Şermin TERZİ
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2007 00:00
Ömer Aslan (20), Türkiye’nin ilk retrorunner’ı yani geri koşucusu. Sokakta acayip bakışlara maruz kalma pahasına bu spor dalını bir yıldır yapıyor. Buna karşın, 5-8 Eylül’de İtalya’daki retro yarışlarından iki altın madalyayla Türkiye’ye döndü. Bu sporla niye uğraştığını sorduğumda, cevabı büyük bir sürpriz oldu: "27 Ağustos 2006’da Hürriyet Pazar’da yayınladığınız ’Savulun retro koşucular geliyor’ haberini belki bin kez okudum. Sonra retro koşmaya başladım!"
Türkiye Atletizm Federasyonu dahil kimsenin ruhu duymadan, sadece garsonluk yaptığı pastanenin maddi desteğiyle yarışan bu gencin cesaretine şapka çıkarmak gerek. Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu son sınıf öğrencisi Aslan, İtalya’daki dereceleri sayesinde, 2008’de Almanya’daki Dünya Retro Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı. Haberi hazırladığım sırada henüz Türkiye Atletizm Federasyonu’ndan tebrik bile almamıştı. Aslan, destekçi bulamasa da, garsonluktan kazandığı paraları biriktirerek, Almanya’daki şampiyonada, 200 metrede dünya rekoru kırmaya kararlı.Ömer Aslan’ın yolu Konya’dan Antalya’ya, üniversite sınavında Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nu kazanmasıyla düşmüş. "Bize okulda, öncü olmanın cesaret istediği öğretildi. Türkiye’deki ilk retrorunner olmanın zorluğunun farkındayım. Ama bu sporu kabul ettirmek için elimden geleni yapacağım."
Geçen yıl Hürriyet Pazar’da geri koşanlarla ilgili haberi ilk okuduğunda gözlerine inanamamış. Haberi kendi deyimiyle "bin kere" okuduktan sonra "bunu mutlaka deneyeceğim" diyerek etrafındaki herkese göstermiş. Hatta fotokopilerini çektirerek dağıtmış. "Beni geri koşarken gördüklerinde delirdiğimi sanmasınlar, dünyada böyle bir spor yapıldığını bilsinler istedim." Türkiye’den niçin böyle bir koşucu çıkmadığına çok takılmış ve tam da bu yüzden kolları sıvamış. Ailesi ise, "Bu, Türkiye’de boş bir alan. Öncülüğün bize gurur verir" diyerek destek olmuş.
Yine de ilk koşusunda önlem almış: "Sokakta denemek riskliydi, Antalya’da piste gittim. Geri koşmaya başladığımda çok hoşuma gitti. Herkes tuhaf tuhaf baktı. Sonra sempati duydular, hatta alkışladılar. Ama dalga mı geçtiler, desteklediler mi bilemeyeceğim."
FAVORİYE 7 SANİYE FARK ATTI
İlk deneyimden sonra antrenmanlara başlamış. Onu görenler, sırf meraklarından retro koşmayı denemiş. Hatta Antalya’dan, Ankara’dan aralarında bir kadın atletin de bulunduğu birkaç sporcu, retro koşmak istediğini söylemiş.
Martta Alanya’daki
Atatürk Koşusu’ndaki 500 atlet düz koşarken, sadece o ters koşmuş. "Görenler gülüyor, telefonlarına sarılıp fotoğrafımı çekiyordu. Arkamdan deli dediler mi bilmiyorum ama hepsi alkışladı." Ömer Aslan, herkesin Mersin’e, kendisinin tersine gittiği bu yarışı ilk 30’a girip 18 dakika 50 saniyede bitirince, tepesine kameralar üşüşmüş. "Yılmadım, İngilizce bilen bir menajer aracılığıyla, dünya rekortmeni Alman Thomas Dold’a 5 bin metredeki derecemi ve onunla yarışma isteğimi yazdım. İki gün sonra cevap geldi ama Almanya’ya gidecek parayı bulamadım."
Bir ay sonra bu kez başvurduğu İtalyan Geri Koşu Federasyonu’ndan davet aldı. Bu fırsatı da kaçırmak istemediğinden, çalıştığı pastane sahibinden ve arkadaşlarından borç alıp, 1. Retrorun Grand Prix’ye katılmak için tek başına İtalya’ya gitti. Suzzara’da yardımsever bir İtalyan koşucu istasyonda karşıladı onu, kampa götürdü. 5 Eylül’deki 1600 metrede dünya rekortmeni iki rakibinin tozunu attırıp birinci oldu.
Üç gün sonra, Alassandria’da 1500 metre yarışına katıldı. Başlangıç çizgisinde yanındaki atlete, kırık İngilizcesiyle, "Yarışın bir numarası sen misin" diye sordu. "Ne sen ne de ben... 1 numara arkanda" cevabını aldı. Arkasına baktı ve kendi tabiriyle "2 metrelik dev bir adamla" karşılaştı. "Bu atletin favori olduğunu öğrendiğimde ona gülümsedim. O yüzüme bile bakmadı. Ben de içimden, yarıştan sonra görüşürüz dedim."
Aslan, yüzüne bakmayan o atlete ilk turda 20 metre fark attı ve yarışı hep önde devam ettirdi. Yarış sonunda ise 6 dakika 10 saniyelik derecesiyle, en yakın rakibine 7 saniye fark atarak, birinci sırayı aldı. Favori olmayı bırakın, adı bile duyulmamış bu gencin başarısı büyük yankı uyandırdı, başta İtalya Retro Dergisi olmak üzere "Türk’ün büyük başarısı" başlığıyla
haber oldu. "Yarıştan önce, Türkiye’de retro koşan tek atlet olduğum için beni küçümsediler. Finalde herkes tebrik ederken, sadece favori atlet gelmedi. Sonra kimsenin olmadığı bir sırada, duşta gelip tebrik etti."
NORMAL KOŞUDAN DAHA AZ YORUYOR
Retro koşu, 1970’li yıllarda sakat sporculara egzersiz yöntemi olarak yaygınlaştı. 1980’lerde ise Amerikalıların 1 Nisan Aptallar Günü özel eğlencesiydi. Geçen 20 yılda ise hızla spor dalına dönüştü. Geçtiğimiz yıl haziran ayında İsviçre’de ilk Dünya Geri Koşu Şampiyonası yapıldı. Retro koşu, denge duygusunu geliştiriyor, eklemleri normal koşudan daha az yoruyor ve vücudun yüzde 20 oranında daha fazla yağ yakmasını sağlıyor.