Güncelleme Tarihi:
Böylece “geniş bir seyirci kitlasine” hitap etmeyi düşünmüşlerdir belki de...
Hani bizim insanın içini burkan acılı komediler vardır ya (Cüneyt Arkın’a, Fatma Girik’e, Türkan Şoray’a oynattırdıkları rolleri, yahut Cevat Kurtuluş’u, İzzet Günay-Süleyman Turan ikilisini düşünün...) kötü Yavru ile Kâtip taklidi, öyle...Kötü adam Balantines viskisi içiyor, bürosunun arkasında kırmızı kapitone olan ‘Sheriff’ mahmuzlu çizmelerini masaya uzatmış J&B tercih ediyor, komik üçlüyse barda Johnie Walker ile kafa buluyor. Herhalde soğuk çayla dolduracak aynı markadan 3 boş şişe bulamamışlar.
Replikler muhteşem, mesela iyi kovboy (galiba ‘Foto’ Dursun Özmen’di) birine ‘Haydi gazla buradan’ diyor, otomobilden yarım asır evvel. Komiklerden biri, kavga sırasında (hani hem yumruklaşır hem espri yaparlar ya) ‘Atını özleyen kovboyun intikamı yakında bu sinemada, ih-ih-ih-ih’ diye gülüyor, Lumières Kardeşler daha beşikteyken...
Müzik bir âlem, ya veremli Tarkan rolündeki Kartal Tibet’in “dev ahtapotu temsil eden masa örtüsü kurbanına ağır ağır yaklaşırken” temalı ııın-ın - ııın-ın - ııın-ın müziği, ya Mamçakoğlu filmlerinin beygirler Belgrad ormanında hızlandırılmış şekilde koşarkene cıngılı, inanmayacaksınız ama bir ara Z filminin müziği, sonra tabii ki, parça pürçük, uç uca eklenmiş İtalyan kovboy filmlerinden bildik parçalar...
Ha bu arada, iyi adama saldıran ve vurulunca çok da kötü ölen (her figüran sanatını göstermeye çalışıyor haliyle) silahşörlerin ya gözünde Zorro maskesi var, ya da geniş kenarlı Meksika şapkaları yüzlerini gizliyor. Niye? Çünkü hepsi hepsi 8-10 figürana kadar para var da ondan, her biri 10’ar kere ölecek ya filmde... (Cüneyt Arkın elinde kılıcı Viyana yakınlarındaki Rumelihisarı burçlarına tırmanırken, teker teker gelen Çinliler de hep maskelidir ya, hatırlarsanız.)
Muhteşem bir filmdi, keşke tamamını anlatabilsem...
Haa, asıl en önemlisini unutuyordum: Amerika’nın Teksas Eyaleti’nde, kasabayı ele geçirmiş kötü adamlardan kaçmaya çalışan 3 komik, BİLİN BAKALIM NE KILIĞINA GİRDİLER. Hayatta tahmin edemezsiniz, bizim gibilerin hayâl gücü buna yetmez...
Size biraz vakit vereyim, düşünün... Gerçi iddiaya girerim imkânı yok bulamazsınız ya!...
Söyleyeyim mi?
Altı kumarhane, üstü kerhâne olarak işleyen The Saloon’un koridorlarında, kötü adamlardan kaçmak için, Teksas’ın yahut New Mexico’nun göbeğinde, sıkı durun, BOYUNLARINDA ISTAVROZ, SİYAH CÜPPELİ RUM ORTODOKS PAPAZI kılığına girdiler ve tam kapüşonu başlarına geçirmiş uzaklaşırkene, kötü adam arkadan seslendi;
- Papaz NNN'Efendiii, burada Meksikalı kılığında nnüç kişi gördünüz mü?
Tarkan, Malkoçoğlu filmlerinde hep böyle kaçarlar ya, stüdyoda bulabildikleri tek uygun kostüm buydu herhalde.
Dedim ya, muhteşemdi...