Haftanın akla ziyan başlıkları

ÖNCE MAGAZİN BAŞLIKLARI

Güneş-Venüs, 2 şubat : İki haber, üstteki büyük, alttaki küçük.

Üstteki habere göre, dargın olan manken Tuğba Özay ile Cem Yılmaz bir yerde rastlaşmışlar, şakalaşmışlar ve hatta biraz da fazla samimi bulunmuşlar.

Başlık : Tehlikeli temas

İkinci habere göre, VJ (Vi-cey okuyacaksınız efendim, bir Di-Ceyler var, bir de Vi-Ceyler, farklı şeyler bunlar.) Defne Joy, Uludağ’da karşılaştığı Fatih Ürek’i şap diye dudağından öpmüş.

Başlık : Bu da TEHLİKESİZ temas


*

Habertürk-Gecce, 2 şubat : Manken Dilek Çelik fanatik bir Tarkan hayranıymış, Hüp klibine manken aranırken o da ajansa başvurmuş ve Tarkan’ın abisi Hakan ile tanışmış, şimdi “düzeyli bir birliktelikleri” varmış.

Gecce’deki röportajın başlığı : Tarkan’a niyet, abisine kısmet


*

Damga, 5 şubat : Viagra’ya rakip bir ilaç çıkmış. (-mış dedik değil mi, ben de basından okuyorum!) Cialis adı. İddiaya göre alındıktan 16 dakika sonra (Bu 16 da çok olmaya başladı) etkisini gösteriyor ve tam 24 saat süreyle ereksiyon sağlıyormuş. (Bu kadarına kimin ihtiyacı varsa!..)

Damga’nın başlığı : Bu ilacı izin gününüzde kullanın

(Ben olsam ertesi gün izin yapmayı önerirdim, ama yine siz bilirsiniz...)


*

Sabah’la Günaydın, 7 şubat : Değer Özergün’ün “Eskiyi unuttu!” başlıklı bir haberi. Eski Kainat Güzeli Meltem Hakakar ile iki sene evli kalmış genç işadamı Avi Behar. Karısını çoktan unutmuş, sık sevgili değiştiriyormuş.

Günaydın’ın (ve haftanın magazin) spotu: Avi Behar playboy olma yolunda büyük bir çaba içine girdi


*

Damga, 1 şubat : Yıllar yılı pleybeksiz şarkı söylemekten acizlerin “süperstar” diye yutturulduğu garip insanlarım kıçını kıvırmayı da dans zannediyor tabii ki. Nez adlı “dansçı” kız Uludağ’da üşütmüş.

Damga kaçırır mı : NEZle oldu


*

Habertürk, 1 şubat : Asena, sevgisini bacağa sıkarak gösterecek kadar gelişmiş birisi çıkmasaymış yoluna, Anjelika Akbar’ın gösterisinde dans edecekmiş. “Bach à l’orientale” adlı gösteriyi, dans edeceğine, tekerlekli iskemlede seyretmiş.

Habertürk zorlanmış biraz: Asena, Bach Bach


*

Damga, 3 şubat :  “Tandu Flordun, burnunu ısırdığı iddiasıyla kendini mahkemeye veren sevgilisi Arzu Yanardağ’ı KANDIRIP yeniden barıştı” diyen haber.

Başlığı : Arzu KANARdağ


*

Damga, 3 şubat : “Songur Özler eğlenmeye çıktığı Levent’te bir bankanın ATM’sinden para çekmek için durdu. Çalışır vaziyette bıraktığı cipi, içinde bulunan sevgilisiyle birlikte çalındı” diyen haber.

Başlığı: Atı, avradı çaldırdı


*

Asabi, 6 şubat : Kemal Sunal’ın (babasının hatırasına zarar verme yolunda emin adımlarla ilerleyen) oğlu Ali Sunal, “çikolata renkli” klip sunucusu Defne Joy Foster’le flört ediyormuş.

Başlık : Ali’nin canı çikolata çekti


                                                     * * *

SONRA DİĞER BAŞLIKLAR

Damga, 9 şubat : Irak'a "canlı kalkan" olarak giden bir grubun öncülüğünü, 31 yaşındaki bir Norveçli gazeteci, Katherina Soederhalm çekiyormuş. 0Katherina Allah için fıstık. "Zaten canlı kalkan ekibinin dün yaptığ basın toplantısında, herkes ekibi bıraktı, Katherina ile uğraştı" diyor Damga.

Başlık : Herkesin KALKAN olası geldi


*

Vatan, 4 şubat : Bakan Ali Babacan doğum yapan eşini yalnız bırakmamış.

Başlık : BABA’can Ali, işi gücü bıraktı, kızına koştu


*

Milliyet, 5 şubat : Bozdağ’da kamptan dönen küçük izcileri taşıyan otobüs, öğrenciler iner inmez alev alev yanmış.

