Hepsi Gönül ile tekrar evlenmenin hayalini kurar. Kocaların kendi aralarındaki rekabeti, çocukların kendi aralarındaki rekabeti ve yer yer dayanışmalarını anlatan bir komedi dizisi bu. Gönül, 13 Şubat Pazartesi akşamı Kanal D ekranlarında başlıyor. Minibüsçü kocayı Şevket Çoruh, İtalyan pizzacıyı Ragıp Savaş, çiçekçiyi ise Güven Kıraç oynuyor. Gönül ise Gülben Ergen. Gönül’ü ve üç kocasını dizi başlamadan önce bir araya getirdik. Hem Gönül’ü, hem de gönül işlerini konuştuk.
Üç kere evlenip, üç kere boşanmış, her kocadan bir çocuk sahibi olmuş bir kadın var bu dizide. Kocaların üçü de kadına hálá aşık ve tekrar evlenmeye hazır. Sizce tüm bunlar gerçek olabilir mi?
Güven Kıraç: Gerçek zaten. Gerçek hayatta böyle şeylerin olmayacağını mı düşünüyorsunuz? Bal gibi de olur. Aşk budur. Hatta aşk saçmalığın daniskasıdır.
Ragıp Savaş: Biz hayatı diziye aktardık. Senaryodaki hiçbir şey dizi icabı değil.
GK: Bu gönül işleri söz konusu olduğu zaman oturduğun yerden ahkam kesemiyorsun. İnsan başına gelince anlıyor ve görüyor. Bin kere tövbe etsen bozuyorsun. İnsanı aşan bir durum aşk. Nasıl hayata hakim olamıyorsak, gönül işlerine de hakim olamayız. Maruz kalıyoruz. Yaşıyoruz ancak.
Şevket Çoruh: Ben hiç karışmam abi. Yaşadığım köye geri dönerim. En güzeli budur.
Gülben Ergen: Bence aşk söz konusu olunca akıl laf dinlemiyor. Üç değil yedi kere de evlenmiş olsa, aşıksan onu tekrar isteyebilirsin.
Projeye önce kim dahil oldu?
- GE: Ben.
Dadı dizisinin üzerinden tam beş yıl geçti. Beş yıl boyunca durmanızın temel nedeni neydi?
- GE: Dadı çok başarılı bir işti. Sonra hiçbir senaryo içime sinmedi. Düpedüz korkuyordum. Dadının bittiği günün ertesi gününden itibaren çok senaryo geldi, gitti. Dram, komedi, aşk hikayesi... Şu anda oynayan, biten, yayından kaldırılan bir sürü dizinin senaryosu evde mevcut. Bu şarkılarda da olur. İnanın iyi şarkı bulamasam üç yıl da beş yıl da albüm yapmam. Ben para kazanmak için ya da iş yapmak için iş yapmıyorum.
Gönül’ü neden, nasıl kabul ettiniz?
- GE: Ben hayatımı doğallıktan ve samimiyetten yana kurdum. Samimi işleri seviyorum. Gönül’ün senaryosunu senaryo okur gibi okumadım. Gani Müjde bana işi şöyle özetledi: "Bu senaryo sevgiye kilitlendi. Her cümlenin sonu sevgiye çıkıyor." Ben de kabul ettim. Gönül’ün samimiyeti beni çok heyecanlandırdı.
ÜÇ KOCA, BİR ADAM EDER Mİ?
Gönül’ün üç tane eski kocası var. Her birinin ayrı bir tarafını seviyor. Arada bir de olsa "Keşke bu erkeklerin sevdiğim özellikleri bir insanda toplansa" diye aklından geçiriyor mu?
-
GE: Bilmem. Daha ilk bölümlerdeyiz. İlerleyen bölümlerde böyle düşünür mü bilmiyorum. Ama bence üçünün olumlu özellikleri bir erkekte toplansa fena olmazdı.
-
GK: Ne yaptın şimdi sen bitirdin bizi ya. Sibel, buraya uzun uzun gülmeler diye yaz, lütfen.
-
ŞÇ: Aaa ne biçim soru bu. Siz düpedüz "Bu üç koca birleşse bir adam eder mi" diye soruyorsunuz. Çeyrek erkek miyiz biz. Belki biz Gönül’ü iki kadınla daha birleştirmek istiyoruz.
Siz istiyor olabilirsiniz ama senarist pek istemiyor herhalde... Senaryoda "Gönül’ün üç kocası da ona aşıktır ve tekrar onunla evlenmek ister" yazıyor.
-
ŞÇ: Daha öyle olup olmadığı belli değil, dur bakalım.
- GK: Nasıl belli değil yahu? Biri arkadaşa hikayeyi anlatsın, anlamamış.
