertainment’ın devamı niteliğinde. Elektropop’a devam... Eşcinsel olmasının yanı sıra Queen’in vokalisti olarak birkaç kez sahne almasıyla da gündemde bir hayli yer kaplayan Adam, henüz başlı başına bir pop yıldızı olmuş değil bana kalırsa. İlk albümündeki ‘Whataya Want from Me’ gibi hitlerden birkaç tane daha patlatması lazım en azından! Şimdilik orta karar bir pop albümüyle, müthiş sesinin potansiyelini ortaya çıkaramayan beste düzenlemeleriyle ve bütünlüksüz bir sound kuşağıyla karşımızda duruyor sadece.