Güzel, yeni, heyecanlılar

Güncelleme Tarihi:

Güzel, yeni, heyecanlılar
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 1999 00:00

Haberin Devamı

Türk sinemasının iki yeni starı, Başak Köklükaya ve Yasemin Kozanoğlu.

Henüz 25'ini doldurmadılar. Onlar yeni kuşak ‘‘star’’. Biri sosyetenin en güzel kızlarından işadamı Ahmet Kozanoğlu ile Ahu Tuğbay'ın kızı Yasemin Kozanoğlu, diğeri ise orta sınıf bir ailenin tiyatro tutkusuyla büyümüş başarılı kızı Başak Köklükaya... İkisi de bir filmle ünlü oldu. Başak bu yıl Altın Portakal Film Festivali'nde ‘‘3. Sayfa’’ile en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı, Ankara Film Festivali'nde umut veren yeni kadın oyuncu ödülüne layık görüldü. Yasemin ise asistan olarak çalıştığı Plato filmin sahibi Sinan Çetin tarafından keşfedildi. Oyunculukla ilgili hiçbir tecrübesi yokken Çetin'in yönettiği ‘‘Romantik’’te başrol oynadı.

İki yeni oyuncu. İkisi de çok genç. Biri yıllardır oyunculuğa hazırlanmış, biri tesadüfen oyuncu olmuş. ‘3. Sayfa Haberi’ ve ‘Romantik’ adlı filmlerle gündeme oturdular. Türk sineması deyince birinin aklına ‘sıkıcı, karanlık, komik’ geliyor, diğerinin ‘Yılmaz Güney, Yeşilçam, emektar oyuncular’.

Yaşınız?

Yasemin Kozanoğlu- 23

Başak Köklükaya- 25

Eğitim durumunuz?

Y.K- Üniversite mezunuyum. İngiltere'de Video production okudum.

B.K- Bilkent Üniversitesi M.S.S.F Tiyatro Bölümü mezunuyum.

Babanızın mesleği?

Y.K- Mühendis.

B.K- Serbest çalışıyor. Sitelerde bir cila atölyesi var.

Annenizin mesleği?

Y.K- Ev kadını.

B.K- İlk kadın paraşüt hocalarından. Devlet Hava Meydanları'ndan emekli memur.

Küçükken ne olmak isterdiniz?

Y.K- Hatırlamıyorum.

B.K- 5-6 yaş öncesi net bir cevap verdiğimi hatırlamıyorum. TRT'de 5-10 dakikalık bir program vardı. Her gece kaçırmadan seyrederdim. Bu soru sorulduğunda balerin olacağımı söylerdim. Ankara Devlet Konservatuvarı'na girdim ve kazandım. Mezun olacağım sene dizimden sakatlandım. Bu aşk şimdi sadece iyi bir izleyici olarak devam ediyor.

HAZIRLANDIM, HAZIRLIKSIZDIM

Bugün yaptığınız işi seviyor musunuz?

Y.K- Seviyorum ama sevmediğim tarafları da var. Mesela insanların yaratmaktan çok kazanmaya çalışmaları. Herkesin önce kendi menfaatini düşünmesi, bir başkasını kullanmaya çalışması, güvenimin suistimal edilmesi. Bu çarkın nasıl döndüğünü yavaş yavaş öğreniyorum ama kendi özümden hiçbir zaman ödün vermeyi düşünmüyorum.

B.K- Kesinlikle evet. ‘‘Oyuncu olmasaydın hangi mesleği seçerdin?’’ sorusuna verebileceğim tek bir cevap var. Ben sahne üzerinde olmalıyım. Baleyi bıraktığım zaman geri planda kalabilir Koreoloji bölümüne girebilirdim. Ya da okulda hocalık yapabilirdim. Ama bu şekilde tatmin olamayacağımı biliyordum. Oyunculuk sınavlarına girmeye karar verdim. Bu konuda ailemin ve yakın çevremin desteğini söylemeden edemeyeceğim.

Bu filme nasıl hazırlandınız?

Y.K- Bu filme hiçbir şekilde hazırlanmadım. İlk aşkım gibi beni hazırlıksız yakaladı.