-
GE: Kapıma gelip yalvardığın sahneleri çektik Şevketciim.
-
ŞÇ: O ayrı.
-
GE: Anladım sen Şevket olarak değil, minibüsçü koca Kudret olarak cevap veriyorsun. Severim ama itiraf etmem durumları.
Kocaları kimin oynayacağına nasıl karar verildi? Önce hangi koca projeye dahil oldu?
- GK: Valla Gani Müjde beni aradığında Şevket’in ve Ragıp’ın isimleri zikredilmişti. Sanıyorum ben en son koca olarak, en son kasta dahil oldum.
- ŞÇ: Bana da telefon açıldığında Güven ve Ragıp var denilmişti.
- RS: Bana da diğer kocalar Güven ve Şevket olacak diye söylemişlerdi. Bu organizasyon çok iyi planlanmış bir organizasyon.
- GE: Biz sizi böyle tavaya düşürdük işte arkadaşlar. Biz Gani ile ilk buluştuğumuzda bir gün boyunca bu konu üzerinde düşündük. Ragıp, Güven ve Şevket aklımızdan da gönlümüzden de geçen ilk isimlerdi. Ne güzel ki denk düştü. Başka işleri yoktu. Buluştuk.
SENARYODAKİ ÇATIŞMA ÇOK SAĞLAM
Beyler sizler bu projeye neden evet dediniz?
-
GK: Benim bir projeyi kabul etmemdeki öncelikli şey senaryodur. Ben senaryodaki çatışmayı çok sağlam buldum. Ne anlatıldığı, ne anlatılmak istendiği, neyi oynayacağımız ortadaydı. Gani’ye, kasta ve senaryoya olan güvenimden dolayı evet dedim. Bir de daha önce böyle bir rol oynamamıştım.
-
RS: Ben televizyondan çok korkarım. Kısa sürede posanı çıkarıp seni bir kenara atabilir. Gönül, çok sıcak çok doğru bir proje olduğu için ben bu işi kabul ettim. Önce senaryo için, sonra kadro, sonra yönetmen.
-
ŞÇ: Senaryo çok iyi gözüküyordu. Birbirinden farklı çok fazla karakter var. Cosby ailesinde de yedi tane çocuk vardır. Cosby kadın doğum uzmanıdır. Karısı avukattır. Bunlar gülmeyi doğurabilecek nosyonlardır. Komedi yazmak çok zor. Bence Türkiye’de bunu yapabilen çok az yazar var.
Karakterlerin birbirinden bu kadar farklı olması avantaj değil mi?
- RS: Hem de nasıl? Erkeklerin birbirine hiç benzememesi çatışmayı güçlendiriyor. Biz üç farklı rengiz. Farklı mesleklerimiz, farklı inançlarımız, farklı beklentilerimiz var. Çocuklarımız ayrı bir hikaye. Benim oğlumun ismi Can Marko, Kudret’in kızı İffet, Lütfü’nün oğlu ise Ziya.
- ŞÇ: Biz hep Gönül’le kocaların arasındaki iletişimden bahsediyoruz. Oysa kocaların birbirleri arasında da iletişim var.
-
GK: Evet, İtalyan pizzacı ile Minibüsçü Kudret ve Çiçekçi Lütfü’nün bir araya gelmesi çok ilginç. Gönül bu üçlüden herhangi birine meylettiği zaman, diğer iki koca işbirliği yapıp onu ekarte ediyor.
-
ŞÇ: Tabii o durumlarda tercih edilmeyen koca şu ünlü sözü söyler: "Gönül bu, ota da konar b... da."
GÖNÜL DÜĞÜN ORGANİZATÖRÜ
Gönül’ün mesleği nedir?
-
GE: Düğün organizasyonları yapıyor. Üç evliliği de bitince bu işi yapmaya karar veriyor. Çalışmak en güzel terapi biliyorsunuz. Kocadan nafakada almıyor. "Çocukların okul masraflarını versinler, hayatıma karışmasınlar" diyor.
Üç evliliğinizde de gelinlik giyiyor musunuz?
-
GE: Hayır efendim hayır. Birincisinde evden kaçtığım için kafama yalandan bir duvak takarak Kudret’le evleniyorum. İtalyan’la evlenirken güzel bir gelinlik giyiyorum. Üçüncüsünde etek, ceket.
Gerçek hayatta boşanmak Gönül’ün yaptığı kadar kolay olmasa gerek.
