Güncelleme Tarihi:
Retinoblastom yani göz tümörü ülkeden ülkeye değişmekle birlikte 14-20 bin canlı doğumda bir görülen, çocukluk çağının en sık görülen kötü huylu göz içi tümörü. Göz tümörleri henüz farklılaşmamış retina hücrelerinden köken alır, yaklaşık olarak olguların yüzde 40’ı ailesel geçiş gösterir. Olguların çoğunluğunda hastalık ilk 3 yaşta belirti verir.
Memorial Şişli Hastanesi Göz Merkezi’nden Doç. Dr. Barış Sönmez, hastalığın ilk belirtisinin beyaz göz bebeği anlamına gelen lökokori olduğunu söyledi ve vakaların yüzde 60’ında görülen en sık belirti olduğunu vurguladı. Aileler tarafından “çocuğumun gözünde karanlıkta balık pulu gibi bir parlama oluyor” şeklinde de ifade edilebilen bu durum özellikle fotoğraflarda daha belirgin hale geliyor. Ancak küçük, retinanın 'perifer' dediğimiz kenar kısımlarına yerleşen tümörler fotoğraflarda herhangi bir bulgu vermeyebilir.
Göz kayması da dikkat gerektirir
Hastalığın en sık ikinci belirtisi ise yüzde 20 oranında görülen şaşılık yani göz kayması. Bu sebeple şaşılıkla gelen tüm hastaların detaylı göz dibi muayenesinin yapılması gerekir. İkincil göz tansiyonu, gözün genişleyerek öküz gözü görünümü alması, hastalık göz dışına yayıldığında ise gözde dışarı itilme ve enfeksiyon benzeri görünümler oluşabilir. Hiçbir şikayet görülmese de her çocuğun periyodik olarak, göz bebeği genişletilerek muayene edilmesi gerekmektedir.
Göz kaybı ya da ölümle sonuçlanabilir
Retinoblastom tedavisi tümörün tek taraflı ya da çift taraflı olmasına, tümör büyüklüğüne, vitreus ve retina altı, görme siniri, koroid gibi bazı göz yapılarıyla olan ilişkisine, hastanın yaşına ve sistemik durumuna göre değişir. Hastalık çoğu olguda göz içine sınırlı olarak kalır, fakat tanıda gecikme olması durumunda göz dışına yayılır ve tedavi olanağı azalabilir.
Transpupiller termoterapi, kriyoterapi, brakiterapi (tümöre yönelik radyoterapi) gibi bölgesel tedaviler, kemoterapi, eksternal radyoterapi gibi sistemik tedaviler mümkün olmakla beraber; bazı olgularda gözün ameliyatla alınması (enükleasyon), ileri derecede yaygın hastalıkta ise gözün etrafındaki dokularla birlikte çıkarılması (egzentarasyon) söz konusu olabilir. Hastalık göz içi evrede yakalandığında sağkalım neredeyse yüzde 100’dür ancak hastalık göz dışına çıktığı zaman sağkalım yüzde 0 civarına düşer.
Şüphelendiğiniz an göz doktoruna başvurun
Deneyimli göz doktorları her zaman çocuk hastaya yaklaşırken ayırıcı tanıdaki hastalıkları düşünerek muayene ve tetkiklerine yön verir. Çocuk hastaların göz şikayetleri sebebiyle çocuk doktoruna değil, göz doktoruna götürülmeleri en uygun yaklaşım olur.
Toplumumuzun bilinçlenmesi için yazılı ve görsel basında bilgilendirici programlar hazırlanabilir. Unutulmamalıdır ki; hastalık göz içi evrede iken tanı konan hastalarda, retinoblastomdan ölüm neredeyse imkansızdır. Bu da hastalığın erken tanısının önemini bir kez daha vurgular.