Güncelleme Tarihi:
Uzun zamandır televizyondan uzaksınız. Neler yapıyorsunuz şu sıralar?
- Daha çok dublaj işleri... Hem hamileyken hem de sonrasında yapabildiğim bir şeydi bu zaten. Reklam dublajları yapıyorum. Aynı zamanda sunumlar devam ediyor. Yeni sezon için müzikli tiyatro projem var, onu yazmaya başladım. Aslında sadece televizyondan uzaktım. Çünkü bebek doğduktan üç ay sonra konser verecek hale gelmiştim.
Tiyatrodan müziğe, sunuculuğa kadar birçok alanda görüyoruz sizi. Farklı çalışmalarınız, aldığınız pek çok ödül var. Bu başarılar yeterince biliniyor mu sizce?
- Onun cevabını başkalarına sormak lazım ama ben magazinel bir hayat yaşamadığım için çok fazla bilinmiyor diye düşünüyorum. Mesela Ayza’yı da ilk defa fotoğraf çekimine getiriyorum. Özel hayatımı çok fazla basına yansıtmak istemiyorum.
Neden “Çocuklar Duymasın”dan sonra başka bir dizide yer almadınız?
- Mary karakteri o kadar baskındı ki, yıllar sonra bile insanlar hâlâ onu hatırlıyor, başka bir karakter düşünemiyor. Mary’nin üzerine çıkacak bir rol de çıkmadı karşıma.
“YALAN DÜNYA”DA OYNAMAYI İSTERDİM
Sizin için doğru proje nasıl olmalı?
- Mesela somut olarak baktığımızda “Yalan Dünya”da oynamayı çok isterdim. Gülse Birsel, insanın oyunculuğuna yol açıyor çünkü. Ayrıca “Muhteşem Yüzyıl” gibi tarihi bir dramada da oynamak hoş olurdu. Ama bu sene daha çok TV programı yapmak istiyorum. Diziye de hayır demiyorum ama çok uzun çalışma saatleri olan bir projede yer alamam. şu anki önceliğim Ayza çünkü... Kızıma bakıcısı baksın da ben çalışayım diye düşünmüyorum. ış her zaman gelir. ınsanlar başarılarımı bir şekilde görür.
Annelik düşünce yapınızı da değiştirmiş anlaşılan...
- Öyle... Ayza’dan önce, Ayza’dan sonra diye bir şey var. Daha genç ve toyken “Neden benimle çalışmıyorlar?” diyordum. Sonra “Her şeyin bir zamanı vardır” demeye başladım. Eğer olmuyorsa, olmaması gereken bir projedir. Bu işte de aşkta da böyle. Hamilelik süreci ve sonraki süreç bana insan olarak da kadın olarak da büyük tecrübeler kattı.
Ayza’dan öncesi ve sonrasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Aslında hayatımda öyle çok büyük değişiklikler olmadı. Bunda eşim Çağrı’nın da büyük katkısı var. O olmasaydı çok zorlanırdım. şu an bakıcımız yok. Anneanne ve babaanne geliyor. Ama Çağrı ve ben genel olarak kızıma kendimiz bakmaya çalışıyoruz. Ayza’dan sonra kararlarım daha kesinleşti. Toleransım iş anlamında daha da azaldı. Ve zamanımı harcayan insanlarla olmama kararı aldım.
KIZIM İÇİN BİR ÇOK PROJE REDDETTİM
Eşiniz de destek olduğu için şanslısınız.
- Çok şanslıyım hem de... O zaten evden çalışıyor. Geceden sabah kadar sorumluluk onda, sonra nöbeti ben devralıyorum. Hiçbir işin olmadığında çocuğa bakmak kadar zevkli bir şey yok. Ama evden çalışmak zorunda olduğunda daha zorlaşıyor her şey. Bir yanda işler bekliyor, diğer yanda çocuk uyumuyor ve strese giriyorsun. Ayza’dan önce mesela konser ve turnelere rahatlıkla çıkabiliyordum, şimdi öyle değil. Birçok tiyatro projesini de Ayza için reddetmek zorunda kaldım. Çünkü turneleri olacaktı. Turne dendiği zaman nereye gideceksin, ne zaman gideceksin, ne yapacaksın belli olmaz.
Bu projeleri reddetmek üzdü mü sizi?
- Biraz üzdü ama hiç sorun değil. şimdi kendi tiyatro projemi hazırlıyorum.
