Hâlâ bir içim su...

Güncelleme Tarihi:

Hâlâ bir içim su...
Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 1998 00:00

Haberin Devamı

25 Temmuz'da İstanbul'da yapılacak ‘‘Miss Globe’’ güzellik yarışmasında jüri üyeliği yapacak.

Bir dönemin İtalyan seks komedilerinin yıldızı Barbara Bouchet, ‘‘Tam zamanında sinemayı bıraktım’’ diyor

'68 gençlik devrimi sonrası o döneme kadar kendisini gerçeküstü akımına kaptıran ve rutinliği benimseyen İtalyan sineması birden uyandı.

Vatikan'ın baskısından, Katolik dünyasının katı kurallarından silkinen İtalyanlar, açıklığı kademeli olarak benimserken, cinsel dürtünün günah olmadığını kavradılar.

Uyanık birkaç yönetmen, ‘‘Spaghetti Western’’lerle salon dolduran sinema dünyasına yepyeni bir tarz getirdi: Seks komedileri... Kamera karşısında soyunmayı sanat haline getirecek yeni yıldızlar aranıyordu... Konunun yarısından fazlası yatak odasında geçeceğinden, etli butlu, kusursuz vücutlu, güzel yüzlü, seksi oyuncu avına çıkıldı. Laura Antonelli, Lisa Gastoni, Edwige Fenech, Agostina Belli, Anna Maria Rizzeli ve Barbara Bouchet bu dönemin seks komedilerinin birer yıldızı oldular... O sırada bizde de ‘‘Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak’’ türü aynı frekansta seyreden seks filmleri çevriliyordu... İtalya'da moda filmler arasında Laura Antonelli, Edwige Fenech ve Barbara Bouchet'in yapıtları büyük ilgi gördü, tutuculuğu bir kenara bırakarak kabak çiçeği gibi açılan toplum anatomiyi bu yıldızların vücutları üzerinde öğrendi, seksin ne olduğunu ne olmadığını yine bu seks sembolleri aracılığı ile keşfetti. O seks komedileri furyası tam 10 yıl sürdü.

Barbara Bouchet de 10 yıl boyunca bu tür filmler çevirdiği gibi zaman zaman yabancı ülkelerde ünlü aktörlerin kolları arasında ciddi rollerde aldı. Barbara Bouchet bir ara yılda 12-14 film çevirdi ve bu kulvarda en başarılısı olduğunu kanıtladı. Çek-Alman karışımı güzel yıldız, 40 yaşına geldiğinde, ‘‘Tamam’’ dedi, ‘‘Benden bu kadar, sinemayı bırakıyorum.’’ Gerçekten de bıraktı. Mazisinde onlarca seks filmi arşivlenirken köşesine çekildi. Evlendi, anne oldu, Roma'da açtığı aerobik ve body building salonuna patroniçelik yaptı. Sonra bir boşlukla karşı karşıya kaldı. Çocukları büyümüştü. Güzellik ve jimnastik salonu rayına oturmuştu. Sinemadan teklifler geldi. Ama o tiyatroyu tercih etti. Komedi eserlerini oynadı. Hoş sahnede yine dekolte yine buram buram seks kokuyordu. Kısacası 54 yaşında Barbara Bouchet yeniden sanat dünyasına döndü. Bouchet 25 Temmuz'da İstanbul'da düzenlenecek geleneksel ‘‘Miss Globe’’ Güzellik yarışmasında jüri üyeliği yapacak. Bu arada sahneye de çıkarak şarkı söyleyecek.

Bouchet ile Roma'daki muhteşem villasında konuştuk. Nefis seksi fotoğraflarını çektik. Doğrusu Bouchet hâlâ bir içim su... Bir seks sembolü. Üstelik hiç de emekliliğe ayrılmamış.

Bayan Bouchet, bugüne dek kaç film çevirdiniz? Yani o şanslı dönemde.

- Kocam çetelesini tutmuş tam 128 film. Polisiye, komedi, salon seks filmleri. Akşam kuşağında televizyon kanallarını karıştırıp, mutlaka bir filmime rastlayabilirsiniz.

Zaten rastlıyoruz. Peki o dönemi anlatır mısınız?

- Ben Çek asıllıyım. Alman'ım da... Her Kuzeyli gibi İtalya'ya gelmiştim. Akdeniz erkekleri bizleri çeker. İşte bu sırada beni beğenmişler. Ne iş yaptığımı sordular. Tiyatro öğretimi gördüğümü söyledim. O dönemde İtalya'da sarışın, mavi gözlü kalkık burunlu, dolgun göğüslü kadın yok gibi. Dediler ki, ‘‘Bir prova filmi çevirelim.’’ Baktılar ben çok rahatım, ‘‘Soyun’’ dediler. Profesyonelim, soyundum. ‘‘Aman harika’’ dediler ve bu tür seks komedileri filmlerinin temeli atılmış oldu. Önce İtalyan oyuncular soyunmaktan çekindiler. Sonra onlar da başladı ve bu akım tam 10-12 yıl sürdü. Ancak ben sık sık İtalya dışında İngiliz ve Fransız sinemasında da filmler çevirdim. Alain Delon'la, Gregory Peck ile Ömer Şerif ile.

Sizin Ömer Şerif ile hızlı bir aşk maceranız da var.

