Güncelleme Tarihi:
Alman fotoğrafçı Joachim Schmeisser’in (54) fotoğrafçılık merakı, babasının kullandığı zamanın en havalı fotoğraf makinelerinden Edixa-Reflex’le başlıyor. İlk kez ödünç alıp fotoğraf çekmeye çalıştığında henüz 12 yaşındaydı. Hissettiklerini şöyle anlatıyor: “Fotoğraf o an benim için kendimi sonsuzca keşfetmek ve geliştirmekle eşdeğerdi. Ve ilk fotoğraflarımı çekmeye başladım; evimiz, bahçe ve ailem... İşler iyi gidince kendi karanlık odama kavuştum. Simsiyah bir sayfanın sanki büyü yapılmış gibi bir fotoğrafa dönüşmesi inanılmaz geliyordu.”
Her şeyi fotoğraflıyordu Joachim Schmeisser ama en çok hayvanlarınkini çekmeyi seviyordu. İlerideki profesyonel hayatı için hayali de fotoğrafçı olmaktı. Bu sebepten 19 yaşında Stuttgart’taki Rene Staud Studios’da eğitim almaya başladı. Daha o zamandan aklında alışılmamış ve etkileyici reklam fotoğrafında uzmanlaşmak vardı. 24 yaşında kendi stüdyosunu açtı ve Porsche, Bosch, Mercedes Benz, Wittenstein gibi büyük endüstri firmaları için çalıştı. Ama hepsini bir kenara bırakırsak, en çok insan portreleri çekmeyi seviyordu. Ve şimdilerde bilgisayarla yapılan teknik işleri manuel olarak hazırlıyordu.
Son dönemde insan ve hayvan fotoğrafları üzerine yoğunlaşan Joachim Schmeisser, özellikle The David Sheldrick Wildlife Trust için Kenya’da çektiği ‘Yetim Filler’ en çok ilgi çeken çalışmalarından. Bugüne kadar birçok ödül kazanan sanatçı son olarak 2012 yılında Hasselblad Masters ödülünü kazandı.
Son avcı-toplayıcı kabile
Neden özellikle Kenya’yı seçtiniz?
- Bir arkadaşım oğluma Kenya’daki ‘The David Sheldrick Wildlife Trust’taki yetim bir filin vesayetini verdi. İşte bu şekilde 2009-2010 yılları arasında oldu o kibar devlerle tanışıp fotoğraflarını çekmem. Tanzanya’daki Eyasie Gölü kıyısında yaşayan Hadzabe Kabilesi’ndeki doğal yaşam alanlarında çektim.
İlk gidişiniz miydi?
- Afrika’ya daha önce gitmiştim ama Doğu Afrika’ya ilk gidişimdi.
Ne tür detaylar takıldı gözünüze? En çok neye şaşırdınız?
- Fillerin tıpkı insanlar gibi kendi kişilikleri ve hisleriyle yaşamaları beni çok şaşırttı. Hadzabe Kabilesi ise medeniyetten uzak, izole bir şekilde yaşıyor. Son avcı-toplayıcı kabile. En küçük çocuklar bile okla kuş vurabiliyor. Dört yaşındaki kızlar salyangoz kabuğunu yumurta gibi kırıp yiyor.
Ne kadar sürdü çekimleriniz?
- Aylarca... Ardından onları seçip üzerinde çalışmak da yine aylarca sürdü.
Eğilmenizi oyun sanıyorlar
Sabachi, Suguta, Kibo, Sheldrick ve Olare 1 yaşlarında, 130 cm boyunda ve yaklaşık 500 kilo. Sürekli küçük çocuklar gibi oyun oynuyorlar. Eğer yanlışlıkla yere eğilirseniz, gelip sizi itmeye çalışıyorlar. Bu yüzden çekim sürecinde hep dikkatli olmak zorundaydım. En başta utangaç davranmış olsalar da, sonra epey samimi olduk.
Sabachi
Sabachi küçük bir çocuk gibi sürekli oynadığından sabit fotoğrafını çekmek zor oldu. Açıkçası beni fark edip oyun oynamak için üzerime doğru geldiğinde ancak bu kareyi çekebildim.
Kibo
Kibo’yla çok iyi anlaşıyorduk. En başta saklanıp uzun uzun beni izledi ve tabii ki o kocaman fotoğraf makinesini de... Bir süre sonra sanki ne istediğimi hissetmişçesine, bir aktör edasıyla kameranın karşısına geçip epey poz verdi.
Ghana Girl
Sanırım dört yaşındaydı. Burada annesi ve büyük annesiyle kalıyordu. Babasıysa hastanede. Bu küçük kızın gözlerine baktığınızda sanki tüm dünyayı görüyormuş gibi oluyorsunuz. Fotoğrafını çekerken yaşına göre inanılmaz derecede sakindi. Aramızda hiçbir şey konuşulmadı. Çok gizemli bir andı.
Hadza Kabilesi
Onları gördüğümde bu şekilde oturuyorlardı. Bu, onların klasikleşmiş akşamüstü aile buluşması zamanı. Birlikte sohbet edip oynarken avcıların dönmesini bekliyorlar. Fotoğrafa daha uzun baktıkça yeni insanlar keşfedeceksiniz. Bazıları bu taş tepelerdeki mağaralarda yaşıyor.
Joachim Schmeisser’in ‘In the realm of light’ sergisi üç ay boyunca İstanbul Moda’daki Immagis Galeri’de. Adres: Osmanağa Mahallesi Yoğurtçupark Cad. Çakmakçı Ap. 44B - Kadıköy.