- GE: Evet, kesinlikle. Boşanmak hiç kolay değil. Kaldırabilmek çok zor. Benim için meslek hep can simididir. Bir de boşanmanın çocukları dahil etmeden yapılmasından yanayım. Ben de ayrılan bir anne ve babanın çocuğuyum. İyi ki boşanmışlar. Hepimiz çok mutlu olduk. Gönül’ün gözü kara. Karar verdiği zaman çocuklarını, bir de babasının resmini alıyor ve evi terk ediyor. Bu çok hoşuma gitti. Dizide hiçbir duygu sömürüsü yok. Bence gerçek hayatta da dizide de duygu sömürüsü yapmadan boşanmak çok önemli.
-
R.S: Gönül bay bay diyor ve gidiyor. Çok kuvvetli. Çok kudretli. Üç erkeğin de ondan vazgeçmeme nedeni bu.
-
GK: Kudret demeyelim efendim, lütuf sahibi diyelim.
Çocukların üçü de Gönül’de. İlerleyen bölümlerde babaları çocuklarını almaya çalışacaklar mı?
-
GK: Olacaktır. O zamanlar da gelir.
-
GE: Ama Aliye gibi, bütün dizimizin hikayesi bu olmayacak.
Bu dizi bir komedi değil mi? -
GE: Hayatın içinden bir durum komedisi. Değil mi Şevket?
-
ŞÇ: Senaryo gerçek ve inandırıcı. Hal böyle olunca komedi de ister istemez oluyor. Dramatik bir sürükleme değil bu. Eğlenceli bir dizi olacak.
RAGIP SAVAŞ, İTALYAN PİZZACI FERNANDO’YU ANLATIYOR
Fernando İtalya’dan Türkiye’ye tur getiriyor. İstanbul’da bir tur gezdirirken Gönül’ü görüp gerçekten aşık oluyor. İleride çapkınlıkları ortaya çıkacak ama Gönül’e beslediği şey gerçekten aşk. İtalyanlar çok sevdiğim bir ulus. Bize çok yakınlar. Çok ateşliler, çok hızlılar. Bu rol için İtalyanca dersi aldım. Ciddi ciddi. İtalyanca’yı doğru konuşmaya çalıştım. İlk bölümden sonra sekiz sene geçiyor. Fernando Türkçe’yi konuşuyor. "Allah sizi mutlu etsin" falan diyebiliyor. Diğer kocalarla arasında problem var. Daha doğrusu diğer kocalar ona takıyorlar. Kudret Fernando’ya "Parmasan" diye sesleniyor. Fernando’nun onlarla bir problemi yok. Çünkü herif Avrupalı. İkisinden de daha cool ve daha yakışıklı.
GÜVEN KIRAÇ ÇİÇEKÇİ LÜTFÜ’YÜ ANLATIYOR
Muhafazakar, anne kuzusu, gelenek ve göreneklerine bağlı, dindar biri. Semra Hanım kılıklı annesi yüzünden evde kanı çekilen, fakat dışarıda enerjik bir adam haline gelen birini oynadım. Naif ve sevecen biri. Lütfü’nün mesleğini seçerken çok önemli bir gösterge kullandık. Bu adamın fidanlığı var. Çiçeklerle ilgileniyor. Kendi gibi naif bir meslek. Biraz Muhsin Bey durumları yaratabilir miyiz diye çabaladık.
GÜLBEN ERGEN GÖNÜL’Ü ANLATIYOR
Gönül hayatı çok seven bir kadın. Her şeye rağmen ayakta kalmayı başarmış, iyi bir anne. Aynı zamanda iş kadını. Biraz çabuk aşık oluyor. "Aşkta mantık aranmaz" sözünün tam gerekliliklerini yerine getiriyor. ŞEVKET ÇORUH, MİNİBÜSÇÜ KUDRET’İ ANLATIYOR Minibüs sahibi, işi gücü olan bir adam Kudret. Kendi alt kültürünün çok güçlü olmaması nedeniyle saplantıları var. Aldatılma konusunda paranoyak. Çok kıskanç. Gönül onun hayatındaki tek kadın. Bu gerçek hiç değişmez diye düşünüyor. Çok eğlenceli doğal bir karakter. Kendi doğruları var, bu doğruları da hiç korkmadan yaşıyor. Kafası bozulunca bütün yolcuları aşağı indiriyor. "Ben Gönül’üme gidiyorum" diyor. Hafif denyo. Tatlı deli. Gönül’le Kudret’in birlikte olduğu sıralarda Cengiz Kurtoğlu’nun "İlk aşkım sevgilim liselim benim" şarkısı çok moda. Kudret’in ilk şarkısı o. İkincisi de ’Uslan artık deli gönül."
GÖNÜL HANGİ KOCASINI NEDEN SEVİYOR? Minibüsçü Kudret: İlk aşk. Kudret’i tanıdığında daha liseye gidiyor. Maço, bıçkın, kıskanç. Perdeyi makasla yuvarlak kesiyor ve "dışarı buradan bakacaksın, yok öyle camdan bakmak" diyor. Korkunç.
