Güncelleme Tarihi:
‘Hâlâ aşka inananların filmi’ yazıyor Evim Sensin’in sonunda.
Muhtemelen gözyaşlarınızı silmekle meşgulken okuyacaksınız bu cümleyi.
Aşka inanmaktan çoktan vazgeçmiş bünyelerin bile içine umut tohumu serpecek hikâye, diğer yanda da aşık olanları, kaybedenleri, aşka inanmayanları bile ağlatacak kadar dram barındırıyor içinde.
Bir sahneden sekerseniz, diğerinde mutlaka yakalanıp gözyaşlarınızı serbest bırakıyorsunuz.
SENARYO ÇALINTI İDDİALARINDA ART NİYET VAR
Önce halen internette dolaşan çalıntı dedikodularına son verelim.
Filmin başında da yazdığı ve Özcan Deniz’in her fırsatta belirttiği gibi bu bir uyarlama senaryo.
Kore filmi A Time To Remember’dan uyarlandığı her yerde yazılır çizilirken hâlâ bu filme çalıntı etiketi yapıştırmaya çalışmak olsa olsa art niyet olabilir.
Özcan Deniz, Şükrü Avşar’in “Filmin haklarını aldım, senin çekmeni istiyorum” ısrarlarına uzun süre direnmiş aslında.
Kendine ait pek çok hikâyesi olan bir yönetmen için başkasının senaryosunu çekmek çok da cazip değil tabii.
Ama hem Avşar’ın ısrarları hem de senaryonun kendisi bir süre sonra ‘evet’ demesini sağlamış.
Evim Sensin her ne kadar bir Kore filmi uyarlaması olsa da bizim Yeşilçam filmlerini aratmıyor değil.
Zengin kız, fakir oğlan aşkı...
Araya giren engeller.
Tam mutlu olacakken yaşananlar.
Ancak burada araya karakedi ya da aile büyükleri değil, amansız bir hastalık giriyor.
SON YARIM SAATİ BUĞULU GÖZLERLE İZLEDİM
Filmin ilk yarım saati, içinde komedi öğeleri de barındırıyor.
Özellikle Leyla ve İskender’in tanışma ve aşık olma süreçleri bazen Hollywood kahraman filmleri tarzında (marangozun alet edavatıyla yavaş çekim odaya girdiği an) bazen de gerilim filmi tadında (Leyla ve İskender’in döner kapıda sıkışma sahnesi) hayli ilginç.
Marangozluk yapsa da o güne dek “Evim” diyeceği bir yeri olmayan İskender, “Evim sensin” dediği Leyla ile kendine yeni bir hayat kuruyor.
Gelişme bölümünden sonra sıra geliyor mendillere bolca ihtiyaç duyacağınız son yarım saate.
Sevgililerin dramında ağlamaktan kurtarırsanız, baba-kız sahnesinde kesin teslim oluyorsunuz.
Ben baba-kız sahnesinde artık gözyaşlarımı tutamaz haldeydim. Filmin sonrasını buğulu gözlerle izlediğimi hatırlıyorum.
SEN YARİM İDUN
Bu gözyaşı selinde senaryonun ve diyalogların hınzır oyunları kadar oyunculukların başarısından da söz etmek gerek.
Özcan Deniz ve Fahriye Evcen kuşkusuz kimyaları tutan, iyi bir ikili. Fahriye Evcen, yönetmenin özel tercihi olan makyajsız haliyle saflığı, çocuksu hali ve temizliğiyle ön plana çıkan Leyla’ya uygun bir tipleme çiziyor.
Özcan Deniz; bir erkek sevgiyle nasıl bakar, nasıl sahiplenir, nasıl yıkılır, nasıl ağlar, nasıl acı çeker, hepsini gösteriyor.
Sait Genay, Teoman Kumbaracıbaşı ve Kayhan Yıldızoğlu kilit yan rollerde gayet başarılı.
Yıldıray Gürgen ve Berkay Şenol tarafından tekrar düzenlenen Yasemin Yıldız şarkısı ‘Sen Yarim İdun’ hikâyenin notalarda can bulmuş hali.
Filmin müzikleri de ayrıca bir alkışı hak ediyor.
Özcan Deniz, kendine ait olmayan bir senaryoyu bile sahiplenerek ve kendinden dokunuşlar katarak yukarılara taşımış.
