Güncelleme Tarihi:
- Turkophony Project’in albümü için çalıştığınız yabancı sanatçılarla nasıl bir bağınız var?
-Hayranı olduğum müzisyenlerle çalıştım. İlk buluştuğumuzda tabii ki hemen kaynaşamadık. Onların çalışma prensipleriyle benimki farklıydı. Projeyi dinleyince bestelerimi farklı buldular. Yeri geldiğinde çok otantik, bazen de doğaçlamaya çok uygun olduğunu; tüm şarkılarda duygu olduğunu belirttiler.
- Projeye dahil olan bestelerinizi nelerden etkilenerek ortaya çıkarttınız?
-Çoğunu Kuşadası’nda tatildeyken şekillendirdim. Özel olarak da küçük kızım Derin, eşim ve ailem için bestelediğim üç tane var. Çok hareketli olan küçük kızımı gözlerken besteledim Derin’in melodisini. ‘Aşkım’, şarkısının introsu karışık düzeni; melodisi de eşimi anlatıyordu. Şarkı üretimi safhası uzun bir süreçti. Bu geçen zamanda Turkophony konserleri yapıyorduk. Trilok Gurtu, Dominique Di Piazza gibi albümde yer almayan sanatçılarla da çalıştık. Beraber çaldıkça bestelerde değişiklikler yaptım. Hatta bizi dinlemeye gelen seyircilerden aldığım groove bile bestelerime yön veriyordu. Daha akıcı hale getirmeye çalıştım. Özellikle favorim ‘Tadımlık Karadeniz’di. Bu şarkıyı Dave Weckl için yeniden düzenlendim.
- Beş yıl süren kayıt aşamasını anlatabilir misiniz?
-2006’da kendi imkanlarımızla Horacio Hernandez ve ekibiyle 2007’deyse Dave Weckl’la kayıt yaptık. Pahalı bir proje olduğundan sponsor bulmak lazımdı. Tarkan Tüzmen ve Efsun Saraç destek verdi. Konserlere gelen ekiple pek çok kez İstanbul’da stüdyoya da girdik. İçimize sinmeyen detaylarda bütün kaytları yeniden yaptğımız da oldu. Kayıtlar İstanbul, Amerika, Londra, Yunanistan’da ayrı ayrı yapıldı. Biraz da çalıştığımız isimler dünyaca ünlü isimler olduğu için, bazen de onların takvimini bekledik.
- Elimizdeki son albümünüz öncekilere göre gerek sound gerekse tarz olarak farklı. Proje ortaya çıkarken bu farkı öngörüyor muydunuz yoksa albüme dahil olan sanatçılar ve farklı görüşler mi albümü farklı bir yola yönlendirdi?
-Besteleri yaparken kafamda müziğin rengi çıkmıştı. İşe ilk koyulduğumda portreyi görebiliyordum. Farklı, çünkü tamamen kendi müziğimi yorumluyorum. Turkophony’de yer alan müzisyenlerin müzikal anlamda yorumu var. Müzikler ister istemez farklılaştı.
DAVE WECKL KIZLARIMLA KOŞUYOLU’NDA OYNADI
- Hernandez ve Weckl gibi dünyanın en önemli müzisyenlerini albümünüzde bir araya getirdiniz. Bu isimlerle ve diğer sanatçılarla tanışma hikayelerinizi ve albüme dahil olma süreçlerini anlatabilir misiniz?
-Hernandez’le ilişkimiz ticariydi, geldi profesyonelce çalıp gitti. Ama Dave Weckl’la dost olduk kendisi büyük bir klavuz ve öğretmen. Çok iyi gözlersen çok şey öğrenirsin. Kendisiyle kayıt yapmak istediğimi söyledim; kim olduğumuzu, onunla çalıp çalamayacağımızı sorguladı. “Tabii ki sizin gibi olamayız ama, göndereceğim şarkıyı siz çalabilir misiniz?” dedim. ‘Tadımlık Karadeniz’i gönderdim. Şarkıyı nasıl bestelediğimi soruşturan bir sayfa dolusu mail yazıp “Biz Amerikalıyız bize bu ritimler çok zor” dedi. Sonradan yeni bir detay öğrendiğini ve kaydı yapacağını söyleyip 10 gün süre istedi. Şarkıyı Chick Corea’ya da dinlettiğinde Corea, çok iyi bir etüt şarkısı olduğunu söylemiş. Mike Stern’le konsere geldiği zaman yüzyüze tanıştık. 2008’de çağırdık, ilk Turkophony konserini yaptık. Aile dostumuz oldu. Kızlarımı Koşuyolu Park’ında oynattığı günü unutamam.
