Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2007 00:00
Edson Arantes do Nascimento. Ya da tüm dünyanın bildiği adıyla Pele. Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve FIFA gibi sporu yöneten kuruluşların 20. yüzyılın en büyük sporcusu seçtiği efsane isim.
Pele, 22 Kasım’da Perakende Günleri’nde İstanbul’da "Sürdürülebilir Başarı" başlıklı bir konuşma yapacak. Bu konuşma öncesi Soysal Danışmanlık’ın davetiyle Brezilya’nın Sao Paulo kentine gittik, "Efsane"yle buluştuk. Sempatik tavrını ve gülümsemesini hiç eksik etmeyen Pele, 67 yaşın eşiğindeki 8 torun sahibi bir dede gibi değil de 40 yaşlarında, futbolu yeni bırakmış gibi duruyor. Futbolun maddiyatçılığa dökülmesinden duyduğu rahatsızlığı, sağlıklı yaşam sırlarını anlattı, biz de keyifle dinledik.
Yarın, Cosmos formasıyla yaptığınız jübile maçınızın 30. yıldönümü. Bu kadar yıl geçmesine karşın nasıl aynı şöhreti koruyabildiniz? Sizi sadece eski kuşaklar değil, gençler de iyi tanıyor...- Tanrı’ya çok şükür, bu kadar yıl sonra Brezilya’da, Avrupa’da hálá sokakta tanınıyorum. "Bakın, Pele" diyorlar. Bu çok önemli. Bence nedeni Santos şampiyonken futbola, Brezilya şampiyonken milli takıma veda etmem. Son yılımda Cosmos da şampiyondu. Hep zirvede hatırlanıyorum. Bu bana büyük sorumluluk yüklüyor. Her şeyimi futboldan kazandığım için ben de bu sevgiyi çocuklara aşılamaya çalışıyorum. İmza isteyeni asla geri çevirmem. Seyirciler çok önemli. Futbol yıldızlarını da seyirciler yaratır. Bazı oyuncuların seyircilere davranışı çok kötü. İmza isteyeni geri çeviriyorlar.
Futbolla yetinmeyip, kendinizi geliştirmek için çok uğraştınız. Bu kadar yabancı dil öğrenmenize gerek var mıydı?- Futbol birçok kapı açtı. Seyahatlerde farklı ülkeler, kültürler tanıdım. İletişim kurabilmek için İngilizce, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca öğrendim. Sanıyorum lisana yatkınlığım var. Gençlere eğitimin en önemli şey olduğunu söylüyorum. İyi bir politikacı, iyi bir şarkıcı ve iyi bir sporcu olabilirsiniz. Ama bunlar geçer, eğitim kalıcıdır. Çünkü 34-35 yaşına kadar futbol oynarsınız. Önünüzde yaşayacak 40-50 yıl daha kalır. Profesyonel futbolcuyken üniversiteye gittim. Beden eğitimi öğretmenliği öğrenimi gördüm. 1970
Dünya Kupası’ndan önce diplomamı aldım. Futbol dışında da bir şeyler öğrenmek istiyordum. Böylece temel antrenörlük bilgilerini edindim.
Şöhretiniz sınıftaki ilişkileri etkiliyor muydu?- Santos maçı kaybettiğinde, okulda hesap sorarlardı. Gelişmemde 18 yaşında bir yıl askerlik yapmamın da payı oldu. Askere gitmek istemiyordum. Santos yöneticilerinden bir general "Herkese örnek olmalısın" dedi. Askerde farklı bir disiplin edindim.
Zirvede geçen yıllardan sonra, futbol sonrası hayata alışmakta zorlandınız mı?- İki yıl zorlandım. Gençlere futbol dersi vermeye başlayınca her şey düzeldi. Futbolun ABD’de yaygınlaşmasında önemli görev üstlendim; bugün 8-20 yaş grubunda en önemli aktivite futbol. Futbolun know-how’ını götürdüm oraya. Her şeyi ABD’den alan Brezilya ilk kez onlara bir şey sattı.
