Güncelleme Tarihi:
Hayatımın en hüzünlü röportajlarından birini, 1997 yılında Roma’da Maria Schneider’le yapmıştım. İtalyan şarkıcı Cristiano Malgioglio ile birlikte albüm çıkarmıştı. Sesi vasattı. Daha o yıllarda bile kendisine şöhretin kapısını açan Bernardo Bertolucci’nin skandal filmi “Paris’te Son Tango”dan nefret ettiğini asabice söyleyebiliyordu. Maria Schneider, Fransız aktör Daniel Gelin’in kızı olmaktan da hoşnut değildi. Kısacası, şöhretin onu fazlasıyla ezdiğinin bilincinde, kendisine yeni bir kimlik, yeni ufuklar arayışındaydı. Müziği seçmişti.
MARLON TİPİM DEĞİL
Röportajımızın ortalarında, “Lütfen bana tereyağının başka faydalarını sormayın. Zeytinyağı ne güne duruyor? Üstelik iyi bir aşçıyımdır” uyarısında bulunduğunda, Maria Schneider’in acıklı, dramatik, hüzünlü yüzü ile karşılaşmış, doğanın ona hiç cömert davranmadığını anlayarak bir tek o filmdeki rol arkadaşı Marlon Brando’yu sormuştum. Yanıtı ise çok kısaydı: “Tipim değil. Ben o sahneyi James Dean veya Montgomery Clift ile canlandırmak isterdim.” Sonra ortalardan kayboldu. 58 yaşında da Paris’te son tangosunu yaparak hayata veda etti. Güle güle Maria...