Güncelleme Tarihi:
Yaprak Dökümü’ dizisi finale yaklaşıyor. Çekimlerden geri kalan size ait zaman dilimlerinde nelere yoğunlaşıyorsunuz bu aralar?
Çekimler dışında klasik müzikler eşliğinde yazılar yazıyorum. Spor yapıyorum. Bir de bu aralar korku filmleri izliyorum.
Genel olarak baktığınızda ‘Oyunculukta istediğimi yapabiliyor ve iyi oynayabiliyorum’ diyor musunuz yoksa oyunculuğumu istediğim gibi gösteremiyorum mu diyorsunuz?
Teknik olarak rol yapmayı bilmem. Ben o karakter oluyorum o anda. İnsanlara o duyguyu geçirdiğimi biliyorum. Oyunculuğun en önemli tarafı şudur, inandırıcı olmak. Ve ben bu konuda iyi olduğumu biliyorum. Bu benim içimde olan bir şey. Bu işi yapmasaydım yine insanları ikna eder ve inandıran başka bir iş yapıyor olurdum sanırım.
BİR ŞEYİ GERÇEKTEN ÇOK İSTİYORSAN ÖNÜNE ÇIKAN HİÇBİR ENGEL SANA MANİ OLAMIYOR!
Oyunculuğa başlamakla alakalı olarak bir televizyon kanalının müdürünü arayıp, çalışmayı istediğiniz anlatıp, görüşüp sonunda bu sektörde işe başlamışsınız. Bu da şunu gösteriyor; bir işi tutkuyla yapmayı istemek, çalışmak ve ne olursa olsun o yönde ilerlemek gerek değil mi? Sizin yaptığınız buna en güzel kanıt çünkü, ne mutlu ki.
Bir şeyi gerçekten çok istiyorsan önüne çıkan hiçbir engel sana mani olamıyor. Ben yapı olarak da çok dayanıklı ve sabırlı olduğum için çok çaba sarf edebildim. Belki yerimde başkası olsa çoktan pes etmiş gitmişti ama ben insanın eğer yetenekliyse ve sabır gösterip dayanabilirse eninde sonunda bir sonuç alacağına inanıyorum. Bunun canlı kanıtı benim. Benim başladığım noktadan şu an bulunduğum noktada olmak hayaldi o zamanlar. İmkânsız bir hayal... Ve çok zor oldu.
HAYAL KIRIKLIKLARININ BİR ANLAMI VAR!
Oyunculuğa başladıktan sonra hayal kırıklığına uğradığınız anlar oldu mu?
Mesleğimde tabiî ki hayal kırıklığına uğradığım çok an oldu özelliklede ilk yıllar… Ki hâlâ zaman zaman oluyor. Pes etmeyi dahi düşündüğüm başka bir yol çizeyim dediğim ama o kadar çok seviyorum ki hiç gidemedim. Anladım ki hayat, hayal kırıklıkları ile dolu ama hepsinin bir anlamı var. Sizi daha güçlü yapmak için varlar.
BAZEN HER ŞEYİ BIRAKIP GİTMEK İSTEDİM!
Bu zorluklar dikilince karşınıza bırakıp gitmek geçmedi mi bazen aklınızdan?
Bazen her şeyi bırakıp gitmek istedim ama o kadar çok istiyordum ki bu işi yapmayı, gidemedim bir türlü. Dayandım. Herkes bir sıkıntı yaşarken ben on sıkıntı yaşadım. Çünkü en başta alaylı olarak yetiştiğim için kendimi sektöre kabul ettirmek ve kanıtlamak için de başkalarının harcadığı çabadan daha fazla çaba harcamam gerekti. Ama şimdi biliyorum ki bütün bu zorluklar ve sıkıntılar olmasaydı eğer, ben işimin her anından, her aşamasından bu kadar haz alıyor olmazdım. Ve ben bu yüzden herkesten daha fazla minnettarım. Belki de Tanrı o sıkıntıları yaşamamı hayal ettiğim şeyi başardığımda daha fazla minnettar olmam ve mutlu olmam için istedi.
