Güncelleme Tarihi:
TONY BENNETT
DUETS II
RPM / Columbia / Sony Music
2006’da yayımladığı ‘Duets: An American Classic’ albümüyle çağı yakalamayı başaran ve kariyerinin en çok satan albümüne imza atan Amerikan cazının usta isimlerinden Tony Bennett, yine çok güçlü bir düet kadrosuyla karşımızda. Bugün kim olursanız olun; Lady Gaga, John Mayer, Amy Winehouse, Aretha Franklin, Sheryl Crow, Norah Jones, Faith Hill, Carrie Underwood ve Mariah Carey gibi yıldız üstü, kategori ötesi isimleri aynı albüme toplamanız neredeyse imkânsız. Bennett sadece bu muhteşem kadroyu bir araya getirdiği için bile ayakta alkışlanacak bir sanat eserine imza atmış durumda. Eğer caz, hafif ‘60’lar popu, r&b ve soul müziği seviyorsanız bu albümdeki düetlerden alacağınız lezzeti ölçebileceğiniz bir his yok. Albüm, özellikle Amy Winehouse’un hayattayken kaydettiği son şarkıyı içermesi açısından basında yer aldı ama tek bir dakikası bile boş olmayan, dop dolu bir albüm bu. Zaten bu kadar dev isim boşuna bir araya gelip kendi şarkıları dışında bir şey seslendirmez, Bennett hakkını veriyor. Kendinizi iyi bir müzik dinleyicisi ve iyi bir müzik arşivcisi olarak tanımlıyorsanız, bu CD + DVD’den oluşan özel versiyonun rafınızda durmaması seçeneğini yok sayın. 2011’in kesinlikle en prestijli albümlerinden biri.
NERHAN
Bİ’ ÖZET BU
Ossi Müzik
Ülkemizdeki pop müzik piyasasının durumu, o piyasaya yeni katılanlar için elverişli değil. Müzik dinleyicisi profili bu ülkede ne yazık ki pek araştırmacı bir tutum sergilemiyor, yeni bir isim gözüne sokulmadığı sürece. Bu bağlamda kayda değer her ‘yeni’yle ilgilenmeye özen göstereceğim bu sayfada. Masamın üzerindeki CD’ler arasında, işte tam da bu bağlamda tanıtılmayı hak eden bir işe rastladım bu hafta. Nerhan; radyolarda ve müzik kanallarında gün içinde sayısız kez dönen birçok Türkçe pop şarkısının yanında daha zengin ve kaliteli duracak beste ve enstrüman düzenlemeleriyle dolu albümünde, hayatının özetini geçiyor. Bu özet sırasında yeri geliyor efkârlanıyor, yeri geliyor eğleniyor, coşuyor. ‘Çalkala’nın iki kez (hem normal hem de remiksli versiyonuyla) albümde yer alması doğal, zira Türkçe pop kulvarı içinde gayet ‘yakalayıcı’ bir parça. Kartonet içerisindeki bir pozda, efsanevi müzisyen Tom Waits’e selam çakacak kadar ‘olayın içinden’ bir müzisyen var karşımızda, ilgiyi hak ediyor. ‘Keşfet Kendini’deki tango havası ve ‘Yorma Beni İstanbul’da Mine Geçili düeti dikkat çekiyor. Son olarak, ülkemizde çoğu sanatçının beceremediği web sitesi tasarımı konusunda da iddialı Nerhan, girin bi bakın: www.nerhan.com
ÇEŞİTLİ SANATÇILAR
AKUSTİK YOL ŞARKILARI
Artist Music
Seyahat etme, yola koyulma, bir yerden bir yere gitme eylemi sanatın birçok alanına ilham verir. Kimi ‘terk ediş’ olarak algılar hikâyeyi, kimi ‘yeni bir başlangıç’ olarak. Bazen geride kalanları hatırlatıp hüzünlendirir sanatçılar, bazen kavuşulacak olanı anıp heyecanlandırırlar. ‘Yolda olmak’ bana hep iyi gelmiştir. Müziği yolda dinlerken anlarım en iyi. Pencereden akan manzara, kulaklarımdan içeri dolan melodiler eşliğinde kafamdaki birçok düşünceyle, kalbimdeki birçok hisle baş başa kalma olanağı... Yolda olmak güzel.
İmza attığı toplama albümlerle adından söz ettiren Artist Music’in son işlerinden biri de, işte bu güzelliğe en iyi eşlik edecek türden. Hem de bunlar, fişsiz şarkılar. Yani hepsi akustik, hepsi usul usul, hafif hafif kanınıza giren cinsten. Ve dahası, modern popüler müzik tarihine damgasını vurmuş şarkılar bunlar. Her ne kadar asıl sahipleri tarafından seslendiriliyor olmasalar da ‘Self Control’, ‘Somewhere Only We Know’, ‘Knockin’ on Heaven’s Door’, ‘Ain’t No Sunshine’, ‘I Don’t Want to Talk About It’,‘Hallelujah’, ‘Wonderful Tonight’, ‘Heaven’ ve ‘Another Day in Paradise’ gibi klasikler çok iyi yorumlanmış. Şu sıralar bir seyahat planınız varsa bu CD’yi yanınıza alın. Akustik iyidir...