- Ne macerası, az daha evleniyorduk. Dizime kapanıyordu benim için ölüyordu. Tam evleneceğiz, ‘‘Bak Barbara’’ dedi, ‘‘Ben evde biblo, resim istemem. Ev dediğin çıplak olur.’’ Baktım bu konuda ciddi, ‘‘Hadi sana uğurlar olsun’’ dedim. Bir de benim evime bakın, duvarda resim asacak yer kalmamış. Her hafta gümüşleri parlatıyorum. Yerde yüzlerce halım var. Şimdi öğrendim ki, ağır bir kalp ameliyatı geçirmiş ve durumu iyi değilmiş. İçki, kumar, sigara, kadınlara olan düşkünlüğü. Onu bu hale getirdi. Yazık.

128 film çevirdikten sonra birden ‘‘Tamam’’ dediniz ve sinemadan koptunuz.

- Zamanı iyi ayarladım. Benden sonra o tür filmlere devam edenler şimdi sürünüyorlar. Son dönemlerde iş çığırından çıkmıştı. Seks komedileri pornoya doğru kaymıştı. Boş durmadım. Jane Fonda gibi aerobik ve body building'e saptım. Kocam bana bir salon açtı. Lüks bir salondu. Adım vardı. İşin başındaydım, hocalık bile yapıyordum. Sonra çocuklarımı doğurdum. Halıcılık bile yaptım. Ama sinemaya dönmedim. Çok ısrar ettiler, ama ‘‘Hayır o defter kapandı’’ dedim.

Sonra tiyatroya geçtiniz.

- Tiyatro benim ilk göz ağrım. 52 yaşında teklif geldi... Bir tür subret olacaktım. Sahnede skeçler, fıkralar, bir tür açık güldürü. Tabii yine dekolte ile sahneye çıkıyordum. Jartiyerli iç çamaşırlı. Güzel oldu.

Oğlum soyunmamı kıskandı

Neden sinema değil de tiyatro ile dönüş.

- Çünkü tiyatroda doğrudan seyirci ile ilişki kuruyorsun. Diyalogları yönlendirip seyirciye laf atıyor, oyunun içine sokabiliyorsun. Oysa sinemada kopukluk var. Malı hazırlıyorsun, paketliyorsun, satıyorsun ama kimin izlediğini kimin seyrettiğini bilmiyorsun.

Peki aileniz uzun yıllar sonra tekrar sanat yaşamına dönmenizi nasıl karşıladı?

- 7 yaşındaki küçük oğlum kıskandı. ‘‘Anne niçin soyunup onca yabancının arasına çıkıyorsun? Niçin dikkat çekmeye çalışıyorsun?’’ diye sordu. ‘‘Ben o tip kadın değil, anne istiyorum’’ dedi.

Neden 1982 yılında aniden sinemayı terk ettiniz?

- Depresyona girmemek, yıpranmamak için. Kırkıma merdiven dayamıştım. Aynı tür film çeviren meslektaşlarımın ciddi krizlere girdiklerini gördüm. Güzel ve yetenekli oyuncular ihtiraslı acemi yönetmenler arasında kayboluyorlardı. Aynısını ben yaşamayacağım dedim ve çekildim.

Hiç pişman oldunuz mu?

- Kesinlikle hayır. Çünkü meslek yaşamı biter ama aile yaşamı bitmez. Üstelik yıllar insanı kurtarıyor. Şimdi tiyatro oyuncusuyum, iş kadınıyım. Yeni nesil beni bir seks yıldızı olarak tanımıyor. Zaman unutturuyor.

Geçmişte tekrar yaşamak istediğiniz bir bölüm var mı?

- Harfiyen aynı yaşamı tekrarlayabilirim. Sadece Vittorio De Sica'nın bir önerisini ‘‘dramatik’’ diye kabul etmemiştim. İşte o hareketime pişmanım.

Daha önce Türkiye'ye gittiniz mi?

- Bir kere kocamla tatile gittik, bir kez de yıllar önce bir çekim için İstanbul'da 10 gün bulundum. Bu üçüncü kez olacak.

Muhteşem bir villada oturuyorsunuz, tiyatro dışında günleriniz nasıl geçiyor?

- Bahçemiz çok büyük. Bahçevanlık yapıyorum. Ev o kadar büyük ve o kadar dolu ki. Sadece toz almak, gümüşleri parlatmak onlarca zaman alıyor. Sonra kitap okuyorum. Tiyatro eserlerini çeviriyor, senaryolaştırıyorum. İş çok.

Artık İtalyanlaştım

Jimnastik salonu ne oldu?

- Burası Roma'ya uzak. Git gel her gün trafikten zamanım yollarda geçiyordu. Devrettik. Ama arada bir gidip nostalji takılıp hocalık bile yapıyorum.

Gerçekten Ömer Şerif ile evlenecek miydiniz?

- O da ben de çok sevdik. Ama böyle acayip saplantıları giderek yoğunlaştı. Sonra çok çapkındı. Gece kumar masasında sabahlar, sonra bütün gün uyurdu. İyi ki evlenmemişim. Yoksa ikimiz de mutsuz olurduk. Zaten Ömer Şerif kimseyi mutlu edemedi.

Kaç dil biliyorsunuz?

- Altı sanırım. Yok yedi, yedi...

Evde hangi dili kullanıyorsunuz?

- Kocam İtalyan bir işadamı. Çocuklar da İtalyan okuluna gidiyorlar. Artık ben de İtalyanlaştım.

Sizi İstanbul'da jüri üyeliği yanı sıra sahnede de görecek miyiz?

- Bir sürprizim mutlaka olacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!