Görüntüm marjinal

Güncelleme Tarihi:

Görüntüm marjinal
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2004 00:49

Türkel Fuarcılık’ın düzenlediği Deri ve Moda Fuarı çerçevesinde Odesa ve Kiev’deki defilelerde görev alan SelinToktay, Amerika günlerinden Athena’nın Gökhan’ı ile biten ilişkisine kadar her şeyi Kelebek’e anlattı.

- Amerika’da 5 hafta boyunca neler yaptın?

Aslında pek bir şey yapmadım. Bir dil kursuna gittim, konuşmaya konuşmaya unuttuğum İngilizcemi geliştirdim. Ayrıca 5 haftalık sakin bir tatil oldu. Hayatımda ilk defa tek başıma bir şey yaptım. Çok güzel geçti. Bu arada ben yaşadığım ülkeden çok memnunum, İstanbul’a aşığım. New York’tayken İstanbul’u o kadar çok özledim ki, bir ara döneceğim, dayanamıyorum bile dedim. Benim aidiyet duygum çok gelişmiş. Hele insan tek başınayken daha da özlüyor ülkesini. Çok büyük, gürültülü ve pis bir yer New York. Bir de kara bir şehir... İstanbul’un mavisini, denizini, Bebek’i, Beyoğlu’nu çok özlüyorsunuz.

- Seni tanıyanlar senin için Amerika’da dağıtır diye düşünmüşlerdir. Böyle bir tepki geldi mi?

Evet, herkes ‘Eminim sen çok azmışsındır orada’ dedi. Ama ben hiçbir şey yapmadım. Orada uzun süre kalacağım için relaks davrandım. Yapacağım işleri günlere yaydım. Okula gidip, eve geldim, bol bol DVD izledim, bol bol alışveriş yaptım. Sadece bir-iki gece bara, yemeğe gittim. Enteresan bir şey yaşamadım yani.

- Hep marjinal olarak anılıyorsun... O kadar farklı mısın gerçekten?

Görünüm olarak herkese göre biraz daha farklıyım. Kendi halinde ve kendi stilini oluşturmuş bir insanım. 2 yıldır ortalıklarda da değilim. Tamamen kendime ait bir hayata çekildim. Çok fazla medyada yer almak işime gelmiyor, hoşuma gitmiyor. Çünkü sıkıldım.

KENDİMİ YANLIŞ TANITTIM

- İlk çıktığın dönemlerdeki halini değerlendirenler ‘Bu dişi, güzel ve seksi kadına ne oldu böyle’ diyorlar. Bu izlenimlere ne diyeceksin?

Herhalde kendimi yanlış tanıttım ve bu benim yanlışım diye düşünüyorum. Sonuçta bu benim işte... 2 yıldır bu haldeyim. Marjinal lakabı taktılar, öyle de kaldı. Oysa marjinal falan değilim. Zaten sözlük anlamı da çok farklı onun. Öyle bir yaşamım yok. Giyim anlamında, alternatif giyindiğim doğru sadece. Daha modern, kendime ait tarzım var, hepsi bu.

- Nedir peki marjinalin sözlük anlamı?

Herhalde çok dağıtan, çok gezen demek. Bende böyle bir durum yok. Giyimden dolayı marjinal diyorlar bana herhalde. Çünkü kimsenin cesaret edemeyeceği şeyleri karıştırıp giyiyorum. Desenli pembe çorapla kırmızı şapka takıyorum. Hiç olmayacak spor ayakkabıyı ya da topuklu ayakkabıyı hiç olmayacak elbiseyle giyiyorum. O zaman insanlar şaşırıyor. Kiminin hoşuna gidiyor, kimi ‘Ne rüküş olmuşsun’ diyor. Yurt dışında bunun dengesi çok güzel. Çünkü orada herkes kendi hayatına konsantre, kimse kimseyi ilgilendirmiyor. Herkes kendisiyle meşgul. Neredeyse herkes benim gibi orada zaten.

- Kaç yaşındasın?

24 yaşındayım. Bu işe 16 yaşında başladım. İki yıl sonra 10 yılımı doldurmuş, faal çalışan biri olacağım. Ergenlik dönemimi bu işte geçirdim ben. Dolayısıyla yaşadığım iyi, kötü, yanlış, doğru fark etmez hepsi basında yer aldı bir şekilde. İnsanlar hep büyük bir hareket beklediler benden, ama o yaşta insan olgun olamaz ki! Üstelik normlara göre çok daha hareketli, daha cesaretli bir kızım. Şu an Allah’a çok şükür basın üzerime gelmiyor, ben de orada burada değilim eskisi gibi. Snob takılanlar bana abes geliyor. Ne demek snobluk? Saçma bir şey. Herkes dünyanın neresinde olursa olsun eşittir. O ruh sağlığı bozuk insanlara Allah kolaylık versin. Zor bir durum!

MANKENLİĞİ SEVİYORUM

- Eski ve yeni jenerasyon mankenler arasında bir rekabet, çekememezlik durumu söz konusu mu?