B.K- Önce sinopsisi okudum. Okumaya başladığımda gözümün önünde fotoğraflar belirmeye başlamıştı bile. Senaryoyu çok sonra okudum. Tekniği çok kuvvetli bir oyuncu olmadığımı biliyorum. Duygularım ve hayal gücüm ön plana çıkıyor. Öncelikle yeni bir karakter yaratmaktan çok, ben Meryem olsaydım... diye düşünerek başladım işe. Bu arada hiç yorum yapmadan sadece Zeki'nin söylediklerini, ne hissettiğini ve ne istediğini dinleyip bunları beynimin bir köşesine kazıdım. Küçük mahallelerin, varoşların, semt pazarlarına gidip insanları gözlemledim, kostümler aldım. Kullanmak istediğim aksesuvarları aldım. Bu aksesuvarlara hikayeler bile uydurdum. Evlendiğinde takılan bilezik, kocasının aldığı yüzük. Fındıklı parkına gidip geç saatlere kadar bu tip insanları izledik. Yüzüme doğum lekesi yapıldı. Tüm bunlar benim için eğlenceli olduğu kadar iyi bir deneyimdi. Biliriz ki, anahtar kelime ayrıntıdır.

Konsantrasyon için özellikle yaptıklarınız...

Y.K- İnsanın etrafında 50 kişi dolaşırken konsantre olmak gerçekten kolay değil. Böyle anlarda doğa beni çok rahatlatıyor. Ağaçlar ve gökyüzü benim en büyük yardımcım.

B.K- Bu söylediklerimin senaryoya ve role konsantre olmamda büyük payı var. Bir anlamda sete gelmeden önce başlıyordu diyebiliriz. Ama söyleyeceğim somut bir örneğim yok. Zaten sette herşey sizin içn işliyordur. Gereken atmosfer sağlanmıştır. Geriye kalansa düşünmek, inanmak, hissetmek ve göstermektir.

Oyunculuğunuzu nerelerden besliyorsunuz?

Y.K- İlk filmim o kadar ani bir şekilde başladı ki hiçbir ön hazırlık yapmadım. Eğer ilerde daha başka filmler yapmaya karar verirsem beni besleyen hayatın kendisi olur herhalde...

B.K- Sanırım bir oyuncu için bunun yeri ve zamanı yok. Sınırlandırılamaz da. Bizim işimiz insan. Duyularınızı kapatmadığınız sürece beslenebilmek daha da kolay.

İlk filminizde sizi en çok ne zorladı?

Y.K- Okan Bayülgen'le öpüşme sahnesi oldu. Çünkü bugüne kadar aşık olmadığım hiçbir erkeği öpmemiştim.

B.K- İtiraf etmeliyim ki çekimler boyunca gerginliğimi ve heyecanımı üzerimden tam olarak atamadım. Güvensizlik, korku vs. kontrol altında tutabildiğim sürece tüm bunlar doğruyu bulmanın anahtarı oldu. Zor bir karakterdi. Geride iyi ya da kötü olarak anılacak ve daima var olacak bir belge bırakıyordum.

Ezberle aranız nasıldır?

Y.K- Ezberleyeceğim şey benim benimsediğim ise zorlanmam. Hafıza, içine sadece hoşlandığı şeyleri almak isteyen ilginç bir şey.

B.K- Hep merak edilir ve sorulur o kadar ezberi nasıl yapıyorsunuz? diye... Zor olan başka şeylerdir oysa. 1-2 ay boyunca provalar yapılır. İsteseniz de istemeseniz de beyninize kazılıyor zaten. Bunu çabuklaştırmak ve sağlam hale getirmek için her oyuncu farklı bir teknik geliştirebilir. Sevdiğiniz ve benimsediğiniz şeyler çok çabuk ezberlenir. Aksi olduğunda beyin bunu bir süre reddeder. Kısaca ezberle bir problemim yok.

SİNEMA VE ÖZVERİ

Size artiz mi yoksa aktris mi denilmesini istersiniz?

Y.K- Aktris denilmesini tercih ederim. Çünkü benim karakterimde artizliğin yeri yoktur.