Formda kalmak için tenis oynadığınızı duyduk?- Beckenbauer, Bobby Charlton gibi dostlarım da artık tenis oynuyor. Ronaldo da tenise başlamış! Tenisi seviyorum. Raketsiz yolculuğa çıkmam. Björn Borg gibi tenisçi arkadaşlarım da oldu. Cosmos’ta oynarken, şampiyon Arthur Ashe’in "Formda tutar" tavsiyesiyle tenise başladım. Futbolda 25 yılda iki sakatlık geçirdim; 1962 ve 1966 dünya kupalarında. Ama en büyük sakatlığı tenise başlar başlamaz yaşadım; raketi yere vurunca el bileğim kırıldı, altı ay spora ara verdim. Arkadaşlar dalga geçti: Senin topun daha büyük, bu küçük olan değil.
100 YAŞIMDA MARACANA STADI’NDAYIM
Çok formda ve dinçsiniz, tenis dışında ne yapıyorsunuz?- Tanrı’ya şükür! 23 Ekim’de 67 yaşına gireceğim. Tabii benim üç kalpli olduğum unutuluyor! Çünkü Tres Coraçoes’te (Üç Kalp) doğdum. 1977’de futbolu bıraktım ama sporu bırakmadım. Haftada iki gün Santos’ta 8-15 yaş grubunu çalıştırıyorum. Bu beni formda tutuyor. İçki içmem, sigara kullanmam. Hiç
diyet yapmadım ama çok meyve sebze yerim. Hafta sonunda mangal yaparız. Suşiye de bayılırım. Dengeli beslenmeyle korudum kilomu.
Ailenizde uzun yaşayanlar çok değil mi?- Babaannem Ambrosina 97 yaşında, babam 85 yaşında öldü. Bütün ailem uzun yaşadı. Ben de belki 120 yaşına kadar yaşarım. Arkadaşlarıma şöyle diyorum: 100 yaşımı kutlarken Maracana Stadı’nda 15 dakika Brezilya forması giymek istiyorum. Orada benimle birlikte olmaya hazırlanın ona göre.
Türkiye’de 30’dan fazla Brezilyalı futbolcu oynuyor. Mutlaka tanıdıklarınız vardır...
- Zico’nun
Fenerbahçe’yi çalıştırdığını biliyorum. Roberto Carlos, Fenerbahçe’de. Fenerbahçe’deki Alex, teknik açıdan olağanüstü bir oyuncu. Brezilya Milli Takımı’na da alındı ama çok oynamadı. Beşiktaşlı Ricardinho da daha önce Santos ’ta oynuyordu.
Bu kadar Brezilyalı oyuncunun ülke dışına çıkmasını neye bağlıyorsunuz?
- Saha içinde sorun daha az Brezilya’da ama saha dışında yolsuzluk çok. Corinthians, Flamengo, Vasco da Gama gibi kulüplere giren paralar yok oldu. Bu yüzden de futbolcular daha iyi para kazanmak için başka ülkelere transfer oluyor.