Başlık: İzciler indi, facia bindi


*

Damga, 7 şubat : Lodosun ardından kar kıyamet geldi, diyen bir haber.

Başlık: Havanın ardı KARardı


*

Damga, 2 şubat : “Birçoğumuzun şifa diye kullandığı defne vücuttaki hücreleri öldürerek kansere neden oluyormuş” mealinde bir haber. Hani taşra üniversitelerinden bazı öğretim üyelerinin, eniştem beni niye öptü şeklinde açıkladığı ve Amerikalı, Avrupalı veya Japon bilimadamlarının bulamayıp da bizimkilerin keşfettiği ulvî gerçeklerden biri daha...

Defne hücreleri öldürerek kanser yapar, haberinin başlığı : Hücrelerinizi DEFNEtmeyin


*

Posta, 1 şubat : Matisse’in, Venezuela’da bir müzede sergilenen meşhur “Kızıl Şalvarlı Odalık” tablosunun sahte olduğu anlaşılmış. Gerçek “Kızıl Şalvarlı Odalık” kayıpmış.

Posta’nın başlığı : Şalvarlı Odalık’ı kim kapattı?


*

Şok, 3 şubat : Kiraladıkları otomobille özel şoför tutup dolaşan ve beğendikleri evlere girip soyan 3’ü kadın 4 hırsız yakalandı, diyor haber.

Şok eden başlık : Şoförleri var özel, ama ruhları yok


*

Habertürk, 6 şubat : Alt alta iki haber ve (yeni moda) bağlantılı iki “esprili başlık.” Hani şişman mankenler bir defileye çıkmış ya New York’ta... birinci haber bu. İkincisiyse Arjantin Devlet Başkanı Duhalde balık tutmayı, özellikle de köpekbalığı avını çok seviyormuş.

Birinci başlık: Bazıları BALIK ETİ sever

İkinci başlık: Arjantin Başkanı ise KÖPEKBALIĞI seviyor


*

Anadolu Ajansı, 4 şubat : Sadece gazetelerden alıntı yapacak değilim ya... AA Gaziantep mahreçli bir haber “Binek hayvanlarının kullanılmasının azalması sonucu hamut ve eyer talebi ortadan kalkınca, turistler için minyatürleri üretilmeye başlandı” diyor haber...

Başlığı : Turistler hamudu devesiz götürüyor


*

Hürriyet, 5 şubat (Haftanın haber spotu...) : Evlenmek üzere Almanya’dan İstanbul’a gelen Nina Popeil adlı kızcağızı nişanlısı vurdu da, hani “İki aylık bebeğini kurtarmak için makineye bağlı yaşatılsın mı, ölüme terk mi edilsin” diye tartışıldı... Bu Nina adlı talihsiz kızın haberini veriyor gazetem:

Spot : Nina Popeil, futbolcu İlhan Mansız’ın sevgilisiyle aynı adı taşıyordu. İlhan’ın Nina’sı gibi sevgilisi Hakan Çakmak’la evlilik hayalleri kuruyordu...


*

Vatan, 3 şubat : Ve haftanın tartışmasız en saygısız, en haksız başlığı. Bir kere değil, iki kere kullanılmış üstelik. Hem birden anonsta, hem de ana haberde...

Leyla Umar’ın bir haberiyle ilgili, ama eminim o da bu başlığı sonradan gördü ve çok üzüldü.

1 Şubat’ta 24.ölüm yıldönümüydü Abdi İpekçi’nin. Hani katillerinin milletvekili hatta Adalet Komisyonu veya İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olmasını sabırsızlıkla beklediğimiz gazeteci Abdi İpekçi’nin...

Leyla Umar bir hatırasını naklediyor. Abdi İpekçi Ajda Pekkan’ı pek beğenir, severmiş. Ajda Pekkan bir gazinoda programa başlıyormuş, ilk gece İpekçi’ye bir masa ayırtıp, davet etmiş. Abdi Bey de rahmetli, karısı Sibel Hanım ve bir arkadaş grubuyla gazinoya gitmiş. Masaya ıstakozlar, havyarlar gelmiş, ama İpekçi elini sürmemiş... filan.

Uzun lafın kısası, sonunda, “davet” olmasına rağmen, çok tuzlu bir hesap gelmiş İpekçi’nin önüne. O da, bembeyaz olmuş ama gık demeden ödemiş hesabı. Sonra da Leyla Umar’ın kulağına eğilerek (almayı hayal ettiği Volkswagen’den bahisle) “Araba param gitti Leyla” demiş.

Hoş bir anı yani.

Vatan’ın başlığı : Ajda uğruna araba parasını bir gecede yedi