Gürültülü İstanbul

Güncelleme Tarihi:

Gürültülü İstanbul
Oluşturulma Tarihi: Haziran 13, 2007 16:41

Haberin Devamı

Sayın Ahmet Rasim bey,

Sizin neredeyse bir asır önce yazdığınız mektupları karıştırırken bir şey dikkatimi çekti. Gürültü denen illet, sizin zamanınızda da İstanbulluların baş belasıymış. Sizin yazdıklarınıza bakınca, gürültü konusunu biraz abarttığınızı düşünüyorum. Siz bugünkü kent gürültüsünü bir duysanız mezarınızda hop hop hoplarsınız. Ebedi uykunuza bile hasret kalırsınız. İstanbul’un gürültüsü ahrette bile duyuluyordur kim bilir!.. Ben size günümüz İstanbul gürültülerini nakletmeden önce, izninizle sizin mektubunuzdan bir bölümü okuyuculara aktaracağım. Belki geçmişle bugün arasında bir kıyaslama yaparlar da, sizlerin döneminizde bu kentte yaşamanın ne kadar keyifli olduğunu anlarlar.

Haberin Devamı

Sayın üstadım mektubunuzda şikayetinizi şöyle dillendirmişsiniz: “Sivrisinekten, tahtakurusundan, bildiğimiz pireden, trenin düdüklerinden, dondurmacı avazından, hayli zamandan beri sürüp giden taş meselesinden huzuru kaçan Bakırköy ve civarı ahalisi, sekizinci bir patırdı yüzünden uykusunu kestirememektedir. Bu patırdı, av mevsiminin gelmiş olması sebebiyle, avlanmak için silahını omuzuna alan meraklıların, daha köy sınırını aşar aşmaz horozu, namluyu, nişangahı, tetiği, dipçiği şaşalayıp,önüne gelen, havada uçan, ağaca konan, yerde gezinen, bağ duvarları üstüne serilen, kütükler arasından kaçan, kümeslerden çıkan,yuvalarından uçan horoz, tavuk, piliç, kaz, ördek, hindi, kedi, üveyik, bıldırcın, sarı asma,serçe, saka, iskete, ispinoz, karga, tahtalı, tarla kuşu, yaban güvercini, kumru, sığırcık benzeri av mahlukları ile evcil hayvanlara karşı saçma atmalarından ileri gelmektedir. İşte bu tüfek sesleri yüzünden sabah uykularını uyuyamaz olduk...”

İlahi Ahmet Rasim Bey, o dönemde ne lüzumsuz şeylere sinirleniyormuşsunuz! Anlaşılan gittiğinizden beri ruhunuzu hiç bu taraflara gönderip, İstanbul üstünde bir iki tur attırmıyorsunuz. Bari ben söyleyeyim; Bakırköy civarında ne avlak ne de av kaldı. Dağ taş apartmanlarla doldu. Sıraladığınız hayvanların hemen hepsi yok oldu. Belki birkaç tane başı boş kedi ve köpek görmek mümkün.

Haberin Devamı

Siz o zamanlar av tüfeğinin çat patından rahatsız oluyormuşsunuz. Ya bu devirde yaşasaydınız ne yapardınız sevgili üstadım? Bilmem haberiniz var mı, sizin av sahalarınız şimdi Avrupa’nın en büyük havalimanlarından biri oldu. Yani uçağın biri kalkıyor biri iniyor. Siz uçağın gürültüsünün nasıl bir gürültü olduğunu bir bilseniz, av tüfeğinin sesine kurban olurdunuz. Bahçeşehir Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre, Bakırköy ve Ataköy civarı en gürültülü alanların içinde yer almış. Yani bir zamanlar sizin av alanı dediğiniz yerdeki kuş sesleri, yerini demir kanatlı kuşların kapıyı pencereyi sarsan gürültüsüne terk etti.

Sayın Ahmet Rasim Bey, otoyollar artık İstanbul’un tam ortasından geçiyor. Bu yollardan giden arabaların çıkardığı gürültüyü bir düşünsenize!.. İnsanda ne uyku ne sinir ne de huzur kalır. Batıda, kentin içinden geçen yolların iki yanına ses perdeleri yapılıyor. Bu perdeler ses kirliliğini önlüyor. Uzmanlar aynı perdelerin İstanbul’da da uygulanması konusunda rapor hazırladılar ama şimdilik yetkililerde bir kıpırdanma görünmüyor.

Haberin Devamı

Sayın üstadım, gürültü kirliliğine neden olanlar sadece otoyollar da giden arabalar değil. Sokak aralarında gezen arabalar adeta seyyar diskotek. Müzik setinin düğmesi sonuna kadar açılıyor. Ortaya öylesine bir ses çıkıyor ki, insan yatağından fırlıyor. Bu gezici diskotekleri ne denetleyen ne yasaklayan var. İnsan bu sesleri susturabilmek için çaresizlikten kanlı fantaziler geliştiriyor.   

Sayın üstadım, Boğaz sizin zamanınızın sessiz, huzur dolu bir köşesi değil artık. Eğlence yerlerinden ayyuka yükselen müzik sesi, çevrede oturanları sabahlara kadar uyutmuyor. Yoğun şikayetler üstüne yetkililer olaya el koydu. Fazla gürültü edenlere kapatma cezası verdi. Ama gözden uzakta, ara sokaklarda, evlerin arasında bangır bangır bağıran müzikli meyhaneleri gören yok. Onların rahatsız ettikleri mahalle sakinleri, Boğaz’da oturanlar gibi üst düzey olmadıkları için, seslerini duyurmayı pek beceremiyorlar. Çaresiz, yataklarında müzik bitinceye kadar dönüp duruyorlar.

Haberin Devamı

Sayın Ahmet Rasim Bey, bu konuyu fazla önemsediğim için beni küçümsemeyin lütfen. Biliyorum ülkemizin gürültüye gelinceye kadar onlarca daha önemli sorunu var. Arkadaşlarımız diğer köşelerde onlardan söz edip, çözüm üretiyorlar. Ben de kıyıda köşede kalmış bu önemsiz konularla uğraşıyorum. Çünkü bu önemsiz konuların yaşamımızın kalitesini düşürdüğüne inanıyorum. Önemsiz diyorum ama Doç. Dr. Armağan Samancı hiç de öyle düşünmüyor. O, gürültü kirliliğinin insan sağlığını tüketen en önemli faktör olduğunu söylüyor. Dr. Samancı, gün içinde normalin üstünde gürültüye maruz kalan bireylerde tükenme sendromu oluştuğunu, isteksizlik, hareketsizlik, can sıkıntısı, halsizlik ve yorgunluk gibi belirtiler yaşandığını öne sürüyor.

Haberin Devamı

Sayın üstadım, gürültüsüz İstanbul derken, sus pus olmuş, sesi tamamen kısılmış bir İstanbul’dan bahsetmiyorum. Aman yanlış anlamayın. Tabii ki eğlence, müzik olacak. Bunların yaşamın tadı tuzu. Benim dediğim, kaça kadar çalınırsa çalınsın ama etrafı rahatsız etmesin. Bunun için Batıda teknolojiler üretilmiş.

Verdiğim haberlerin canınızı sıktığını biliyorum. Size söz, gelecek mektupta daha neşeli konulardan bahsedeceğim. O tarafa göç etmiş tanıdıklara rastlarsanız lütfen selamlarımı iletiniz. Saygılarımın kabulünü rica ederim efendim.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!