Güncelleme Tarihi:
Soru: Diyabet hastalarında depresyon görüldüğü doğru mu?
Prof. Dr. Arif Verimli: Diyabetli hastalarda görülen en sık psikiyatrik bozukluk depresyon. Diyabetin direkt depresyon oluşumuna etki ettiği söylenemez ancak dolaylı yollardan depresyona sebep olabilir. Diyabet neticesinde ortaya çıkan duygusal tepkiler, komplikasyonlar, şeker yüksekliğine bağlı beyin metabolizmasının bozulması ve fiziksel gücün azalması depresyona yatkınlığı artırabilir. Ancak daha mühim olan konu ise depresyonu olan diyabet hastalarının karşılaştığı tehlikelerdir. Depresyonun yüzde 50’sinde kortizol hormonu yüksek bulunmuş. Bu hormon yükseldiği zaman kan şekerini artırmakta ve alınan anti-diyabetiklerin ve insülinin etkinliğine direnç oluşumuna sebep oluyor. Şekeri bir türlü düşmeyen hastalarda bu durumun olması kuvvetle muhtemeldir. Biyolojik etkisinin yanında depresyon kişinin yaşama isteğini azalttığı için hastanın tedaviye ve iyi olmaya karşı motivasyonunu azaltıyor. Sonuçta kişide tedaviye uyumsuzluk ve hastalıkta gitgide kötüye gitme söz konusu olabiliyor.
Soru: Diyabette depresyonun belirtileri nelerdir?
Prof. Dr. Arif Verimli: Neredeyse her gün, gün boyunca kendini boş ve üzgün hissetme. Diyet yapmıyorken belirgin kilo kaybı veya kilo alma (Vücut ağırlığının yüzde 5'inden çoğunun bir ay içinde artması ya da uzaması.)Geceleri uyuma güçlüğü çekmek ya da çok fazla uyumak. Endişeli, heyecanlı, içi içine sığmama durumu olarak tanımlanan "ajitasyon" içinde olmak ya da fiziksel olarak yorgun, dermansız hissetmek.Belirgin olarak, yapılan aktivitelerde ilginin ya da tatminin kaybolması. (Hiç bir şeyden zevk almamak, yapmak istememek.) Kendini haddinden fazla, yersiz olarak suçlamak ve kendini değersiz bulmak. Düşünme ve konsantrasyon yeteneklerinde azalma, kararsızlık. Sık sık ölümü düşünmek (sadece ölüm korkusu değil), intiharı planlamak veya intihara kalkışmak.
Soru: Tiroid hormonu, guatr hastalığı ve depresyon ilişkisini anlatır mısınız?
Prof. Dr. Arif Verimli: Halk tarafından guatr diye bilinen hastalık tiroid bezinin büyümesidir. Tiroid bezi büyümeksizin hormon salgısı artabilir. Buna “hipertiroidi” denir. Tiroid bezi büyümüş ya da normal olabilmektedir fakat hormon salgısında bir azalma vardır. Buna “hipotiroidi” denir. Hipotiroidi ve hipertiroidi her ikisi birden ruhsal belirtilerle kendini gösterebilir. Tarihte İlk hipertiroidi vakası bir psikiyatri kliniğinde bulunmuştur. Hipotiroidi de hipertiroidi de depresyona yol açabilmektedirler. Ya da depresyonun tedavisini geçiktirici etki yaparlar. Tiroid’te bir hastalık olmadan da tedaviye dirençli bazı depresyonlarda tiroid hormonu vererek direnç aşılmaya çalışılır. Bu kişinin tiroid hastası olduğu anlamına gelmez. Psikiyatrist depresyon hastasına tiroid hormonlarının tahlilini yaptırarak sonuca varır. Bu durumda ilaç tedavisi başlar. Tiroidin depresyona etkisi nörokimyasal bir etkidir. Tiroid hormonlarının en sık rastlanan yan etkileri ishal, terleme, taşikardi, titreme, baş ağrısı ve uykusuzluktur. Tiroid hormonunun kalp yetmezliği ve hipertansiyon hastalarında kullanılması sakıncalı olabilir.