İtalyan Pizzacı Fernando: İlk evlilik bittikten sonra Gönül şok içinde. Aklı Kudret’te. Boşandıktan iki sene sonra yakın arkadaşlarının dürtüklemesiyle gözü biraz açılıyor. Bir İtalyan’la karşılaşıyor. Ağzı çok laf yapıyor, balonlarla, adalarda, vapurlarda aklını çeliyor, uçuyor Gönül. Hemen nikah. Ama İtalyan İtalya’da boş durmamış meğer. Eve beklenmedik bir misafir geliyor. Sonuç korkunç bir hüsran.
Çiçekçi Lütfü: Duygusal, çocuklara karşı ilgili, naif. Gönül’ün annesinin tek tuttuğu adam. Komşu Mualla Teyze’nin bulduğu aday. Hiç evlenmemiş. Orta ölçekli bir işletmesi var. Ona çok aşık değil Gönül. Sığınacak bir liman olarak görüyor.
MİNİBÜSÇÜLER ÇOK DEĞİŞMİŞ Şevket Çoruh, minibüsçü Kudret tiplemesi için minibüsçü camiasına bayağı yaklaşmış. Çekimler Sarıyer-
Beşiktaş minibüslerinin son durağındaki kooperatifte yapılıyor. Çoruh izlenimlerini şöyle aktarıyor: "Minibüse binen bir insanım ama içlerine girince farklı şeyler öğrendim. Dertlerini dinledim. Profil çok değişmiş. Artık yalnız arabesk dinlemiyorlar mesela. Yalnız
haber kanalı dinleyen bile var. Kooperatifleri sayesinde artık çok bilinçliler. Minibüsçülük çok zor bir iş. Doğal olarak biraz gergin oluyorlar. Muavin yok artık. Yasak. Ayakta yolcu almak da yasak. Paralar elden ele uzatılıyor. Müşterilere en arkaya oturmalarını tavsiye ediyoruz."
TÜRKİYE’DE JÖN VAR MI YOK MU?Siz üç koca daha önce hiçbir projede yan yana geldiniz mi?
-
GK: Biz Ragıp’la bir tek Hacivat ve Karagöz’de çalıştık. Şevket’le de Mucizeler Komedisi ve Anlat İstanbul’da birlikteydik.
-ŞÇ: Ben Ragıp’ı tanımam bile.
-GE: Ay bu tam Kudret.
-ŞÇ: Eğlenceli bir ekip olduk.
Gülben Ergen’le çalışmak nasıl diye sorsam?
-
GK: Çok keyifli. Rahat çalışılıyor.
-
RS: Efendim biz Hülya Avşar’la da çalıştık yani.
-
GE: Yaaa sen de şimdi!
Hülya Avşar "Türkiye’de jön yok" açıklamasını sizinle çalıştıktan sonra mı yaptı?
- RS: Olur mu canım? O benden önceydi. Biz şahane bir dizi yaptık. 6 bölüm sürdü. Şimdi Hülya Hanım bunu bir süredir tekrar ediyor. Jön yok ne demek? Ne jönü? Jön Fransızca yakışıklı, genç erkek demek.
-
GK: Bu arada ben ilan ediyorum. Ben bundan sonra jön oynayacağım.
-
ŞÇ: Önemli olan jön değil, yön bulmaktır.
-
GK: Şevket sen jön müsün komik misin karar ver?
-
ŞÇ: Keşke yeteri kadar komik olabilsem. Oyuncu oyuncudur efendim. İnsan sahnede devleşir.
-
GK: İnsan hissettiği boydadır.
Gülben Ergen’den tavsiye: Evlenmek için 30’u bekleyin
Gönül üç kere boşanmış ama benim gerçek hayatta çok mutlu bir evliliğim var. Tabii her şey dört dörtlük değil. Aynı yoldan hayata bakabilmek, birlikte ileriye hedefler koyabilmek, o hedeflere birlikte yürümek marifet. Anlaşabildiğim, eğlenebildiğim, gülebildiğim bir eşim var. İşin sırrı ne biliyor musunuz? Erken yaşta evlenmemek gerekiyor. Kadınlara otuzu beklemelerini öneririm.
GÜLBEN ERGEN BİR İTALYAN’LA EVLENİR Mİ?
Hakkarili bir eşim var, bu sorunuza nasıl cevap vereyim bilemedim. Hiç yabancı flörtüm olmadı. Olmazdı da herhalde. Ben biraz Türk’üm, doğruyum. Türk kahvesi içelim, ezanımızı duyalım, Boğaz’dan geçelim isterim. Bazen klasik olmayı severim.