Güneş’siz ilk Ramazan

Güncelleme Tarihi:

Güneş’siz ilk Ramazan
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 05, 2005 00:00

Usta sanatçı Erol Günaydın, Ramazan ayını ilk kez eÅŸi GüneÅŸ Hanım olmadan karşılamanın hüznünü yaşıyor. Bir yandan yalnızlıktan, bir yandan da yeni usul Ramazan’lardan yakınan Günaydın, ‘Eskiden duvarlara çıkar, kandillerin yanmasını beklerdik. Yandığı an kıyamet kopartarak mahalleye duyururduk. Åžimdi oruçlar televizyondan haber alınarak bozuluyor’ diyor.Maniki başı mısın,Cevahir taşı mısın?Sana bir mani versem Koynunda taşır mısın?* * *Yeni camii direk isterSöylemeye yürek ister...Benim karnım toktur ama Arkadaşım börek ister...Sözlerine bu manilerle baÅŸlayan ünlü tiyatro sanatçısı Erol Günaydın ile eski Ramazanları ve bir süre önce kaybettiÄŸi eÅŸi GüneÅŸ hanımsız yaÅŸamın nasıl geçtiÄŸini konuÅŸtuk. - Maniler Ramazan’ın vazgeçilmeziydi deÄŸil mi?Ramazanlar böyle baÅŸlardı, davullar ve manilerle... Maniler de baÅŸka türlüydü, hepsinin ritmi vardı. Türkiye’de davul çalan çalana ama mani söyleyemiyor, ağızlarında yuvarlıyorlar. Levent Kırca bile profesör gibi söylüyor, dediÄŸi anlaşılmıyor. Eskinin manicileri bambaÅŸkaydı. Åžimdi müezzinler bile camiide mikrofonla seslerini duyuruyorlar. Åžerefeyi görmek ancak televizyonda mümkün oluyor, camiilerin minareleri aÅŸağıda kalmış. Eskiden duvarlara çıkar, kandillerin yanmasını beklerdik. Yanar yanmaz, kıyamet kopartarak bunu mahalleye duyururduk. Åžimdi oruçlar televizyondan haber alınarak bozuluyor. ÅžARKI TÃœRKÃœ DERKEN GAZÄ°NOCULARA Ä°Åž ÇIKTI - Ä°nsanlar geçmiÅŸin Ramazanlarını arıyorlar mı?Elbette, çünkü geçmiÅŸin sakinliÄŸinde, elbirliÄŸiyle temizlenen ve sobayla ısıtılan evlerde huzur vardı. Yaz aylarında buzdolabı olmadığı için buzlar satılır, talaÅŸlarda iplere baÄŸlanır, evlere getirilir, küplere dolduruldu. Bir de o zamanlar zeytinle orucumuzu bozardık. Åžimdi her taraf hurma dolu, onunla bozar olduk. O güzel günlerde bir de muhabbetler çok güzeldi.- Nasıl muhabbetler? Åžimdi Ramazan’ı eÄŸlence ayı zannediyorlar. Ramazan 12 ay içinde bir tane sultan. Allah’a olan borçlarını ödüyor insanlar. Ama birden bire Ramazan gelince sakal, bıyık, ortaoyunu, maskaralıklar halinde sokaklara atıyorlar. Onun eÄŸlencesi televizyonun olmamasından dolayı idi o zamanlar. ÇoÄŸu evlerde insanlar aralarında eÄŸlenirler, erkek kısmı da direkler arasına, tiyatroya, kahveye gider, orada eÄŸlenirdi. Vakit böyle geçerdi. Uyumamak için, sahura kadar oturmak için yapılan faaliyetlerdi.- Bu tiyatroya, direklerarası oyunlara sadece erkekler mi giderdi?Evet, bunların hepsi erkeklere dönük eÄŸlencelerdi. Kadınlar kendi aralarında evlerinde eÄŸlenirlerdi. 1970’lerde televizyon geldiÄŸi zaman Sadık Åžendil, Haldun Taner, Selçuk Kasta gibi isimler eski Ramazanları, meddahları yazmaya baÅŸladılar. Ben, Münir Özkul, Adile NaÅŸit, Gazanfer Özcan sırayla meddahlık yaptık. GeçmiÅŸ günleri bugüne nakletmek ve bugünün kuÅŸaklarına anlatmak güzeldi. Sonra basın kızdı, ‘Yahu hep Ramazan eskiye mi aittir! Bugünün Ramazanı Ramazan deÄŸil mi!’ dediler. Bugünün gazinocularına iÅŸ çıktı. Åžarkı, türkü derken, Ramazan anlayışı kayboldu. ŞİMDÄ°KÄ° KANTOLAR MÃœSTEHCEN KAÇIYOR - Eskiyi hatırlatan Ramazan ÅŸenlikleri de yapılıyor yine de. Evet ama hepsi yanlış. Kılık kıyafet yanlış, ortaoyunları yanlış oynanıyor, ÅŸekiller, adetler hep yarım yamalak. Tenkit edecek kimse yok! Mesela Sultanahmet’te eÄŸlenceler yapılıyor. Bu kadar masraf ediyorsun, bir tane