Güncelleme Tarihi:
* Üçüncü albümünüz 5 Mart’ta çıktı. Albüm için neden “MS 05.03.2010” ismini seçtiniz?
İlker: Önceki albümden bu yana çok fazla değişim yaşadık. Askere gittik geldik... �
Arda: Yaşlı gözlerle onları bekledim burada... (Gülüyor)
Birol: Askerlik, erkek hayatında aynaya bakma ve yüzleşme zamanı. Bir sürü kararla geri döndük. Önce kendi içimizde, sonra sizlerle paylaştık. En önemlisi, diplomaları bir çekmeceye kaldırıp, tüm iş deneyimlerimizi bir kenara bıraktık ve sadece müzikle uğraşmaya karar verdik. Sonra altı senedir birlikte olduğumuz Gergedan’dan boşandık. Uzun bir süreçti ama mutlu bitti. Sonra da Avrupa Müzik’e geçtik. Bu albüm tüm bu yaşananların bir sonucu. Çıkış tarihi ise bizim için yeni bir başlangıç, yani milattı. Bu nedenle “MS 05.03.2010” ismini koyduk.
* Bir röportajınızda siz askerdeyken arkanızdan birtakım olaylar döndüğünü söylemişsiniz. Neler olmuş siz yokken?
Birol: Bir şeyler olmuş işte. Olan oldu artık. şu an bulunduğumuz yerden mutluyuz. Bütün o olanlar da iyi ki olmuş diyoruz.
Arda: Geriye bakmak istemiyoruz.
�
ALBÜM SANCILI BİR DÖNEME DENK GELDİ
�
* Mutsuz bir albüme imza atmışsınız. Neden böyle oldu? �
İlker: Albümün hazırlık aşamasının o sancılı süreçlere ve askerliğimize denk gelmesi etken oldu diyelim. Zaten biz mutlu şarkı yapamayan adamlarız. Sonuçta ortaya böyle bir albüm çıktı.
Birol: Kendi içimizde çok gülüyoruz ama güldüğümüz zamanlarda şarkı yapmıyoruz. Hep dibe vurduğumuzda, mutsuz olduğumuzda çıkıyor şarkılar. Bu kez biraz fazla oldu bu mutsuzluk. Ama bize hayatımızda yer etmiş şarkıları sorarsanız, size yine en ağır olanları sayarız.
Murat: Bir de eğlenceli şarkılar bana hep gelip geçici geliyor. Unutulmayanlar genellikle insana dokunan, hüzünlü şarkılar oluyor.
Arda: Belki mazoşist bir yaklaşım olabilir ama ben kocaman adamların evde eğleneceğine, bu şarkıları dinleyip ağlamasını tercih ederim.
* Sadece iki tane hareketli şarkı var albümde...
Birol: O ikisi bize yetiyor. Zaten biri Nilüfer’le bütünleşen “Yolcu Yolunda Gerek”in cover’ı.
Her albümde bir cover var. Bu cover’lar albümlerinizin nazar boncuğu oldu artık sanırım...
Birol: Biraz öyle. Üzerinde çalıştık, sevdiğimiz bir düzenleme çıktı ortaya.
HAYATIN GÜZEL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜRDÜK, DEĞİLMİŞ
* Geçtiğimiz gün verdiğiniz bir röportajda “Pamuk helva gibi adamlardık, koca çınara dönüştük” demişsiniz...
Birol: “Koca Çınar” şarkısı için söylemiştik bu sözü. O şarkıda büyük bir yüzleşme var. Bizler müziğin hep müzik yapmaktan ibaret olduğunu, hayatın güzel olduğunu, insanların isteyerek zarar vermek istemediklerini düşünürdük. Ama öyle değilmiş. Birçok olaya şahit olunca biz de biraz değiştik...
* Çıkış şarkınız “Durma Yağmur Durma” oldu. Çıkış yapmak için neden grubun bir parçasını değil de, söz yazdığınız bir Yunan şarkısını seçtiniz?
Birol: Bu şarkının orijinali Yunanistan’ın ünlü bestecisi Andonis Vardis’in Haris Alexiou için yazdığı “Fevgo”. Biz Yunan müziğini severiz. Yazdığımız sözlerle de tam bir Gripin şarkısı haline getirdik. Çok severek albüme koyduk, çıkış parçası olarak da onu seçtik.
* Bu şarkıya bir de yağmur altında klip çektiniz. Ne kadar su kullandınız çekimler için?
Birol: Bilmiyoruz ama sekiz saat çekim yaptık. Kemal Başbuğ’un yönetmenliğinde, Ortaköy Meydanı’nda çekildi. Her tarafımızı streç filmle sardık, yine de beklediğimiz kadar hasta olmadık.
Arda: Biz rol yapamıyoruz, bu yüzden iyi oldu su. O acı ifadesini verebildik. Her şey sanat için! (Gülüyor)
* Albüm lansmanı nerede yapılacak?
Murat: Birkaç mekan var ama Taksim olur herhalde. Bizim mekanımız Taksim.
VE ŞİMDİ KARŞINIZDA BEYAZ KELEBEKLER...
* Askerliğin anısı çok olur, sizin bize anlatabileceğiniz komik anılarınız var mı?
Murat: Benim askerde de bir grubum vardı, bağlama, gitar ve davuldan oluşuyordu. Sevgililer Günü’nde komutan eşlerine konser verecektik. Beyaz gömlek, siyah pantolonlarımızı giydik. Sahneye çıkmayı beklerken birden sunucu bizim grubu “Beyaz Kelebekler” diye anons etti! Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü! Yine de sahneye çıktık, repertuvarımızda oyun havaları ve türküler vardı. Ankara havası revaçtaydı. Benim için çok güzel bir gündü.
Birol: Benim komutanlarım çok anlayışlıydı. Çarşı iznini çok veriyorlardı. Askerde de çarşıya çıkan adam hep kıskanılır. Bir gün çarşı defterine baktım, birinin çok fazla çıktığını görüp laf ettim, hatta küfür falan da ettim. Sayfayı bir çevirdim ki o kişi benmişim!
Birol: Yeni yıla 1100 erkekle girdim. Ben iki şarkı söyledim ama diğer arkadaşlarımın 17 şarkılık repertuvarları vardı. Benim için 1100 erkeğe söylemek garip değildi tabii ama bir kadın arkadaşımız da gelmişti, onun için nasıldı bilemiyorum...
MANGA EN GÜZEL ŞARKIYI SEÇTİ �
* Manga’nın Eurovision şarkısını nasıl buldunuz?
Birol: Değerlendirme yapmak bize düşmez ama yarışmaya çok güzel bir şarkının gittiğini söyleyebiliriz. Diğer iki şarkıyı da dinledik, Eurovision’un tarzına en uygun olanı buydu. Diğer şarkıları Manga albümlerinde duyacağımıza eminiz...