Öyle bir şey yok. Herkes işini yapıyor. Yeniler bizlerden daha başarılı ve güzel. Mutlaka daha iyi olacaklar. Olmaması için sebep yok. Bu işe başladığımda ben de çömezdim. Kimse beni dışlamadı. Benim girdiğim dönemde Merve İldeniz, Begüm Özbek, Eyşan Özhim, Korel Kubilay’lar vardı. Onlar hem arkadaşlarım hem ablalarım. Bize bu yolun güzelliğini gösterdiler, takip etmeye çalıştık.

- Fakat sen jenerasyon olarak eskimiyor gibisin. Sanki yeni başlamış gibi bir havan var...

Herkes aynı şeyi söylüyor. ‘Sen büyüdükçe küçülüyorsun’ diyorlar. İşte bu, giyim tarzımdan kaynaklanıyor galiba. Baksana halime, çocuk gibiyim. Belki de sürekli çalıştığım içindir. Bu işi hiç bırakmadım, çünkü çok seviyorum. Arada yorulduğum ve ara verdiğim zamanlar oldu ama kopmadım.

GÖKHAN’LA BİTTİ

- Modellik dışında bir iş düşünüyor musun?

Dream TV’deki Indream isimli moda programımın devam etmesini arzu ediyorum. Moda, aktüalite, sanatsal olayların yer aldığı çok seviyeli bir program yapıyoruz. Şu an tatildeyiz. Tam benim kanalım, müzik kanalı. En büyük hayalim böyle düzgün ve birçok konuyu içeren bir programa devam etmek.

- Geçenlerde Rock’n Coke festivalinde Athena’yı izlemişsin. Gökhan ile ilişkin bitti mi tamamen?

Ben zaten Rock’n Coke’ta Athena’yı izlemedim. Evet, yazmışlar ama ben o sırada fuarda defiledeydim. Onların yeni albümleri çıkmış, arkadaşları olarak dinlemek isterdim. Maalesef yetişemedim. Daha sonra gittim, hatta 2 gün orada çadırda kaldık. Çok keyifliydi, pazar sabahı bizi uyandıran müzik müthişti. İlişkiye gelince... İlişkimiz bitti, evet. Belli bir zamandır ayrıyız. Çok konuşmaya gerek yok aslında. Beraberliğimiz sırasında beraberiz demediğimiz gibi ayrılıyoruz da demedik. Gökhan’la beni görüntü ve tarz olarak birbirimize yakıştırıyorlardı, doğru... Ama bazen sadece görünüşlerin birbirine yakıştırılması, insan ilişkilerine yeterli olmuyor. Şimdi kimse yok hayatımda, olmasına da imkan yok. Çünkü kendi kendime bir sakinleşme devresindeyim. Mümkünse hep yurt dışı olsun. Birazcık daha konsantrasyon sağlayayım. Burada arkadaşlarımla bunu yaşıyorum.

Podyumda rol yaptık

Türkel Fuarcılık’ın Kiev’deki defilesinde Uğurkan Erez’in hazırladığı koreografi aslında bir tiyatro gibiydi. Kıyafetleri sunarken aslında oynadık da! Ben müziksiz yaşayamam ve müziği duyduğum anda müziğin ait olduğu döneme adapte olabilirim. Zaten benimle birlikte bütün arkadaşlarım konunun içine girdi, tüylerim diken diken oldu. Savaşta sevgilisini kaybeden bu kadını canlandırırken düşünmeden edemedim. Gizli bir savaş, terör devam ediyor... Dolayısıyla acı günler bekliyor dünyayı. Birilerinin barış, saygı, insanlık için harekette bulunması gerek. Bu gibi günlerde işte bu tarz oyunlar daha değer kazanıyor, insanlar daha içli oynuyor.

Huzur arıyorum

Eskiden insanlar daha duygusaldı, daha hassas yaşıyorlardı ilişkilerini, dostluklarını. İnsan ilişkisine, sevgiye, dürüstlüğe, saygıya çok daha değer veriyorlardı. Ben ‘Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama saygı duymak zorunda’ sözüne inanırım. Kimseye eşek muamelesi yapamam, kimse de bana eşek muamelesi yapmasın. Bir de teknoloji geliştikçe, internet, bilgisayar, cep telefonu devreye girdikçe, insani duyguları kaybeder hale geldik. Yazışmalar duyguyu yeterince açığa çıkarmıyor. Çok teknoloji meraklısı bir insan olduğumu söyleyemem. Sadece mailler geliyor mu gelmiyor mu diye bakıyorum, o kadar. Sonuçta bizler daha az kıymet bilir olduk. O yüzden son zamanlarda spritüel açılımlar, yoga, meditasyon, reiki olaylarına girdi insanlar. Herkes huzur arayışında, ben de öyle... Kendime vakit ayırdığım zamanlarda meditasyon kitapları okuyup, meditasyon yapmaya çalışıyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!