Güncelleme Tarihi:
***
Müzik
SELVA ERDENER
DÜŞLERİMİN TOPRAĞI
Kalan Müzik
Ankaralı opera sanatçısı Selva Erdener, mesleği gereği opera ve bale sahnesinde boy gösterse de 10 yıl önce yaptığı ilk albümün ardından hayranları ısrarla ikinci bir albüm bekliyordu kendisinden. İşte o beklenen albüm artık piyasada. Erdener bu kez orkestra şefi ve piyanist İbrahim Yazıcı’nın piyanosu eşliğinde Türk bestecilerin şarkılarını seslendiriyor. Erdener, 15 parçanın yer aldığı albümü ortaya çıkarırken sadece iç sesini dinleyerek bir seçki hazırladığını belirtiyor. Albümde Muammer Sun’dan Yalçın Tura’ya, Hasan Uçarsu’dan Cem Ediz’e, Babur Tongur’dan Gökhan Somel’e, İbrahim Yazıcı’dan Selva Erdener’in eşi Turgay Erdener’e kadar çağdas Türk bestecilerinin eserleri yer alıyor. ‘Gün Eksilmesin Penceremden’, ‘Ada Sahilleri’, ‘Kara Hisar Kalesi’ ve ‘Ayşem’ gibi unutulmaz şarkı ve türküler bu albümde Erdener’in sesinde yeniden hayat buluyor. Selman Ada’nın ‘Endülüs’, ‘Uyguristan’, ‘Anadolu’ üçlemesi de albümde Erdener’in seçtiği eserler arasında. Albümde mezzo soprano Ferda Yetişer de ‘Denizi Özleyenler İçin’ şarkısına sesiyle katkıda bulunuyor. Bir orkestra şefinin hükmettiği piyano eşliğinde duru bir folk tadı yakalamak, türküleri farklı bir yorumla duymak isteyenler için biçilmis kaftan bu albüm.
***
ÖZGÜR KIYAT
BRASS BU İŞLERİ
Ütopya Müzik Yapım
Bugüne kadar iki albüm çıkaran Özgür Kıyat’ın baritondan tenora uzanan ses renginin uygun enstrümanlarla harmanlandığı bu üçüncü samimi albümünde Goran Bregovic ve Haris Alexiou’nunkiler gibi geniş orkestrasyonlar ve Anadolu ezgilerinin Balkan esntrümanlarıyla buluştuğu şarkılar yer alıyor. Albümde türkülerin yanı sıra Kıyat’ın kendisine ait blues formatındaki 3 şarkı da mevcut. Kendisini ‘sanatçı’ değil ‘sevdalı’ olarak adlandıran Kıyat, klasik türkü albümünden ziyade, etnik evrensel ve popüler tınıları kaynaştıran bir solukla sesleniyor bizlere. Ruhi Su dinleyerek büyüdüğünü belirten Kıyat, Su’nun “Türküleri geliştirmek ve genişletmek lazım” sözünü temel alıyor ve bu görüşle; sadece yerel enstrümanları kullanarak halk şarkılarını geniş kitlelere yaymanın mümkün olmadığını düşünüyor. İşte ‘Brass Bu İşleri’ adlı bu albümünde de halk şarkılarının orijinal yapılarını bozmadan, onları evrensel enstrüman ve sound’larla birleştiriyor. Türküler konusunda dar görüşlü insanlara ve eserlerinde kullandığı enstrümanlara gönderme yaparak albüme ‘Brass Bu İşleri’ adını veren Kıyat, türküleri ‘brass’lar eşliğinde farklı bir forma kavuşturuyor. Albümde aranjmanların gösterişten çok samimiyete dayandığı hissi geçti bana.
***
HAKAN KÜÇÜKÇINAR
AŞK MERDİVENLERİ
We Play
İnsana ve insanın iç dünyasına bir gezi niteliğindeki bakış açısıyla, kendisini ‘sözünü müziğini yazan ve söyleyen bir şarkı yazarı’ olarak tanımlayan Hakan Küçükçınar, 10 şarkıdan oluşan ilk albümüyle son günlerin dikkat çeken isimlerinden biri. Kendisinin ‘Aşk Merdivenleri’ adını taşıyan bu ilk albümünde işlenen konular; insana ve topluma dair sevgi, arayış, aşk, hayaller ve kırıklıklar gibi gündelik hayatta herkesin her an karşılaşabileceği kavramlar. Küçükçınar, albümde bu kavramları olgun ve dingin bir dille aktarıp Türk müzik piyasasına hükmeden klişelerden uzak sözleri, müziği ve gerek vokali gerekse de altyapı düzenlemeleriyle bağırmadan da şarkılar icra edilebileceğini ve hikâyeler anlatilabileceğini göstermeyi amaçlıyor. Kendi tecrübelerinin ve yaşadıklarının yanı sıra çevresinin ve çağdaşı olduğu dönemin duygusal ve içe donuk sorunlarını, açmazlarını ve çözümsüzlüklerini ele alan sözleriyle de duygusal bünyeleri fazlasıyla tatmin etmeyi amaçlıyor. Sanatsal yaklaşımıyla yaşadığı dönemin sade, duru ve alışılmış kalıplarından uzak kalmaya çalışan bir fotoğrafını çekmeye ve sonraki nesillere bunu aktarmaya aday bir eser yaratmak istiyor. Daha ilk albümünden iyi bir adım attığını söyleyebilirim.