EŞİM BENİM 22 YILLIK ARKADAŞIMDI
Bu sizin ilk Anneler Günü kutlamanız olacak. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- Hâlâ şuursuz bir anne olarak çok farkında değilim aslında! 8 aydır evde biri var, emziriyorum, bakıyorum, gitmiyor. Bazen “Konuşmaya başlasın, daha da alışacaksın” diyorlar. Evlendikten sonra “Nasılmış evlilik” derlerdi. Ben onda da bir fark görememiştim. Evlendikten önce ne yapıyorsam sonra da onu yaptım. Çünkü sevdiğim insanla evlendim. Eşim benim 22 senelik arkadaşımdı.
Ayza ismini kim seçti?
- Tipik bir şekilde isim arıyorduk. Ben hep isimlerin anlamlarına ve insanların o anlamı yaşattığına inanırım. Birçok isim bulduk. Derken Müjde diye bir arkadaşım bana bir isim listesi yolladı. Orada Ayza adını gördüm, tınısı çok güzel geldi.
Anlamı ne?
- Ayza’nın iki anlamı var; ay kadar güzel yüzlü kız ve onurlu hükümdar demek. O yüzden Ayza da adil olsun, insanları kavrasın, birleştirici, lider olsun istiyorum.
Kime benziyor peki?
- İlk doğduğunda Çağrı’ya benzettiler. Anneme de çok benziyordu. şimdi kaş, göz yapısını bana, ağzını, burnunu Çağrı’ya benzetiyorlar. Herkesten biraz almış yani.
23 Nisan’da Dubai’de “Çocuklar Günü” etkinliğinde sunuculuk yapmıştınız. Nasıl geçti Dubai maceranız?
- Çok güzeldi. her ülkeden 230 öğrenci etkinliğe katılmıştı. “Dubai Sultanları” diye bir ekip var. Her sene 23 Nisan’da bir araya geliyor, Dubai Otizm Merkezi için bir etkinlik düzenliyorlar. Ama aslında 23 Nisan Ulusal Egemenlk ve Çocuk Bayramı’nı kutlamak, Atatürk’ü öğretmek, anlatmak, hatırlatmak için yapılan bir organizasyon bu. Bu sene sunucumuz profesyonel olsun dediler, ben de “seve seve” dedim ve gittim.
Size nasıl ulaştılar?
- İçlerinde çok sevdiğim bir ablam var. O söyledi. Ben 15 yaşından beri Türkiye’yi temsil ediyorum. Türkiye’yi güzel temsil edecek her yerde olmak isterim. Bizim Atatürk gençliği olarak bunu devam ettirmemiz şart.
AYZA’YLA İNGİLİZCE KONUŞUYORUM
Ayza’yı yetiştirirken özellikle üzerinde durduğunuz bir yol var mı?
- Ben Ayza’yla ıngilizce konuşuyorum, babası Türkçe konuşuyor. Çünkü küçükken sünger gibiler, her şeyi kapıyorlar. Amerika’da sağır dilsiz işaret dili eğitimi almıştım. Bunu çıkaran aslında bir anne. Birinci çocuğu sağır, dilsiz. ışaret diliyle anlaşıyorlar. ıkinci çocuk da ablasıyla anlaşabilsin diye işaret diliyle anlaşıyor. Konuşmaya çalışınca daha sinirliler, çünkü konuşamıyorlar. ışaret diliyle bir şeyler söylemeye başladığı zaman daha sakin oluyorlar. Ben de Ayza’ya işaret diliyle bir şeyler yapıyorum. Çağrı çok dalga geçiyor benimle!
AİLEM SANATLA İLGİLENMEMİ HİÇ İSTEMEMİŞTİ
Kızınızın da sizin yolunuzdan gitmesini, sanatla ilgilenmesini istiyor musunuz?
- Kendi yolunu bulsun. Ne yapacaksa en iyisini yapsın. Hayat gösterecek hangi yolu seçeceğini. Neyin üstüne giderse gitsin, her zaman desteklerim. Türkiye’de anne babalar çocuklarının hayatlarını garantiye alacakları meslekler yapmasını istiyorlar. Benim ailem mesela tiyatroyla, sanatla ilgilenmemi istemedi. Annem sağ olsun arkamda kale gibiydi. Babam her zaman kösteğim oldu ama o köstek de sonradan desteğe dönüştü.