Evim Sensin, en fazla izlenen aşk filmlerinden biri olmaya aday.
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
Yaratıcılık süreci üzerine
Küçük Gün Işığım ile sinema dünyasına iddialı bir giriş yapan Jonathan Dayton, Hayalimdeki Aşk’ı eşi Valerie Faris ile birlikte yönetiyor. Hayalimdeki Aşk, ilk romanı ile büyük başarı elde ettikten sonra aynı başarıyı yakalamama korkusu ile başka bir şey yaşamaz hale gelen ve içine kapanan bir yazarın hikâyesini anlatıyor. Hikâye kusursuz eşi yaratmak üzerine. Aşkta da aradığını bulamayan roman yazarı Calvin, ikinci romanına ilham versin diye rüyalarının kadını Ruby’yi yaratıyor. Bir hafta sonra bir bakıyor ki Ruby salonda oturmakta. Başrollerini Paul Dano, Zoe Kazan ve Annette Bening’in paylaştığı filmin senaryosu Zoe Kazan’a ait. Hayalimdeki Aşk, yaratıcı süreç, hayatı kontrol etme tutkumuz ve ilişkileri kendi beklentimize göre şekillendirme arzumuz üzerine eğlenceli ve ilgi çekici bir seyir sunuyor.
Bond ölüyor mu?
Türkiye çekimleri sayesinde çekim aşamasından bu yana ilgi alanımıza giren yeni James Bond filmi Sykfall nihayet vizyonda. Açılışta, İstanbul’da çekilen Kapalıçarşı üzerinde motosikletle kovalama sahnelerini Adana’da çekilmiş olan tren üzeri kavga sahnesi izliyor. Bond ve M16 ajanı Eve (Naomie Harris), İngiliz ajanlarının gerçek isimlerinin olduğu bir CD taşıyan adamın peşine düşüyor. Bond’un öldüğü düşünülen bu tehlikeli kovalamacanın ardından İngiltere’de M’in ve örgütün güvenilirliği ve işlevi sorgulanmaya başlıyor. Bond, yaralarını sarıp tekrar ortaya çıktıktan sonra da M ile geçmişten kalan bir meselesi ve zapt edilmesi güç olan Silva ile amansız bir mücadeleye giriyor. Skyfall, James Bond’un kendi gücünü kendi içinde sorguladığı ve zaman zaman ümitsizliğe kapıldığı, depresyona girdiği bir film. Karakterin kendi içinde sorgulamalarının arttığını gözlemliyoruz. Amerikan Güzeli (American Beauty), Azap Yolu (Road to Perdition), Kavanoz Kafa (Jarhead) gibi filmlerin yönetmeni Sam Mendes’in yönetmen koltuğuna oturduğu Skyfall, iyi bir Bond filminde olması gereken herseye sahip; güzel kadınlar, arabalar (Aston Martin DB5), silahlar, egzotik mekanlar, entrika, aksiyon, kötü adamlar ve akla hayale gelmeyecek sürprizler.
Maraş katliamının izleri
Festivallerin gözdesi Babamın Sesi, Maraş katliamından yola çıkıyor ve Kürt-Alevi bir ailenin geçmişini anlatıyor. Zeynel Doğan ve annesinin başrolleri paylaştığı film önce belgesel olarak planlanmış sonra kurmacaya dönmüş. Base, Elbistan’da yalnız yaşıyor. Tek beklentisi büyük oğlu Hasan’ın eve dönmesi. Diyarbakır’da yaşayan küçük oğlu Mehmet, baba olacağını öğreniyor. Eşyaların arasında babasına gönderilmek üzere kaydedilmiş annesinin ve kendi çocukluk sesinin olduğu bir kaset buluyor. Mehmet ailesiyle ilgili bilmediklerini öğreniyor. Kasetlerin gerisini araştırmak annesini Diyarbakır’a getirmek için Elbistan yoluna düşüyor. Çekimleri Elbistan ve Diyarbakır’da gerçekleştirildi. Babamın Sesi, daha önce 31. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma’da yarışmış ve En İyi Senaryo ödülünü Tepenin Ardı filmiyle paylaşmıştı. 19. Adana Altın Koza Film Festivali’nde Ulusal Yarışma bölümünde gösterilen yapım ayrıca En İyi Film ve En İyi Senaryo ödüllerini aldı.