Göze batmamak için geceleri siyah giyerim

Güncelleme Tarihi:

Göze batmamak için geceleri siyah giyerim
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2008 00:00

Yeşil sahalar kadar gece hayatının da en dikkat çeken isimlerinden olan Ümit Karan, Kelebek'e konuştu.

Haberin Devamı

ÜMİT- ZEYNEP KARAN FOTOĞRAFLARI

Durmadan saçıyla, sakalıyla oynayan futbolcuları “artist” olarak niteleyen ve “Gereksiz hareketler bunlar” diyen Galatasaraylı futbolcu, kendisinin ise dikkat çekmemek adına siyahlara büründüğünü anlattı: "Ben göze batmamaktan yanayım. Bu yüzden gece çıkarken siyah gömlek veya tişört giyiyorum."

"Popüler Görüşmeler"im tam gaz sürüyor.  Efenim bu haftanın popüler kişisi Ümit Karan. Kendisini aslında sahalardan değil, daha çok gece hayatından tanıyorum! Çünkü mekanlarda sıkça karşılaşıyoruz. Ayrıca ben maç filan izlemiyorum. Dolayısıyla ilginç bir buluşma oldu. Kendi mekanı Frame’de ortaya karışık konuştuk. "Düz bir adam" olduğundan bahsetti Karan. Ha bir de, habire saçıyla sakalıyla oynayan futbolcuları "artist" bulup ekledi: "Gereksiz hareketler bunlar..."

Haberin Devamı

Göze batmamak için geceleri siyah giyerim
Ümit Karan gece hayatını seviyor. Bu yüzden ilk önce futbol filan değil, gece hayatı konuşuyoruz. Ve hemen balıklama, "Sence Türkler eğlenebiliyor mu?" diyorum, "Hayır" diyor: "Çünkü rahat değiller. Zaten dışarı çıkan çok dar bir kesim. Dans ettiğin zaman da ’Şu çocuğa bak, dün sarhoştu, oynuyordu’ diye konuşuyorlar ardından. Oysa ben dans etmeyi severim. Ama burada değil, yurtdışına gittiğim zaman dans edip eğleniyorum."

Doğru, geçen kış bir gece Arda Turan’la beraber Cahide’de eğlenirken görmüştüm onu. Hayır, dans etmiyordu. "Arda’yla gece çıkıyor musunuz sık sık?" diye soruyorum: "Arda’ya hadi gel çıkalım demiyorum. Ama arıyor, ’Ümit abi nerdesin, sıkıldım, çıkalım mı?’ diyor. Gençler seviyor beni takımda. Onlara fikirler veriyorum. Çok inişli çıkışlı yaşadığım için futbolu."

ANNESİ NEDEN İSYAN ETTİ

Ümit Karan ilginç bir adam. Onda hepsinden bir tutam var: Hem baba, hem gençlerin yol gösterici abisi, hem de gece dışarı çıkıp eğlenmeyi seven bekar bir adamın ruh hali. Bir de hem dışa dönük gibi hem de değil.

Durumunu kendisi özetliyor:

Haberin Devamı

"Zor bir adamım. Beni anlamak kolay değil. Dışarıya duygumu göstermemeye çalışan biriyim. Aslında kendine ait bir dünya yaratmış, kendi halinde yaşayan biriyim. Öyle çok büyük zevklerim yok. Çok geniş bir çevrem var ama fazla arkadaş da edinmiyorum."

Çocukluğundan beri çok konuşan biri olmamış. Hatta annesi geçenlerde "32 yaşına geldin, hálá benimle bir şey konuşmadın" demiş aniden! "Muhabbet ediyoruz tabii, ama dertlerimi anlatmam ben" diyor.

"Bir gün psikoloğa filan gitsen ona da açılamazsın" diyorum. "Aynen" diye karşılık veriyor.

"BEYAZ GİYMEM" DEDİ, AMA DEDİĞİNİ YAPAMADI

Göze batmamak Ümit’in hayattaki şiarı olmuş adeta. Saçını sakalını habire değiştiren birçok futbolcunun aksine o yıllardır aynı sakal tipinden vazgeçmiyor. Sadece bir kere kesmiş top sakalını. O da sakatlığı döneminde. Kimseler görmemiş yani! Görüntüsüyle oynayan futbolcular için "gereksiz hareketler bunlar" yorumunu yapıyor.

Haberin Devamı

O "düz olmaktan" yana. Ve göze batmamaktan. Öyle ki, sırf bu yüzden gece çıktığında siyah gömlek/tişört giyiyormuş. Beyaz giyerse fazla dikkat çekebilirmiş çünkü. Ama bu röportajın gerçekleştiği günün gecesi Cahide’de karşılaştık. Hayır efendim, pembe bir tişört giymişti! "Hani" dedim, "Nerede kaldı göz batmama olayı?"

Güldü, "Buraya gelmeyi planlamıyordum ve böyle diyeceğin de aklıma geldi"... Bence Cahide’ye Ümit için bir adet stand yapmalılar. Kazara açık renk tonlarda giyinip gelmişse siyah tişört seçeneklerinin olduğu bu standdan istediğini giyip göze batmasın diye...

