Güneş, bilimcileri ikiye ayırdı

Güncelleme Tarihi:

Güneş, bilimcileri ikiye ayırdı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 24, 1999 00:00

Haberin Devamı

Eskiden güneşsiz eve doktor girer denirdi, şimdi ise kimi dermatolog ve onkologlar güneşe şemsiye ile çıkın diyor. Hangisi doğru? Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için kozmetik sanayii 10, 20, 30 faktörlü güneş yağları piyasaya çıkardı. Gerçekten bunların bir faydası var mı? Güneşte fazla durmak cilt yaşlanmasını artırır mı geciktirir mi? Solaryum güneş ışınlarından daha mı tehlikeli? İşte cevapları...

Dünya bugünlerde en sıcak günlerini yaşıyor. Sıcaklarla birlikte insanlar güneşe karşı sereserpe yatıp güneşlene dursun dermatolog, onkolog ve kozmetikçiler arasındaki güneş savaşı başladı da bitiyor. Geçen hafta Bristol Kanser ve Sağlık Eğitimi Kurumu bir açıklama yaptı ve neredeyse güneşe dair tabuları yıkıverdi. Güya dediklerine göre güneşin yararı zararından çok daha fazla.

Güneşteki ultraviyole ışınlarıyla bağlantısı olan melanomun (cilt kanseri), öldürücü bir deri hastalığı olduğunu biliyoruz. Melanom vakaları son yıllarda giderek artıyor. ABD'de her yıl yaklaşık 32 bin melanom vakası tanısı konuyor. Yılda yüzde 4.3'lük bir artışla bütün kanser türleri arasında en hızla artan bir kanser türü olma yolunda. Bu illet hastalık her yıl İngiltere ve Galler'de yaklaşık 700 kadın ve 700 erkeği öldürüyor.

Gerçi bu sonuçları kimsenin taktığı da yok hani. Pek az insan güneşlenmekten vazgeçerken Bristol'daki araştırmacılar tezlerini savunmaya devam ediyorlar: ‘‘Melanomu yadsımıyoruz ama melanomdan ölenlerin sayısı kalp krizinden ölenlerden daha az. İngiltere'de kalp krizi ölüm nedenlerinin başında geliyor. 1995'de 73 bin erkek, 60 bin kadın kalpten ölmüş. Oysa aynı yıl 697 erkek ve 698 kadın cilt kanserinden ölmüşler. İnsanlar hergün güneşlensin demiyoruz, ama güneş ışınlarının kalp hastalığını önlediğine ve D vitamini seviyesini artırdığını da unutmamakta fayda var.’’

İngiliz Tıp Dergisi British Medical Journal'ın son sayısında da güneş ışınlarını metheden bir makale yayımlandı. Epidemiyoloji'de öğretim görevlisi Andrew Ness imzalı makalede güneşin kalp rahatsızlığını ve kas hastalığı Multipl Sklerozu önlediği belirtiliyor. Ness'in bir dayanağı şu: Kalp krizinden ölümlerin en çok kışın görüldüğü.

GÜNEŞLE DOST OLUNABİLİR

Güneşseverler, 'önlem alındığında güneşle dost olunabilir,' diyorlar. Güneş ışınları beyinde moral yükselten ve serotonin adı verilen hormonların üretimini hızlandırıyor. 'Güneşte uzanıp güneşin tadını çıkratmak insanı psikolojik olarak rahatlatıyor,' diyor güneşi destekleyenler. İntihar girişimlerinin daha çok bahar aylarının başında görülmesi de yine güneş ışınlarından mahrum kalmaktan.

Kemiklerin ve dişlerin güçlenmesi için de D vitamini gerekli. Güneş ışını vücutta D vitamini üretilmesini sağlıyor. Vücudun kendisi için gerekli olan kalsiyumu özümlemesinde önemli rol oynuyor. D vitamini tabii bir de raşitizm riskini aza indirgiyor.

Ancak, güneşin faydalarını savunan bu görüşün karşısında olanlar da var. Bazı bilimciler, bu yaklaşımın dengesiz olduğunu ve bilimsel dayanağı olmadığını savunuyor. Kanser Araştırma Kampanyası Eğitim Başkanı Jean King makalede yazılanlara çok kızmış: ‘‘Her yıl yüzlerce deri kanseri vakası görüyoruz. Aile mensuplarından biri genç yaşta hayata gözlerini yumuyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Çok acı birşey. Neyse ki insanlar bilinçlendi. Çocuklarını güneşten koruyorlar artık. Şayet bu tür safsatalar yazılmaya devam ederse durdurmak için elimden geleni yaparım.’’

Bir de güneş ışınlarının aknelere iyi geldiği tezini savunanlar var. Düşük düzeyde ultraviyole ışınları derinin üzerindeki yağları kurutup deriyi kabartarak düzgün gösteriyor. Tabii bu bir yanılsama. Çünkü aradan birkaç hafta geçmeden akneli yüzde durum eskisinden çok daha kötü oluyor. Güneş derinin soyulmasına neden oluyor. Kopan deri parçacıkları cildin gözeneklerini kapatıyor, noktacıkların ve sivilcelerin oluşmasına yol açıyor. Güneş yağ bezi salgılarını artırıyor. Yağlanan ciltte aknelerin oluşması ise kaçınılmaz.

Kavurucu yaz güneşinde gölgeye sığınmak serinletici olabilir ama güneşin zararlı etkilerinden kaçmak için yeterli değil. Nedeni havadaki toz zerreciklerinin morötesi ışınları en gölgelik alanlara dahi yansıtması. Anlayacağınız yazın güneşten kaçmanın faydası yok. Mutlaka koruyucu kremler kullanmanız lazım.

