Zeynep OKYAY / Bluejean Dergisi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2005 00:00
1996’tan beri yaptğı albümlerle rock müzik dünyasında sağlam izler bırakan The Rasmus, 2003’teki ‘Dead Letters’ albümlerindeki ‘In The Shadows’ ile başarısını perçinledi. Finlandiyalı grup birkaç hafta önce de yeni albümleri ‘Hide From The Sun’ı yayınladı. Albümden önce çıkış parçası No Fear ile tanıştık, birçok listede tepelerden inmedi; bugünlerde ise albümün ikinci single’ı Sail Away’i duymaya başladık sık sık. Geçen sene İstanbul’a da gelen grubun bu hızlı çıkışını fırsat bildik, grubun solisti Lauri Ylonen ile konuştuk.
Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
- Bir yıla yakın bir zamandır yoldaydık. Yoğun ve hızlı bir dönemdi. Yeni albümün çoğu da zaten bu esnada çıktı. Sahne arkasında beklerken ya da soundcheck sırasında yaptık parçaları. Ardından da hemen stüdyoya girdik.
Stüdyo dönemi nasıl geçti ve kimlerle çalıştınız?
- ‘Dead Letters’ ve ‘Into’da beraber çalıştığımız Martin Hansen ve Mikael Nord Andersson’la çalıştık yine. Kayıtları İsveç’te yaptık. İsveç’te aynı evde oturduk üç-dört ay boyunca. Bütün zamanımızı kayıtlar için harcadık ve çok eğlendik. Grupla her zaman beraber olmak çok güzeldi.
Şarkı sözlerinin tamamı size mi ait, yoksa grup içi bir çalışma sonucu mu ortaya çıktılar?
- Şarkıları ben yazdım ama diğer çocuklar da katkıda bulundu. Mesela gitaristimiz Pauli gitarla ilgili bütün melodileri yazdı. Zaten müzik yapmak için ona ihtiyacımız var. Ben şarkı sözlerini yazdım, o da müziği ortaya çıkardı.
Bir önceki albümün ismi olan ‘Dead Letters’ın bir anlamı vardı. ‘Hide From The Sun’ın da bağımsız olarak bir anlamı var mı?
- ‘Hide From The Sun’ turne döneminde kendimizi nasıl hissettiğimizi anlatan bir ifade. Takdir edersiniz ki turne zamanı, normal zamandan biraz farklı... Gece yaşamak zorundasın. Gün doğarken uyuyorsun, gün batımında uyanıp bir sonraki şova hazırlanıyorsun. Bu tıpkı, güneşten saklanmak gibi. Bu durum, bize şarkıları yazmak için ilham verdi. Albümün ismi de oradan çıktı.
Hide From The Sun’ın bir önceki albüm Dead Letters’la olan benzerlikleri ve farklılıkları ne sizce?
- Yine melankolik, depresif ve pek de iyi hisler üzerine olmayan bir albüm Hide From The Sun. Ama biraz olsun pozitif hisler de var içinde. Bunu ‘pozitif üzüntü’ olarak adlandırıyorum ben. Mesela kendinizi yorgun hissettiğiniz zaman da mutlu da olabiliyorsunuz, ki bu bence aklın en iyi yanı. Ayrıca bu sefer müziğimizin içine ‘80’ler müziğini de ekledik. Biraz ‘80’lerin hard rock’ını, Guns n’Roses, Metallica, Skid Row gibi grupları anımsatıyor. Onlara benzer melodiler var içinde ve tabii bol gitar.
Kapakta ve No Fear klibinde kelebek figürü kullanılmış ağrılıklı olarak. ‘In The Shadows’ta da kuşlar vardı. Neden böyle ve kelebeği yeni sembolünüz olarak nitelendirebilir miyiz?