BARIŞ BÖLÜKBAŞI
KEYFİMİZ GÜZEL OLSUN
Yakartop Music
Herhangi bir CD’yi dinlemeden önce kapak görseliyle ilgileniyorum genelde... Kartoneti inceliyorum, fotoğraflara bakıyorum... (Ve yıl oldu 2011, hâlâ CD’lerin kaplandığı şu jelâtini açamıyorum!) Müzik albümü biraz da görsel özellikleriyle çekmeli dinleyiciyi. Bu hâlâ, ortalama dinleyici için raflarda fark edilmenin en etkili yollarından biri. Tabii günümüzde CD rafı gezen pek kalmadı ama en azından fiziki olarak basıyorsan albümü, buna dikkat edeceksin. Barış’ın albümü bu açıdan maça bir sıfır geride başlıyor. Son zamanlarda gördüğüm en kötü kapak tasarımlarından biri bu. Hatta kartonetten hiç bahsetmeyeyim. Öte yandan, müzik o kadar kötü değil. Barış, kısaca pop rock diye niteleyeceğimiz türde, güzel bir vokal kaydı, iyi bir gitar netliği yakalamış sayılır. Albümdeki iki İngilizce parçadan ilki ‘In Pictures’taki telaffuzu dışında, çok da rahatsız edici bir şey yok ama tabii klişe cümleler can sıkıcı. Yine de mesela giriş şarkısı ‘Acıklı’, ‘Derdime Çare Kolayca Bulurum’, ‘Herkes İster Bir Aşk’ ve diğer İngilizce şarkı ‘Game’ fena değil. Ama geri kalan şarkıların ‘filler’ (süreyi tamamlamak ve albümü doldurmak için yapılmış) hissi vermesi, vasatı aşamayan bir albüm çıkarmış ortaya.
BRITNEY SPEARS
B IN THE MIX. THE REMIXES VOL. 2
RCA / Sony Music
Bu şarkılar daha iyisini hak ediyordu
2007 tarihli ‘Blackout’, herkesin gözü önünde yaşadığı skandallar ertesinde Britney’nin ‘Yıkılmadım, ayaktayım!’ albümüydü. Ertesi sene gelen ‘Circus’ ise popun kraliçelik tahtında yeniden gözü olduğunun...
Kim ne derse desin, Britney müziğe odaklandığı zaman farkını belli ediyor. Söz konusu akılda kalıcı hit şarkıysa, hiç sıkıntı çekmiyor. (Bu konudaki asıl başarının, birlikte çalıştığı şarkı yazarları ve prodüktörler olduğunu da belirteyim tabii...) Dolayısıyla onu uzun zamandır yeniden müziğe konsantre olmuş bir şekilde görmek güzel. Zira her yeni albüm öncesi önüne yığdıkları şarkılar içerisinde daha sağlıklı hareket edebilmesi demek bu. Sonucunu bu yıl mart ayında çıkardığı ‘Femme Fatale’de gördük mesela. Son yıllarda Lady Gaga’lar, Katy Perry’ler, Kesha’lar ve Rihanna’lar tarafından domine edilen popun kadınlar süper liginde tecrübeli bir kraliçenin gösterisini temsil ediyordu o albüm. Şimdiyse sırada, kariyerindeki ikinci remiks albümü var. 2005 sonlarında çıkan ‘B in the Mix: The Remixes’, tüm zamanların en çok satan dokuzuncu remiks albümü oldu. Remiks konusunda çıtası yüksek yani. O albüm, 2003 tarihli ‘In the Zone’a kadar olan hitlerin yeniden yorumlanmasıydı, bu seferki ise ‘In the Zone’ sonrası dönemi kapsıyor.
Remiks albümlerde en çok dikkat ettiğim şey, şarkının orijinaline olan yaklaşım. Remiksi yapan kişi, şarkının hangi bölümünün vurgulanmasından yana, hangi bölümü yüzeysel geçmiş, vokaller ile ne derece oynayabilmiş ve şarkının enstrüman kullanımına nasıl bir seviye çekmiş? Bestenin orijinalinde var olan bir potansiyeli açığa çıkarabilmiş mi veya? Bu gibi soru işaretleriyle oturdum bu albümün de başına. Normal insan refleksi, daha ilk şarkıda ayağa kalkıp dans etmek olur ama ben oturmaya devam ettim. Deli miyim ofiste herkesin içinde kalkıp dans edeyim? Hiç! Neyse, ne diyorduk, Britney şarkılarına remiks yapmak aslında kolay. Zira zaten çoğu şarkısı, yeniden düzenlemeye uygun ve ana yapısı çok güçlü. O yapıyla ne yaparsan yap, muhtemelen iyi bir şey çıkar. Fakat burada durum çok da iç açıcı değil. Remiks denince bizim sahillerde her yaz çalan, DJ’lerin evde yaptıkları şeyden farklı bir yaklaşım beklerdim en azından bir Britney albümünden. Şarkıların orijinalinin çok iyi olması durumu kurtarıyor. Bizim Bedük’ün bu yaz çıkardığı ‘Ful’ adlı remiks albümünde, bir şarkıyı remikslemek konusunda daha yaratıcı işler var mesela...