kostümcü çağırıp, o zamanın esnafı gibi giydirmez misin o esnafları? Yavuz Sultan Selim gibi giyinip döner kesiyor, Fatih Sultan Mehmet’in kürküyle lokma döküyor! Bence bu detayları bilen, süpervize eden bir kiÅŸiyle bunu yapsalar, çocuklar da gelip doÄŸru Ramazan eÄŸlencesini görse iyi olur. Åžimdi her yerde çadırlar kuruluyor, iki tane kanto söyleniyor. Zaten kantolar Ramazan’a müstehcen kaçıyor. - Kantolar müstehcen mi?Ramazan’ın kantoları deÄŸil onlar. Kantolar var ama sarayların kantoları var. Sazla söylenen nihavent türü makamlı kantolardır onlar. Onlar tozlu notaların aralarında kayboldu gitti. Bir Yalçın Tura vardır, o bilir o kantoları. Bizimkiler piyasa kantoları. Eskiden bir meddah vardı, Galata köprüsü taklidi yapardı. Karaköy’den Eminönü’ne gitmiÅŸ gibi olurdun. Köprünün üzerindeki satıcılar, acemler, araplar, lazlar, yahudiler arasından geçer, Eminönü’ne giderdi. Tramvayları yapanlar vardı. Ben, sesler ve çizgileri yapan Celal Åžahin, 81 yaşında ÅŸu anda, onu çok arıyorum. EŞİM GÃœNEŞ’İ KAYBEDÄ°NCE YALNIZLIK NEYMÄ°Åž ANLADIM - Rahmetli eÅŸiniz GüneÅŸ Hanım’la da Ramazan muhabbetleri yapar mıydınız?Ben onunla arkadaÅŸtım. Daima muhabbetteydik. Her zaman oruç tutamazdım ama ilk başında, ortasında ve sonunda tutardık. Birlikte ‘Ne yemek yapalım’ diye karar verirdik. GüneÅŸ, çok güzel tirit yapardı. Kuzu, koyun etiyle. Pideler ıslanır, sirkeli, yoÄŸurtlu yapardı. - Tiridine bandım oradan mı geliyormuÅŸ yoksa?Evet, oradan geliyor. Tiritler yerdik, sonra gece boyu oturup, sabahlardık. Ne günler yaÅŸadık beraber! Alışmak çok zor... Çünkü bir insanın eÅŸiyle arkadaÅŸlığı çok baÅŸka. Her ÅŸeyi konuÅŸurduk. Ben ÅŸimdi anlatacak kimseyi bulamıyorum. Kendi kendime de konuÅŸamıyorum. Yalnızlık zor! Asıl yalnızlık ÅŸimdi baÅŸlıyor. Biz yalnızlığı yalnız kalmak sanıyoruz ama deÄŸil! Yalnızlık insanın bütününün, içinin yalnız kalması. Bu çok kötü iÅŸte... - GüneÅŸ Hanım’la kaç yılınız geçti birlikte?40 yılımız geçti. Ama çok seviniyorum, acısız, ızdırapsız, sessizce çekip gitti. Ormanı var, aÄŸaçlar dikildi ona. Yaşıyor hálá. Bizim içimizde kimse ölmez. Sevgiden kimse ölmez. Tabii Ramazan geldi duygulanıyor insan... Ä°lk kez ayrıyız. Büyük kızım Amerika’ya gidecek, küçük kızım benimle kalacak. ESKÄ°DEN AÄžIR YEMEKLER YÃœZÃœNDEN ÖMÃœR KISAYDI - Ä°ftar menülerinden bahsedebilir misiniz?Önce çorba, arkadan bir et yemeÄŸi, arkadan börek, pilav, tatlılar yerdik. Sofradan kalktıktan sonra mevsim meyveleri yenirdi. Daha sonra da tombala oynanmaya baÅŸlanırdı. Bu arada yanında çerezler ve pestil olurdu. Ardından yatılırdı. - Oooo, çok saÄŸlıksız...Evet, çok saÄŸlıksızdı. Onun için ömürler çok kısaydı. Eskiden 60 yaşındaki adama çok yaÅŸlı derdik biz. Ömür hakikaten o zaman kısaydı. Åžimdi 70’indeki adama ‘genç’ diyoruz yani. Onun için nerede ÅŸimdiki diyetler? EkmeÄŸi az ye derlerdi sadece, diyet yap denmezdi. Åžimdi yaÄŸsız, tuzsuz sebze ve beyaz et yiyoruz. - Cennet Mahallesi dizisine devam ediyorsunuz deÄŸil mi?Evet o devam ediyor, bir de yeni bir dizi baÅŸladı, ‘Hırsız Polis.’ UÄŸur Yücel’in kötürüm babasını oynuyorum. UÄŸur sırtında taşıyıp duruyor beni. Çok ÅŸeker, bakışlarla oynanan bir rol. Yalnız çekimler sırasında üşüttüm. Bağırsaklarımdan da yeni ameliyat olmuÅŸtum. Tabii ilaçları alıyorum ama moralim bozuk. Alışamadım biraz tabii Güneş’in yokluÄŸuna. Kışın tiyatro yapmak istiyorum. Belki Don KiÅŸot’u iyi hissedersem, oynamayı istiyorum. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!