B.K- İkisi arasında küçük bir fark var. Aktris kadın oyuncudur. Artist görsel sanatların herhangi bir dalını seçen kişiye verilen addır. Bu anlamda aktris denilmesi benim için söylenmesi daha doğru olacak bir kelime.

Asla vazgeçemedikleriniz?

Y.K- Müzik. Her türlü müziği seviyorum. En çok jungle tarzı dinliyorum. Favori grubum Drum&Base

B.K- Ailem, inandıklarım, bulduğum doğrular ve kediler.

Adrenalini nelerde buluyorsunuz?

Y.K- Sporda ve heyecanda. Kayak, su kayağı, bungee-jumping yapıyorum. Bir de paraşütle atlamak isterim.

B.K- Çikolata da (Şakaydı). Bunu en yoğun yaşadığım yer şüphesiz sahne ve sonrası alkışlar!

Hiç özveride bulundunuz mu?

Y.K- Sevdiklerim için her zaman özveride bulunmuşumdur. Bu hiçbir zaman vazgeçemeyeceğim bir şey.

B.K- Hayatta özveri ya da emek istemeyen hiçbir şey yok. Özel hayatınız, aileniz, çevre, ilişkiler vs. Hep özveri gerektiriyor. Oyunculuk anlamında soruyorsanız; özveride bulunmazsanız farkında olmadan sizi terkeder. Hemen aklıma gelen, ‘‘Hamam’’ filmi için bir hafta boyunca 7 kilo vermeyi başarmıştım.

Hangi tür filmleri seyredersiniz?

Y.K- Ruhumu etkileyen ve beni düşündüren filmler.

B.K- Türler konusunda bir genelleme ya da kısıtlamam yok. Ama dram, psikodramları daha çok seviyorum. Aksiyon ve bilim kurgu türü filmler, kaçırmak istemediklerimin dışında.

Örnek aldığınız oyuncular

Y.K- Türkan Şoray. Hem kendisi gibi olabilen hem de tamamıyla değişebilen biri.

B.K- Örnek aldığım değil ama tabii ki beğendiğim, sempati duyduğum ve etkilendiğim erkek-kadın birçok oyuncu var.

Ayda kaç kez sinemaya gidiyorsunuz?

Y.K- Zaman bulabildiğimde. En son gördüğüm film ‘‘Eyes Wide Shut’’.

B.K- İzlemek istediklerimin hepsini seyrediyorum. Ayda 2-3 kez ya da filmlere göre diyeyim. Tek başıma film seyretmekten pek hoşlanmıyorum. Genellikle haftasonları arkadaşlarımla sinemaya gidiyorum.

Size fırsat verilse hangi rolü canlandırmak istersiniz?

Y.K- Bu soruya içtenlikle cevap verebilen her insan gibi kendi hayatımı canlandırmak ilginç olabilirdi. Ama onun dışında kendimden çok farklı karakterleri de oynamak da çok hoşuma giderdi.

B.K- Shakespeare'in bütün kadın rollerini oynamk isterdim.

Oyunculuk gündelik hayatta işinize yarıyor mu?

Y.K- Gündelik hayatımda rol yapma gereği hiç hissetmiyorum ve kendi olma özgürlüğünü kısıtlayan inhsanlarla görüşmekten hoşlanmıyorum.

B.K- Merhaba, ben Lady Macbeth dediğimde herkes önümde diz çöküyor.

Türk sineması deyince aklınıza gelen üç kelime

Y.K- Sıkıcı, karanlık, komik.

B.K- Yılmaz Güney, Yeşilçam ve emektar oyuncular.

Hayatta üstüne atlamaktan kaçınmayacağınız üç şey...

Y.K- Aşk, bir insanı mutlu edebilmek ve yaratabilmem için karşıma çıkan her fırsat. Oyunculuk olabilir, senaryo yazmak olabilir, ev dekorasyonu olabilir. Yani yaratıcılığımı kullanabileceğim her fırsat

B.K- Ablamın yaptığı çilekli pasta, yangın sırasında aşağıya gerilmiş branda, yolda karşıma çıkan sokak kedileri.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!