Güzin Abla köÅŸesindeki Türk kadını nasıl deÄŸiÅŸti?

Güncelleme Tarihi:

Güzin Abla köşesindeki Türk kadını nasıl değişti
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 28, 2003 00:00

Günümüzde bana yazan kadınlar, belki henüz özgürlüklerini yakalayamamış kadınlar ama hiç deÄŸilse özgürlüğü düşünebiliyorlar. Yine de ailelerin demokratlaÅŸtığını düşünenler yanılıyor. Türkiye aile yapısı olarak hálá çok gerilerde.SEVGÄ°LÄ° okurlarım, ‘‘Güzin Abla’’ köşesi gerek annemin, gerekse benim dönemimde yayınlandığı ÅŸu 40 yıla yakın süre içinde pek çok gerçek yaÅŸam öyküsüne, bir anlamda Türkiye'deki kadın gerçeÄŸine sahne olmuÅŸtur. Son yıllarda annemin dönemine nazaran okur düzeyinde gerçek bir yükselme görülüyor. Düşünülenin aksine, bu köşeye her kesimden hatta erkeklerden de mektup geldiÄŸi gibi, okurlar arasındaki üniversite mezunları, öğrencileri, hatta meslek sahibi doktor, avukat gibi eÄŸitim düzeyi yüksek kadınlardaki artış dikkatimi çekiyor. Bugün çalışan kadın sayısındaki artış nedeniyle annemin dönemindekinden farklı olarak mektuptan çok faks ve ÅŸimdi de e-mail alıyorum. Teknoloji ilerliyor, tabii. Belki birtakım insanlar bu köşenin hálá var olmasını ÅŸaşırıyor olabilir. Yayınlanan konular basit görünse de, hiç kimsenin bir baÅŸkasının sorunlarıyla ilgilenmeye fırsat bulamadığı bir ortamda, bu köşe zaman zaman annenin, arkadaşın, daha önemlisi bir psikoloÄŸun yerini tutuyor.Bana yazan kadınlar, yaÅŸamları, isyanları, cinsel tutkuları, toplumsal saplantılarıyla belki henüz tam anlamıyla özgürlüklerini yakalayamamış kadınlar ama hiç deÄŸilse artık özgürlüğü düşünebiliyorlar. Kadın artık baÅŸkaldırmayı biliyor. Dayak yiyip oturmak yerine, bir kadın sığınma evini arayabiliyor. Ekonomik özgürlüğünü elde etmiÅŸse boÅŸanmayı düşünebiliyor. Kadın sorguluyor, hayatından hoÅŸnut deÄŸilse, arayış içine girebiliyor. Hatta erkekler gibi yasak aÅŸklar da yaÅŸayabiliyor. Yine de toplumumuzun çok ilerlediÄŸini, gençlerin artık pek çok ÅŸeyi aÅŸtığını, ailelerin demokratlaÅŸtığını düşünen bazı kesimlere, ÅŸunu söylemek isterim: Onlar yaÅŸadıkları kaymak tabakasının dışını göremiyorlar. Ne yazık ki, Türkiye aile yapısı olarak hálá çok gerilerde. Bir genç kızla bir genç delikanlı hálá aile korkusuyla bir araya gelemiyor. Tutucu, baskıcı ailelerde, eÄŸer çocuklar aileleri aÅŸamamışsa, hálá büyüklerin zoruyla, hatta yakın akrabalarla evlendiriliyor, flört ya da arkadaÅŸ edinmekten korkuyorlar. Evlilik öncesi cinsel iliÅŸkiye girenler yine de düşünülenden çok. Ancak bu olaydan sonra, genç kızlar aynı insanla evlenemezlerse, büyük bir panik yaşıyorlar. Evlenecekleri erkekten çok, ailelerinden korktukları bir gerçek. Çünkü babalar, aÄŸabeyler hatta anneler onları öldüresiye dövebiliyor. Ä°nanılmaz ama, kolaylıkla öldürebiliyorlar hatta.Ãœniversite gençliÄŸi içinde eskiye oranla farklı düşünenler var. Kapalı genç kızların bile, internette sanal flörtler yaÅŸadıklarına ÅŸahit oluyorum. Ama yine mutsuzlar ve yine aile baskısı önem kazanıyor. Evlilik korkusu, geçim korkusu, mutsuz bir aile kurma korkusu hálá yaygın. Belki tüm bunlar nedeniyle, evlilik düşüncesi eskisi kadar önemli deÄŸil. Gençler artık mutlaka bir üniversite bitirmeyi, para kazanmayı ön planda tutuyor. Evlilik yaşı da ilerledi. Artık kadınlar 17'sinde evlenip, 18'inde çocuklarını kucaklarına almak zorunda olmadıklarının farkında.Evliliklerde genellikle mutsuzluk hüküm sürüyor. Daha çok da aile baskısıyla evlendirilenler arasında... Kendini geliÅŸtirmeye çalışan bir kadın tipine artık sıkça rastlanıyor, çalışmayı, üretmeyi gerekli gören bir kadın... Ev kadını kabuÄŸundan çıkmış bir kadın. Toplumsal tabular nedeniyle, kadın cinselliÄŸi hálá bir görev olarak kabul ediyor görünse de artık bu açıdan hakkını arayabiliyor. Bu açıdan, gençler oldukça ileri durumdalar: Cinsel beraberlik temel eÄŸitimde yüzde 21, lise çağında yüzde 48, üniversite çağında yüzde 80'lere ulaşıyor. Bu yeni bir geliÅŸme, ama erken yaÅŸta cinselliÄŸi yaÅŸamak sorun getiriyor. Hamile kalma korkusu, hastalık kapma özellikle de AIDS korkusu gibi. Bekaret, Türkiye'de ne yazık ki eÄŸitimli kültürlü çevrelerce bile hala aranan, dayak hatta cinayet nedeni olabilen bir olgu. Yalnız hijyen nedeniyle küçük kız çocuÄŸunu korumak amacıyla yaratılan bu zar yüzünden ne hayatlar sönüyor. Annemin döneminde ‘‘Kırmızı biber yedik, kızlığım bozulmuÅŸ mudur?’’ soruları vardı. Neyse, artık bunlar yok. Cinsel eÄŸitim az da olsa, bu tür saçma düşünceleri sildi hiç deÄŸilse.Evli erkeklerle beraberlik çok yaygın. Bunun da kadının çalışma hayatında çok daha fazla yer almasından kaynaklandığını düşünüyorum.Her ÅŸeye raÄŸmen, cinsellik hálá tabu. CinselliÄŸi yalnızca gençlik dönemlerinde deÄŸil, evlilikte bile rahatlıkla yaÅŸayamıyorlar. Bu yüzden gençler aÅŸkı ve sevgiyi içten geldiÄŸi gibi yaÅŸayamıyor.Görüldüğü gibi, gençlik, kadın ve aile problemlerinde köklü bir deÄŸiÅŸim yok aslında. Belki de bu yüzden hálá bir ‘‘Güzin Abla’’ya ihtiyaç var. Hiç deÄŸilse dertlerini açabilsinler, paylaÅŸabilsinler diye.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!