DİSİPLİN BENİM DİĞER ADIM!
Annenizin mükemmeliyetçi olması sizde psikolojik sorunlar yaratmış. Mükemmeliyetçi olmak insanı hayatta yoruyor mu yoksa daha iyiye mi götürüyor?
Mükemmeliyetçi bir yapının olması çok yoruyor elbette. Çünkü durmanız gereken noktayı bilmiyorsunuz. Her zaman daha iyisi vardır ve o yüzden o çok iyiye hiçbir zaman ulaşamazsınız. Annemin üzerimde hem çok olumlu hem de olumsuz etkileri oldu tabii. Onun sayesinde yeryüzünde görebileceğiniz en disiplinli insanlardan biri oldum ve inanılmaz dayanıklı… Sabırlı… Disiplin benim diğer adım neredeyse. Asla pes etmemeyi annemden öğrendim. Babamdansa hayal kurmayı ve hayata eğlenceli tarafından bakmayı… Kötü tarafları ise aşırı mükemmeliyetçi olmuş olmam oldu işte. Bir de ilk gençlik yıllarımda kendimi asla yeterli bulmuyordum bu yüzden. O da sorunlara neden oldu ne yazık ki.
Geçmiş zamanlara göre insanların günümüzde daha az mutluluklar yaşayışını neye bağlıyorsunuz?
Geçmiş zamanlarda imkanlarımız daha azdı ve yaptıklarımız bizi daha çok mutlu ediyordu. Şimdi imkan var ama aynı şeyler mutlu etmiyor. İnsanın doğası bu. Tatminsizlik…
HUZURSUZLUĞUN ADI AŞK!
Sizce aşk neden huzuru barındırmıyor içinde? İlla bir tetikleme filan mı olması gerek?
Aşk huzuru barındırmıyor. Çünkü zaten o huzursuzluğun adı aşk. Yanında hiç kaybetme korkusu duymadığımız, hiç endişelenmediğimiz, merak etmediğimiz, kıskanmadığımız, türlü senaryolar üretmediğimiz bir ilişkiye sahipsek muhtemelen o ilişkide gerçekten bir huzur vardır. Dingindir ama orda aşk yoktur. Aşkın doğası bu. Diğeri sevgidir.
Aşkla huzurun elele yürüme durumu hep sıfır mı olacak?
Aşk benim için tabiî ki çok özel ve önemli ve kolay kolay yakalanabilen bir duygu değil. Ama aşk ne yazık ki acı ile beraber el ele yürür her zaman. Bir ilişkinin içinde ne kadar çok kavuşamama, acı, özlem, yanlış anlamalar, gitmeler, dönmeler, korkular, şüpheler varsa o aşk o kadar büyük oluyor. Kimse mutlu aşk yaşadığını söyleyemez. Mutlu ilişki vardır evet ama mutlu aşk yoktur. Aşkın doğasına aykırıdır huzur. Huzur geldiğinde aşk tası tarağı toplayıp gitmiştir çoktan. O yüzden sevgi ile aşkı birbirine karıştırmamak gerekir. Benim burada bahsettiğim aşk, sevgi değil. Kaybetmeden aşık olamazsın!
SEVGİLİMİN 24 SAAT YANINDA OLMAK İSTERİM!
Aşık olunca mantığı deveden çıkaranlardan mısınız?
Ben çok zor aşık olurum ve aşık olunca tüm kontrolümü kaybederim ne yazık ki. Yanlış olduğunu bildiğim şeyleri yapmaya başlarım. 24 saat yanında olmak isterim. Ki bu bence yapılacak en büyük hatalardan biridir. Ama engel olamazsın işte. Ben aşık olunca hesap kitap yapamam. Ve yukarıda saydığım tüm o duyguları yaşarım.
Peki ilişkilerde yapılan en büyük hata nedir size göre?