- Yurtdışı konserlerinizde projenize gelen tepkiler nasıl?
-Herkes ağzı açık dinliyor. Çünkü çok renk, ahenk ve kültür var. Bir de “Sizi dinleyip gaza geldik, sabaha kadar enstrüman çalışıyoruz” diyen çok insan var.
- Dave Weckl albümünüz için olumlu konuşup projenin kendisi için zorlu olduğunu söylüyor. Kayıt aşamasında Türk müziğine yabancı olan bu sanatçılarla ilgili ilginç anılarınız var mı?
-Olmaz mı! Stüdyodan ziyade sahnede enteresan durumlar yaşadık. Konser önces tüm şarkıları, notaları Weckl’a göndermiştim. Her şey tamamken, konser günü Dave “Focus’u çalmayalım. Ben batılıyım, siz Doğulular gibi düşünemiyorum” dedi. 9/8’in ruhuna giremiyordu. Focus çıkınca eksilen süreyi nasıl kapattım ben bile bilmiyorum. Sonradan anladım ki şarkı Dave’in kabusu olmuş. Focus deyince yüzü değişiyordu. Bir yıl şarkıyı çalmadı hatta albümde de parçayı Sean Rickman çaldı.
- Yabancı müzisyenler kendi tekniklerini Türk melodilerine uydurmaya çalışırken zorlandılar mı? Özel bir hazırlık yaptılar mı?
-Latin kökenli müzisyenlere sadece ‘Havana’ adlı bestemi çaldırdım. Songa salsa ritminde, aralarda 11 zamalı geçişler yaptım. Onun dışında zorlanmadılar. Focus adlı eserim 9/8’lik. Orada biraz tavır konusunda takıldık. Onun dışında her şey mükemmel bir şekilde takılmadan aktı gitti.
- Projenin ikincisini gerçekleştirmeyi planlıyor musunuz?
-Tabii ki devamı gelecek. Bu bir yolculuk benim için. İlginç buluşmaların yaşanacağı, müziğime başka bir pencereden bakacağım Turkophony Part2 çalışmalarına başladım. İçimdeki sesi dinlemeyi hiç bırakmıyor, onu takip ediyorum.
AMERİKA’DA TURNE YAPACAĞIZ
Amerika’daki iş ortağımız Ateş Temeltaş’ın sahibi olduğu Golden Horn şirketi. Albümü, Amerika ve Kanada’da yayımladı. Aldığımız duyumlara göre, dinleyenler beğeniyor, basın bizimle ilgileniyor. Olumlu ilerliyoruz. Şimdiye kadar İstanbul’da çaldık, 24 Şubat’ta Dave Weckl, Kai Eckhardt, Christopher Paul Robinson ve Osam Ezzeldin’le Ankara Caz Festivali’nde çalacağız. Tüm ekip Amerika’da olduğu ve albümümüz orda da çıktığı için orada da turnemiz olacak.
TIME DERGİSİ’NE KAPAK OLURDUM
Buzuki tarihinde Grammy kazanan olmadığı için aday adaylığım kazançla sonuçlansaydı Time Dergisi kapak yapardı. Grammy ticaret anlamında önemli. Çünkü, bazı festivallerde hâlâ müziğimi anlatmak zorundayım. Grammy adaylığı olsaydı zorluklar otomatikman ortadan kalkacak ve her kapı açılacaktı. Ülkemizde de böyle. Buzuki deyince taverna düşünen zihniyetlere yaptığın müziği nasıl anlatabilirsin ki? Biz her sene Turkophony kapsamında kendi çabalarımızla konserler yapıyoruz. Dünyanın en önemli müzisyenleriyle, sahnede kendi müziğimi yorumluyor, üretip paylaşıyorum. Ülkemizdeki caz festivalleri bunu değerlendirmeli. Ön yargılardan uzaklaşıp projeyi dinlemeliler. Ödül olmayınca kendini tanıtmak zorunda oluyorsun. O yüzden bir şekilde Grammy almam lazım. Alacağımdan da eminim. İlginç projelerim var mutlaka dikkatlerini çekecek.