Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2005 00:00
Lazerin kullanılmaya basladığı 1987 yılından sonra ve özellikle 1992 yılında gelişen yeni aletlerle birlikte, her hastanın gözü için özel bir tedavi planlanması gerektiği düşünülmeye başlandı. İlk dönemlerde hastanın gözünün haritasının yani topografisinin lazere aktarılarak tedavinin iyi olacağı düşünülüyordu. Fakat bu, o günkü teknoloji ile mümkün olmadı. 2000 yılına gelindiğinde WAVEFRONT yöntemi bulundu. Daha sonra da T-CAT ve F-CAT yöntemleri bulunarak, bugünkü tedaviye başlandı.
Wavefront nedir?
Wavefront, gözü bir fotoğraf makinasi gibi optik bir sistem olarak kabul eder. Bu sistemin içinde görüntüyü bozacak her türlü detayı tespit eder ve bu bozukluğu düzeltmeye çalışır. Sistemin zayıf tarafı, bozukluk sistemin neresinde olursa olsun düzeltmenin lazerle kornea tabakasında yapılması!
l Yeni iki yöntem yani T-CAT ve F-CAT nasıl çalışır?
T-CAT yöntemi lazerdeki ilk "göze özel yöntem" hayalinin gerçekleşmiş hali. Bu yöntemde hastanın gözünün topografik haritasını ve gözün bütün özellikleri bir diskete oradan da lazerin bilgisayarına aktarılır. Lazer bu harita ve gözün detay bilgilerini kendi sistemine kaydeder. Hastanın gözünü bu bilgilere göre tedavi eder. Gözün gerçek görme merkezini bile kendisi bulur.
F-CAT yönteminde hastanın gözünün korneasının olması gereken ideal şeklini elde etmeye çalışırız. Bu şekil lazerin bilgisayarına bir rakam değeri olarak bildirilir. Değerin ne olması gerektiği özel harita yöntemleriyle saptanır ve hesaplanır. Ayrıca cerrah muayenesini yaptığı hastanın durumuna göre bu rakamlarda oynamalar yapar. Örneğin gece görev yapan kişilerle, bütün gün bilgisayar başında olanların veya sporcularin bilgisayara yazılması gereken rakamsal değerleri farklıdır. Bu ayarlamaların sonunda lazer hastanın gözünde olmasi gereken ideal kornea şeklini oluşturur.
l Yöntemlerin kullanımında doktorun rolü hiç mi yok?
Hastaların yüzde 50'si için belli kurallar oluşturduk. Lazeri uygulayacak meslektaşımız bu kuralları bilirse, bilimsel toplantı ve kursları takip ederse hastaların yarısı için ne yapması gerektiğini de bilecektir. Geri kalan diğer hasta grubu için lazeri uygulayacak hekimin gözle ilgili verileri çok iyi değerlendirecek bilgi ve tecrübeye gereksinimi var.
l Bu yöntemlerle tedavi edilen hastalar, standart tedavi edilen hastalardan daha mı iyi görür?
Daha iyi demek doğru bir ifade değil. Tedavi edilen tüm hastalar eğer doğru seçilmis hastalarsa iyi görürler. Ama görüşün kalitesinde fark olabilir.
l Bu yöntemler uygulanmadan önce hastaya yapılması gereken tetkikler daha mı fazladır?
Evet. Bu yöntemler hasta gözü için yorum yapabilmek ve hastanın gözünün gerçek yapısını bilmek için gerekli. Zaten lazer sistemleri de bu veriler bilgisayara girilmeden göze özel yöntem konumuna geçmez.
l Bu yöntemler için hatasız, garantili sonuç veriyor diye bilir miyiz?
Hayır hiçbir yöntem için hatasız veya garantili gibi ifadeler kullanılamaz. Tüm cerrahilerde oldugu gibi başarısızlık ve komplikasyon söz konusu.
Yüksek numaralı hastaların tedavisi daha başarılı
Yeni lazer sisteminde, yüksek numaralı hastalar daha başarılı tedavi ediliyor. Hipermetrop ve astigmatta 4’e kadar, miyopta 8, 9, 10’a kadar başarılı sonuçlar alınırken, yeni teknoloji ile miyoplar için 15 dereceye, hipermetroplar için 8 dereceye ve astigmatlar için 6 dereceye kadar yüksek başarı şansı yakalanıyor. Özellikle bugüne kadar çok başarılı olunmayan hipermetrop hastalarında numaranın tamamen düzelme şansı da çok yüksek. Yeni lazerin en büyük özelliği daha az derine inerek yüzeyden çok yüksek numaraları tedavi etmesi. Daha önce korneanız ince, size tedavi etmememiz daha iyi olur dediğimiz hastaları bile bugün yüzde 25 daha derine inerek tedavi ediyor.
Hazırlayan: Mesude ERŞAN