İnsanların ama özellikle de erkeklerin en büyük hatası sahiplenmek . Bunu ben de daha çok yeni anladım. Ben kimim ki ya da sen kimsin ki, o senin oluyor? O bir insan. Ve kendine ait bir dünyası, ihtiyaçları var.
Bunu da sahiplenmek adı altında bastırmaları…
Aynen… Kendi korkuları yüzünden karşısındakini bastırmaya ve kontrol etmeye çalışmak ne kadar kötü bir şey… Bir söz var ya “Bırak, eğer seninse geri gelecektir.” Die. Çok doğru bir söz bu… Ve her şeyi bir arada yapmak, alan tanımamak… Ve karşındakini hep kendin gibi sanmak. Ama o başka biri, senin gibi düşünemez, senin gibi bakamaz olaylara, aynı tepkileri veremez. Çünkü onun tarihi ve yaşadıkları ve bu yaşadıklarının onda bıraktığı izler seninkilerle aynı değil. Bu yüzden farklısınız ya. O farklılıklara saygı göstermek ve anlamaya çalışmak gerekiyor.
BANA YAPIAN ŞARKIYI TÜRKİYE DİNLEDİ!
Sizin için şimdiye kadar yapılan en romantik şey neydi?
O dönemdeki sevgilim, benim için bir şarkı bestelemiş ve şarkıyı ayrı olduğumuz için telesekreterime söylemişti. Sonra şarkıyı tüm Türkiye dinledi.
İLİŞKİDE SAYGININ YANINDA MASUMİYET ARIYORUM!
Aşkta sizin için en önemli şeylerin başında gelenler…
Tabiî ki saygı... Ve eğer ben o insandan çekinmiyorsam hiçbir şey olmaz aramızda. Çünkü aşık olamam. Ve karşımdakinin masumluğuna inancım. Ona bakıp da ne kadar masum diyorsam eğer, onun kirlenmemiş taraflarını ve yaralarını, saklamaya çalıştığı acılarını, korkularını görebiliyorsam, içimde inanılmaz bir şefkat gelişiyor ve ne olursa olsun kıramıyorum karşımdakini o zaman. Hak ettiği zamanlar bile… İlişkide saygının yanında masumiyet arıyorum. Katıksız masumiyet…
HÂLÂ AŞKTAN KORKMUYORUM!
Şöhret beklediğinizden farklı bir şey mi?
Açıkçası hâlâ farkında değilim şöhretin. Hâlâ aynı cafelere gidiyorum Hâlâ aynı arkadaşlarımla görüşüyorum. Hâlâ sokakta bana gülümseyen ve konuşan tanımadığım insanları görünce şaşırıyorum. Hâlâ aşktan korkmuyorum.
Ayrılık acısı sizce neden kabul edilemiyor birçok insan tarafından?
Valla bunun cevabını ben de bilmiyorum. Ayrılık acısının nedeni bence kabullenmemenin yanı sıra umut. Eğer bir umut görüyorsak o bekleyiş ve dolayısıyla acı hiç bitmiyor. Ne zaman umut bitiyor acı da bitmiş oluyor. Çünkü artık kabullenmiş oluyorsunuz.
HERKESİN HER ŞEYİ HEMEN UNUTMASI CANIMI SIKIYOR!
En çok ne canınızı acıtıyor bu ülkede?
Bu ülkede en çok herkesin her şeyi hemen unutması canımı sıkıyor.
Hayatınızdaki dönüm noktaları neler?
Hayatımın tek bir dönüm noktası oldu, o da İstanbul’a gelişim…
TEK BİLDİĞİM DAHA OLMADIM!
Daha önce ‘O Kadın’ adlı filmde rol aldınız. Sonra da ‘Nekrüt’ filminde… Beyazperdede adınızı görmek başka bir haz olsa gerek.
Ben hâlâ yaşadığım şeyin farkında değilim. Tabiî ki perdede adımı görmek tarifi mümkün olmayan bir şey ama daha olmak istediğim yerde değilim. O noktaya ne zaman geleceğimi de bilmiyorum. Ama tek bildiğim daha olmadım!