****
ÇEŞİTLİ SANATÇILAR
CREME DE LA CREME VOL.III
Sony Music
Büyük ilgi gören iki albümle dinleyicilere doyumsuz anlar yaşatan ‘Creme De La Creme’ serisinin beklenen yeni albümü yine birbirinden özel şarkıları müzikseverlere ulaştırıyor. Fransız müziğinin dünyaca tanınan en köklü sanatçıları; hayatının yarım yüzyılını müziğe adayan Charles Trenet, 1940’lı yıllarda Edith Piaf tarafından keşfedilerek yoluna sinema ve müzik alanında devam eden Yves Montand, şarkılarının Türk aranjmanlar tarafından yorumlanması sebebiyle ülkemizde de tanınan isimlerden biri olan Gilbert Becaud, Fransız estetiğini sesi ve görselliğiyle hakkını vererek tanıtan isimlerden Patricia Kaas ve geçmişten günümüze en değerli kadın seslerden Jeane Manson ile Francoise Hardy albümün ağır topları olarak çok özel şarkılarıyla yerlerini alıyorlar. Bununla beraber yeni dönem Fransız müziğinin önde gelen temsilcileri; son dönemlerde ülkemizde çok popüler olan Zaz; ülkemizde defalarca konser veren ve geniş bir hayran kitlesine sahip duru ses Fredrika Sthal, ilk olarak ‘Notre Dame De Paris’ müzikalindeki ‘Belle’ yorumuyla dünyada ve ülkemizde tanınan Garou ve son dönemlerde başarılı çalımalara imza atan Elie Semoun Ludeal ilk defa ve sadece bu albümde bulabileceğiniz şarkılarıyla sizi bekliyor.
***
THE NEW YORK GYPSY ALL-STARS
ROMANTECH
Eterna Muzik
Balkan ruhu funk’la birleşince...
Roman müziğinin Amerika’daki öncü gruplarından The New York Gypsy All-Stars’ın ilk albümü ‘Romantech’ mart ayında Amerika’da yayımlanmasının ardından ülkemizde de Eterna Muzik etiketiyle raflardaki yerini aldı.
Dünyanın en iyi müzik okullarından Julliard ve Berklee mezunu yenilikçi ve çağdaş müzik ustalarının oluşturduğu grupta Türk, Makedon, Yunanlı ve Amerikalı müzisyenler bir araya gelmiş durumda. Grup, Balkanların çingene ruhunu funk’la birleştiriyor ve grup üyeleri müziklerinde Balkanlar ile Yakın Doğu’nun birbirine kenetlenmiş köklerini ayrıştırarak, Balkan melodilerini ritim ve armoni olarak da dunyayı kapsayan bir çizgide ilerletiyor. Klasik müzik eğitimi almış ve geleneksel değerlere bağlı olarak yetiştirilmiş klarnetçi İsmail Lumanovski, Roman terimini daha geniş bir bağlamda kullandıklarını, Romanların tarih boyunca yaptıkları şeyi örnek aldıklarını; yani Hindistan’dan Balkanlara, oradan Batı Avrupa’ya kadar göç edip yol boyunca karşılaştıkları her milletten edindikleri en iyi müzikal fikirleri bir araya getirmek istediklerini söylüyor. İsmail Lumanovski (klarnet) dışında, Atina doğumlu ve ‘en iyi Latin basçı’ ödüllü Panagiotis Andreou (basgitar), başına buyruk kanunu çıplak tırnaklarla çalmak üzere mızraplarını fırlatırken komali makamları Batı armonileriyle yoğurabilen Tamer Pınarbaşı (kanun), Avustralya’da doğsa da Türkiye’de yetişen, klasik bir eğitim görmüş, cazsever bir vurmalı ustası olan Engin Günaydın (davul) ve müthiş bir yenilikçi ses dehası olan Jason Lindner’den (klavye) oluşan grup çağdas bir biçimde yorumlanan bir Akdeniz / Balkan seçkisi sunuyor. Uzun yıllar kendilerini ‘Romantech’in icrasına ve kaydına adamış müzisyenlerin, genellikle uzun soluklu oturumlarda, Karadenizlisinden Brooklyn ahalisine kadar kendinden geçmis kalabalıkların önünde beraber çalıp doğaçlamalarıyla oluşturuyorlar repertuvarlarını. Doğu Avrupa ve Balkan müziğini temel alan ilk New York Roman Festivali (2005) sırasında festival yapımcısı Serdar İlhan tarafından kurulan NYGA, geleneksel çingene ve Türk melodilerini, yakıcı caz ve funk’ı belkemiği alarak ismine yaraşır bir şekilde hem ruhu hem de bedeni tatmin eden eşsiz bir armoniyle sunmakta. Time Out dergisinin New York edisyonu bu albüm için ‘Balkan, Türk ve Roman müziklerinin çesitliliğiyle oluşturulmuş, caz ve Batılı tarzlar sayesinde zirve yapmış bir seçki’ yorumunu yapmış. Katılıyorum.