Güneş banyosu yaparken

Güneşin dik ve daha az filtre edildiği saat 11.00 ve 15.00 arasında asla güneşlenmeyin.

Güneşin sudan ve kumdan yansıyarak sizi gölgede bile yakacağını unutmayın.

Bebek ve çocuklara güneşe çıkarken koruma faktörü yüksek güneş kremi ve losyon kullanın.

Açık tenliler şemsiye altında dahi güneşlenirken vücutlarının yanısıra el ve yüzlerini de korumalılar.

Güneşlenme süresi yarım saati geçmemeli. 10-15 dakikalık güneş banyosu vücuda yararlı.

Dağcılar, deniz sporu yapanlar, güneşli yerlerde çalışan veya dolaşanlar mutlaka olabildiğince yüksek faktörlü koruyucu kullanmalı ve geniş kenarlı şapkalar giymeli.

Koruyucu sürüp güneşte fazla kalmak da yanlış. Hem koruyucu kullanmalı hem de güneşte fazla durulmamalı.

Koruma faktörlerini abartıyorlar

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitisü’nden Doç. Dr. Maktav Dinçer, şunları söylüyor:

Güneş, çocukların kemik gelişimi için çok önemli. Dışarıdan alınan maddeler güneş ışığının yardımıyla D vitaminine dönüşüyor. Güneş ışığı cilt kanserini arttıran kesin bir sebep. Çocuk günde yarım saat kadar güneşte kalabilir, ama güneş ışığını bütün vücutlarıyla almaları gerekmiyor. Kolları bacakları açık olsa yeterli. Koruma faktörlerinin faydası var ancak biraz abartıldı. 30'un da üstüne çıkan faktörler oluşturuldu. Küçük çocuk ve bebeklerin koruma faktörsüz krem kullanmaksızın deniz kenarı ve plajda dolaşmaları son derece sakıncalı. Erişkinler için 15 civarı, bebekler için 30'a kadar olanı kullanılabilir. Faktörün artması ile birlikte kullanılan güneş kremi güneşte cildin yanmasına kadar geçecek süreyi uzatıyor yani güneşin etkisini kaldırmıyor. Güneş ışığı ciltteki yaşlanmayı ve kırışıklığı da artırıyor. Cilt suyunu kaybediyor, cildin elastikiyetini bozuyor, sonucunda da kırışıklık, yaşlanma, cildin renginde değişiklik, pigment bozukluğu denilen çillenme, koyulu açıklı renkler oluşuyor. Güneşten gelen birçok ışın var. Burada söz konusu olan ultraviyole. Ultravioyle cilt kanserine neden oluyor. A denilen dalga boyu uzun ışın, B ise kısa boylu olan dalga. Hayvan deneylerinde gözlendi, insanlarda yapılan taramalarda ortaya çıktı ki kansere yol açan B. A da cilt kanserine yol açmaz diyemiyoruz. A yüksek miktarda ve uzun süre alınırsa cilt kanserine yol açıyor. Solaryumcuların bir iddiası var. A kullanıyoruz B yok diyorlar. Senenin her günü yanık bir tenle dolaşacağım diye solaryuma gidilirse yüksek doz A da alınsa kansere neden.

Güneşte külbastı gibi yanmayın

Güneş, özellikle ozon tabakasının, sprey cinsi kimyasal maddelerle delinmesi sonucu adeta radyasyon yayan zararlı bir kaynak haline geldi. Güneş ışınları, özellikle kısa sürede çok fazla kalındığında ciltte doğuştan var olan ve sessiz duran cilt kanser türlerini uyararak zararlı hale sokabiliyor. Akdeniz insanları olarak güneşe oldukça dirençli olduğumuzdan bu konu fazla sorun yaratmıyor oysa açık tenli kuzey ve orta Avrupa-Amerika insanları, kısa tatillerinde gün boyu güneş altında yatıp yandıklarında ciltlerindeki habis tümörleri uyarıyorlar. Ender görülen bu olay son yıllarda bu ülkelerde büyük artış gösterdi. Güneş ayrıca, ciltte aşırı kuruma ve erken yaşlanma yapıyor. Uzun yıllar yazları çok kısa sürede yoğun güneş banyosu yapanlar, 30-40 yaşlarında buruşmaya, çizgilenmeye, balmumu rengi almaya başlıyorlar. Bu da erken ihtiyarlamaya neden oluyor, cilt damarları belirginleşebiliyor, inceliyor, çatlıyor. Eskiden güneşin deride D vitaminini sentez ettiği ve çok güneşlenmenin çok yararlı olduğu varsayılırdı. Şimdi vücudun avuç içi kadar bir bölgesinin güneş görmesiyle yeterli D vitamini sentezinin olduğu öğrenildi. Batı ülkelerinde altı aylık çocuklara bile yüksek faktörlü koruyucu sürülüyor. Avustralya'da çocuklara yalnız şapka değil enseleri yanmasın diye uzay elbiselerine benzer giyisiler giydiriliyor. Solaryumlar ise kesinlikle çok zararlı. Çünkü çok kısa sürede çok yakından çok fazla ışın alınıyor. Hiç kimse artık külbastı gibi döne döne saatlerce güneş altında yatmamalı. Güneşin az şiddetli olduğu zamanlarda sabah öğle arası, akşam üstü, kısa sürede deniz-güneş birlikte olmalı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!