Oluşturulma Tarihi: Ocak 10, 2003 00:00
NORMAL normal yaşayıp gittiğimizi düşünürken öyle bir olayla karşılaşıyorum ki; ‘‘Yok ağbi, böyle bir şey olmuyor değil mi? Biri çıkıp hayal gördüğümü söylesin’’ diyorum...İnsanı dumura uğratacak, sinir sistemini tamamen düğümleyecek bir olay yaşamak için evden çıkmak, insan içine karışmak filan da gerekmiyor.Televizyonla başbaşa birkaç saat bile yetebiliyor.Bilgisayarını kullanmak için bir arkadaşıma uğradım geçen hafta. Bilgisayarı kullanmaktan kastım, iki tane banka işlemi yapmak ve sonra da Quake oynamak...Ben Quake'te veriyorum roketi, veriyorum hızarı rakiplere, arkadaşım da televizyon seyrediyor. Televizyon derken; akıllı uslu bir insan olduğundan açmış EuroNews'u, ona takılıyor. Bir ara ‘‘Yahu bir dakika baksana tuhaf bir şey oluyor spor haberlerinde’’ dedi.Sporla ilgisi olmadığından, penaltı atışını bile tuhaf olarak değerlendirebilir. O sebepten önce ilgilenmeyeyim dedim.Sonra şöyle bir baktım meraktan... Aaa! Hakikaten tuhaf. üzerlerinde sadece şort bulunan insanlar, futbol sahasında güreşle, elim sende arası bir şey oynuyorlar.Mesela dört kişi kol kola giriyor. Sonra bir adam geliyor bunların yanına içlerinden birini kafasından tuttuğu gibi yere yatırıyor. Diğerlerinde hareket yok.Bir süre onu yerde tuttuktan sonra adamı bırakıp koşmaya başlıyor. Daha doğrusu saldırgan şahıs hedeflediği çizgiyi geçene kadar koşuyor, diğeri de kovalıyor.Çizgiyi geçince de kollarını havaya kaldırmak veya dizlerinin üstünde kaymak suretiyle bir nevi gol sevinci yaşıyor.İlk bakışta anlayamadım tabii bunun ne olduğunu. EuroNews aynı bülteni birkaç kez döndürdüğü için merakla haberin yeniden yayınlanmasını bekledik. Haa bu arada bu tuhaf oyunu onbinlerce kişi seyrediyor.Amerikan Futbolu'nun topsuzu şeklinde tarif edebileceğim oyunun adı Kabbadi imiş. İnternet aracılığıyla biraz bilgi topladım oyun hakkında.7'şer kişilik iki ekip halinde oynanıyor. Hedef saldırıp mümkün olduğunca çok rakibe değip, kendi sahana dönmekmiş. Bir de unutmadan ekleyeyim, saldırıya geçen şahsın sürekli olarak ‘‘Kabbadi, Kabbadi’’ demesi gerekiyormuş. Oyunun böyle bir kuralı da var.Asya ülkelerinden bazılarında ve sıkı durun Kanada, Almanya gibi Batı ülkelerinde sevilen bir oyunmuş.Buz üstünde disk savurma esasına dayanan curling'i dünyanın en saçma oyunu sanırdım, meğer daha saçması varmış.Bir de bu oyunun Olimpiyatlara dahil edilmesi isteniyormuş. Dur baalım daha neler göreceğiz...Kabbadi şokunu atlatamadan Seda Sayan'da takıldık kaldık. Daha önce rast gelmediğim için bilmiyorum Seda Sayan'ın böyle neşeli bir programı olduğunu.Seda Sayan oynuyor, konuklar oynuyor, herkes oynuyor. Hafif çatlak olduğunu düşündüğüm Seda Sayan'a karşı sempati beslediğim bile söylenebilir. Fakat bu kadar neşe insanı yormaz mı birader?..Bir de günün ortasında insan nasıl öyle sürekli oynayabilir ya? Nasıl motive olabilir insan?.. Ne düşünür de o kadar neşelenir?.. Memlekette bilgim dışında çok neşeli birşeyler oluyor da, benim mi haberim yok?..Bünye kaldırmadı bu kadar neşeyi ve zaplamaya başladık. Bu kez genç bir kızın ‘‘Biri bana söyleyebilir mi acaba? Ben böceğe benziyor muyum?’’ şeklindeki cümlesine takıldık. ‘‘Türk televizyonlarında Kafkaesk bir tartışma... Hem de gün ortasında... Allah Allah...’’ diyerek seyretmeye başladık.Meğer bu da BBG tartışmasıymış. yok efendim bir yarışmacı diğerine böcek demiş mi dememiş mi?.. Sıfırbilmemkaç bilmemkim adam mıymış, yoksa öyle mi gösteriyormuş.Kendi aralarında tartışıyor olsalar ona da eyvallah diyeceğim. Programı izleyen ve anladığım kadarıyla takım tutar gibi yarışmacı tutanlar da ateşli bir şekilde olaya dahil...Yalnız olmadığımı, sizin de bunları anlamadığınızı söyleyin ne olur?..Deminki cümleden sonra yazıyı postalıyordum ki; ‘‘Bu yazıyı sosyal bir mesajla bitirmek gerekir mi acaba?’’ diye düşündüm. Hani şöyle; ‘‘Savaşın eşiğinde, krizin göbeğinde, insan hayatının cihazlardan daha ucuz olduğu bir ülkede hala eğlenebiliyorsak ne güçlü milletiz biz’’ gibi bir cümleyle.Sonra vazgeçtim. Efendim, mesaj mı vermiş oldum?.. Geri alıyorum mesajı!
button