Güncelleme Tarihi:
Cehennem Silahı'na güldürücü gaz
Diziye dönüşen filmlerden pek hoşlanmıyorum. Tefrika roman gibi canımı sıkıyor. Hafızamı zorlayıp daha öncekiler nasıldı diye boşuna kafa patalatıyorum.
İşte bir Cehennem Silahı'ndan daha çıkıp yazıyorum.
Dördüncüye ulaşmış. Benim gibi seyreden olduktan sonra 31 kısım bile olabilir.
Bu kez komedi unsuru daha ağır bastığından şiddet ve kan bile o kadar etkilemiyor insanı. Yoksa bu filmlere karşı duyarlığım nasırlıştı mı nedir?
Polislerin dünyası, Çin mafyası falan filan. Sonunda polislerin zaferi ve mutlu son.
Klasik bir Avrupa filmleri seyircisiyim galiba. Salondan çıktıktan sonra da bende bir şeylerin kalmasını, hiç olmazsa iki saat karanlık salona kapanmamın bir bedelinin olmasını istiyorum.
Hele ikili polis çalışmalarının zaman zaman ihanet, zaman zaman da bağlılık temasının işlendiği bir senaryo alışkanlığını düşündüğünüzde, gerisi akıp gidiyor.
Yanlış anlaşılmalar, ölümden dönmeler.
Neyse ki bunlar da trajik bir biçimde değil de komik bir yaklaşımla dile getiriliyor.
Oynayan ekip, deyim yerindeyse işi götürüyor, filmi sürükülüyor.
Bir de polis ailelerinin varlığı, onların eşleriyle ilişkileri gibi gene çok rastladığınız temaları ilk üç filmi gördüyseniz yine bulacağınızı biliyorsunuz.
Kelimenin tam anlamıyla bu son filme biraz fazla gülme gazı kaçırmışlar. Cehennem Silahı filmlerinin parodisinin yapıldığı ve ZAZ ekibince kotarılan Çıplak Silah'ı hatırlarsınız. Bence bu son film, parodinin de parodisi haline dönüşmüş. Bunda, usta oyuncu Joe Peschi'nin payının büyük olduğunu inkar edemem.
Mel Gibson'un arabadan arabaya atlaması gibi akrobatik sahneler ve filmin başındaki patlama görselliği biraz kurtarıyor.
Sinemadan çıktığımda doğrusu izlediğim komedi filmi miydi, yoksa aksiyon mu, sorusunun cevabını bir türlü bulamadım.
Galiba çok söze gerek yok. İlk üç filmi izlediyseniz dördüncüyü de seveceksiniz. Cehennem Silahı bağımlılarına iyi seyirler.