- Bu gitaristimiz Pauli’nin başının altından çıktı. Kapak tasarımlarıyla o ilgileniyor. Müziği yapmadan önce de kelebeği kullanma fikri vardı kafamızda. Kelebek, çok duygusal bir varlık. Kolayca zarar verebilirsiniz... Bence müziğimizi bir şekilde kelebekle yansıtıyoruz. Bizim müziğimiz bir açıdan güzel, iyi melodilere sahibiz. Öte yandan gitar ve bateri partisyonları biraz ağır. Güzel ve çirkinin kombinasyonu gibi. Bu da albümü tanımlayan bir başka özellik.
Apocalyptica ve HIM ile Apocalyptica’nın yeni albümü için bir araya geldiniz. Bu işbirliği nasıl ortaya çıktı?
- Finlandiya küçük bir ülke, buradaki müzik grupları bir şekilde birbirlerini tanır. Apocalyptica ve HIM’le daha önceden tanışıyorduk. Onlarla takılmak ve bir şeyler yapmak çok güzel. Bu ortak çalışma fikri de onlardan çıktı. Apocalyptica’dan Ville’nin bir düet yapma fikri vardı. Bunun çok güzel bir fikir olduğunu düşündüm. Ayrıca kişisel olarak Apocalyptica’yı her zaman beğenmişimdir. Onların albümünde yer almak benim için büyük bir onur. İleride bir kadın şarkıcıyla çalışmayı isterim. Bir kadının The Rasmus’la beraber söylemesi çok güzel olur.
Bütün bunların ardından kendinizi ünlü hissediyor musunuz?
- Binlerce insanın önünde egomu tatmin ediyor. The Rasmus’un hayatımı kurtardığını söyleyebilirim. Eğer bu grupta olmasaydım, şimdi yanlış bir yolda olabilirdim. Ama kendimi öyle ünlü biri olarak hissetmiyorum, görmüyorum. Mesela şu anda Finlandiya’da bir parkta çimlerin üzerine uzanmış durumdayım, kimse farkında değil.
Solo bir albüm yayınlamayı düşünüyor musunuz?
- Hayır. Şu anda kendimi The Rasmus’un bir parçası olarak mutlu ve güvende hissediyorum. Biz, birbirimize aidiz ve birbirimize ihtiyacımız var. Solo bir şeyler yapmak bence çok farklı bir durum. Yalnız oluyorsun bir kere. Birlikte içmeye gidiyoruz, akla gelebilecek her şeyi beraber yapıyoruz. Bütün bunları tek başına yapmak bence çok sıkıcı olurdu.
YİNE GELECEĞİZ
Geçen yıl Rock’n Coke
Festivali için Türkiye’ye geldik. İstanbul’da çok iyi vakit geçirdik. Konser de gayet güzel geçti. Çok güzel tepkiler aldık. Ayrıca İstanbul’u biraz olsun gezme fırsatımız da oldu. İstanbul, diğer Avrupa şehirlerinden farklı bir yapıya sahip. Yeni turne programında yok ama
İstanbul’a tekrar gelmeyi çok istiyoruz.
YENİ BOYBAND DEĞİLİZ AMA İYİ BİR İHRAÇ MALI OLDUK
Bazı müzik yazarlarınca ortaya atılan ‘yeni jenerasyon boyband’ tanımlamasının örneklerinden birisiniz. Bu tanımlama hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Bizi bir kategoriye koymak biraz zor. Çünkü müziğimiz, birçok farklı müzik tarzını temsil ediyor. İçinde 80’ler var, 21. yüzyılın modern müziği var. Bu yoruma sadece gülebilirim...
Sizin hakkınızda yapılan bir diğer yorum ise Finlandiya’nın Nokia’dan sonraki en büyük ihracatı olmanız. Bununla ilgili neler diyebilirsiniz?
- Biz müzisyeniz ve parayla çok da işimiz olmuyor. Ama bir yandan da hoş bir yorum gibi geliyor kulağa. Grup olarak Finlandiya’yı ve Fin müziğini temsil ediyoruz ve dünyaya tanıtıyoruz. Dünya çapında tanınan çok da fazla Finlandiyalı grup yok.