EN SEVDİĞİM TAKIMLARGeçen sezona kadar Barcelona’yı izlemeyi çok seviyordum. Arsenal takımını beğeniyorum. Güney Amerika’da Boca Juniors hep iyi futbol oynuyor. Oyunculardan Brezilyalı Kaka ve Ronaldinho hálá çok iyi. Manchester United’da oynayan Portekizli Ronaldo’yu severek izliyorum. İngiliz Wayne Rooney kuvvetli, hırslı bir oyuncu. İtalyan Milli Takımı’nın çılgın oyuncusu Materazzi sahada kalpten oynuyor.İKİ KEZ GİZLİ GİZLİ TÜRKİYE’YE GELDİMNew York Cosmos’ta Türk kaleci Yasin Özdenak ile birlikte oynadık. Ayrıca Cosmos’un iki yöneticisi Nesuhi ve Ahmet Ertegün Kardeşler babam gibiydi. Nesuhi, beni Cosmos’a getiren kulüp başkanıydı. Ahmet Ertegün’ün davetlisi olarak iki kez gizli bir şekilde Türkiye’ye geldim. Teknesinde tatil yaptım. 1960’ların ortasında da Santos takımıyla İstanbul’a gelip iki maç yaptım. Daha sonra da bir reklam kampanyası için geldim.DÜN ARSENAL FORMASINI ÖPEN BUGÜN FB FORMASINI ÖPÜYORMaalesef bugünün futbolcuları takım yerine, para için oynuyor. Oyuna, seyirciye saygıları az. Santos’ta tam 20 yıl oynadım. Bugün durum çok farklı. Mesela, Real Madrid’de oynarken formasını öpüyor, Arsenal’a geçiyor onunkini öpüyor, Fenerbahçe’ye geçiyor, o formayı öpüyor. Oyuncunun sık transferi seyircinin de kafasını karıştırıyor. Eskiden oyuncular takımlarıyla özdeşleşirdi. Seyirci takımı mı tutsun, oyuncuyu mu takip etsin şaşırıyor. Örneğin Thierry Henry, Arsenal’in sembolüydü. Bu yıl Barcelona’ya geçti. Peki seyirciler ne yapsın?
NİYE PENALTICI DEĞİLDİM?Santos ve Brezilya’da takımın penaltıcısı değildiniz. Neden?- Santos’ta çok iyi penaltı atan Pepe vardı. Sonra ona Carlos Alberto eklendi. Milli takımda ise hem Carlos Alberto hem de Gerson penaltı atıyordu. Ben ancak skorun 0-0 gittiği, çok kritik anlarda penaltı attım. Bunu çok da önemsemedim. Herhalde bir de penaltıcı olsaydım 3000 gol atardım.
1970 Dünya Kupası finalinde Brezilya’nın attığı dördüncü golü izleyenler şunu merak eder hep: O golün pasını verirken niye o kadar rahat ve emindiniz?- İki yıldır aynı arkadaşlarla oynuyor, birbirimizi ezbere biliyorduk. Topu aldığımızda diğer oyuncunun nerede olduğunu biliyorduk. Saha içinde çok iyi anlaşırdık. Alberto’nun arkadan koşarak geleceğini biliyordum. O pası bakmadan vermemin sırrı da bu. Bugün milli takım oyuncuları çok az bir araya geliyor.
PARAYI GÖRÜNCE ŞAŞIRIYORLAR ZİRVEDE KALAMIYORLARFutbolun oynanma biçimi değişti. Biz yavaş oynamazdık ama sahada daha fazla alan olurdu. Bugün oyun çok fizik ağırlıklı oynanıyor. Santos’ta antrenmandan çok maç yapardık. Yılda ortalama 100 maçtan, antrenmana zaman kalmazdı. Bugün yetenekli futbolcular yeterince koşmadığı gerekçesiyle kadro dışı kalıyor. Bu yüzden de çok yetenekli futbolcu çıkmıyor. Bunun dışında, birçok genç futbolcu para ve şöhrete kavuşunca ne yapacağını şaşırıyor. Zirvede uzun süre kalamıyorlar. 10 yıl aynı düzeyi koruyan son oyuncu Zidane’dı. En iyileri iki yılda yok oluyor. Bu tartışılmalı.
ŞİDDET FUTBOLDAN DEĞİL SİYASİ İKTİDARDAN KAYNAKLANIREn önemli değişim saha dışında: 40 yıl önce, TV yayınları, büyük yatırımcı yoktu. Buna karşın eskiden Maracana Stadı’na 150 bin kişi giderdi. Şimdi evde izliyorlar maçı. Tüm dünyada ortak sorun tribün şiddeti. Eskiden yoktu. Şimdi holiganlar birbirini öldürüyor. Şiddet futboldan kaynaklanır diyorlar. Bence sorun siyasi iktidardan kaynaklanıyor. İşsizlikten kaynaklanan gerilim, hayal kırıklığı statlara yansıyor. Oysa futbol en iyi vakit geçirme aracıdır.