ERMAN TOROĞLU ÖZÜR DİLEMEDİ

Geçmişe dönüyoruz biraz... 18 yaşına kadar Berlin’deymiş. Aslında Türkiye’ye gelmeyi hiç düşünmüyormuş. Üstelik Türkçe’si o zamanlar berbatmış. Ama iyi bir teklif önerilince Ankara’ya gelmiş. Gençlerbirliği’ne. "Şartlar öyle gerektirdi ve kaldım" diyor Türkiye günlerinin başlangıcı için.

Haberin Devamı

"Sonuçta para kazanma ihtimalim vardı. Babam ve annem işçiydi. Varlıklı bir aile değildik. O dönem bir Türk’ün yurtdışında futbolcu olması da kolay değildi. Şimdi kolaylaştı. Ama buraya adapte olmam da uzun sürdü."

Erman Toroğlu’nun televizyonda yaptığı "gollü" gafı hatırlatıyorum. Hatırlamayan için kısaca; Erman Bey "Bütün golleri bugün mü attın, yarına golün kaldı mı?" demişti. Karan’ın evleneceği haberi üzerine...

"Çok büyük gaf yaptı" diyor Ümit. "Şaka olsa bile yapılmaz. Sonuçta kendisi de aile babası. Yarın bir gün, neyse boşver... Onunla asla konuşmam, hálá da öyle. Çünkü hiçbir zaman özür dilemedi. Oysa özür dilemek büyüklüktür."

Toroğlu’nun lafı açılmışken spor yorumcularını nasıl buluyor?

/images/100/0x0/55ea3ca2f018fbb8f8732e80
"Futbol camiası ilginç. Herkes para kazanmak istiyor. Kimisi diğer insanları kötülemekle para kazanıyor. Fark edilmek için sert konuşmak zorunda kalıyorlar. Ama düzgün futbol yorumcusu da var."

Haberin Devamı

İlerde teklif gelse o da yapabilirmiş futbol yorumculuğu.

SKIBBE’NİN SEVGİLİSİ YARI ALMAN YARI TÜRK

Ve iki tenik direktör hakkındaki düşüncelerini soruyorum. Önce Fatih Terim. "Yorum yapmam onun hakkında" diyor. Gayet soğuk. Peki ya Skibbe? Yani Galatasaray’ın yeni teknik direktörü... Onun hakkında umutlu: "Onun oynattığı takımların futbolunu izledim. Bizimkine benziyor. Ayrıca takımda Almanca bilen futbolcu çok. Üstelik adam genç, 43 yaşında. Kız arkadaşı da yarı Alman yarı Türk. Bizimle ilgili çok şey biliyor."

KÜFÜRLERİN HEPSİ DUYUYORSUN

Konu futbol olunca daha seri konuşuyor bu adam. Devam ediyoruz o yüzden: "Futbolda şu çok önemli. Kafanız rahatsa bu oyununuza yansıyor. Ama evde ya da takımda sorunlarınız varsa iyi oynayamazsınız. Futbolcuların üzerinde çok fazla baskı var. Hem takımdan hem taraftardan. Bu yüzden futbolcuların çoğu ya yıldız oluyor ya da olamıyor. Başaranlar iyi futbolcu. Diğerlerinin futbol kalitesi aynı olsa bile bu baskıyı kaldıramayınca kaybolup gidiyor."

Peki ya taraftar küfürleri? Onlara nasıl katlanıyor?

"Duyuyoruz tabii hepsini, ama alışıyorsun. Hangi birine yetişeceksin küfredenin. Sadece işin içine aileyi soktular mı üzülüyorsun."

Gelelim iki ortağıyla beraber Maçka Demokrasi Parkı içinde açtığı Swissotel’in karşısındaki mekanı Frame’e. Zaten röportajı da orada yapıyoruz. "Futbol kariyerim bir süre sonra bitecek. Sonrasında gelir getirecek işler yapmak durumundayım" deyip ekliyor: "Ama vaktimin çoğunu burada harcayamam. Futbol başladığı zaman benim yapabileceğim en iyi iş yine futbol. Ortaklarıma güveniyorum."

ÜMİT KARAN’LA "BİRİNİ SEÇ" TESTİ

Berlin mi İstanbul mu?

İstanbul.

Reklam filminde mi oynamak yoksa uzun metrajda mı?

Uzun metraj. Teklif geliyor zaten. Aksiyon tarzı filmler için.

Önsevişmeli seks mi önsevişmesiz seks mi?

(Gülüyor) Yorum yok!

Futbol kampı mı 10 günlük aylak tatil mi?

10 günlük tatilden sonra futbol kampı! Çünkü güzel oluyor. Toparlanıyorsun. Fiziksel anlamda kuvvetleniyorsun. Tatilde olduğum zaman kendime pek dikkat etmem. Küçük bir göbeğim olur hemen. Çünkü alkolü seviyorum. Vücudumu tatilde kendi haline bırakıyorum. Kampa girince toparlıyorum.

Mini etekli kadın mı jean pantolonlu mu?

Mini!

Parmak arası terlik mi yoksa "hayır, asla" mı?

Ben giyiyorum valla!

MSN mi Facebook chat mi?

İkisini de pek fazla sevmem. Ama kamptayken arkadaşlarımla konuşuyorum.

Takım kaptanlığı mı aile reisliği mi?

İkisi de zor. Ama seçim yapacaksam, aile reisliği...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!