Görmeniz gereken 10 oyun

Güncelleme Tarihi:

Görmeniz gereken 10 oyun
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2004 00:00

2004-2005 tiyatro sezonu ‘Tiyatro modası geçmiş bir sanat dalı’ diyenlere inat başladı.Geçen tiyatro sezonunun başında mutlaka görülmesi gereken 10 oyun sıralamıştım. ‘Allah ne muradın varsa versin’ türünden çok sayıda okur mesajı aldım. Tabii ‘Bizim oyunu niye önermedin? Bizim oyun diğer oyunlara on basar’ diyen mesajlar da. Gelin bunu gelenek haline getirelim. Her tiyatro sezonu başında mutlaka görmeniz gereken 10 oyunu burada sıralayayım. Siz de bu oyunlara mutlaka gidin. Tiyatronun modası geçmiş bir sanat olmadığını, yaşama çok şey katabileceğini birlikte kanıtlayalım. Söz mü? İşte bu sezon önerdiğim 10 oyun: 1.Gayri Resmi Hürrem İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir TiyatrolarıYazan: Özen YulaYöneten: Ayşenil Şamlıoğlu Konu: Osmanlı siyasetinin etkili kadınlarından Hürrem Sultan’ın izdüşümünde, tarihsel doğruluğun yanı sıra hayal gücü ve farklı bir bakış açısıyla, kadın dünyasına bir yolculuk. Geçmişte var olmuş, bugün de var olan, gelecekte de var olacak olan ‘Hürrem’ler, oyun içinde oyun tekniğiyle kurgulanarak ele alınıyor. Oyun, 2004 Tiyatro Ödülleri’nde ‘En İyi Yapım’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Yerli Oyun Yazarı’, ‘En İyi Sahne Tasarımı’, ‘En İyi Oyun Müziği’ ödüllerini aldı. 2.Fernando Krapp Bana Mektup Yazmış Aksanat Prodüksiyon TiyatrosuYazan: Tankred DorstÇeviren: Zeynep AvcıYöneten: Işıl KasapoğluKonu: Borç batağındaki baba ve asi kızının karşısına kimsenin karşı koyamadığı güçlü bir adam çıkar.Adam kızı satın alır ve kız kocasına bağlanır. Ancak bir gün kadın aşık olur ve kocasına bunu itiraf eder. 2004 Tiyatro ödüllerinde Tilbe Saran’a ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Selçuk Yöntem’e ‘En İyi erkek Oyuncu’ ödülünü kazandıran oyun, sezonun ilgi çekici yapımlarından. Bildik bir konuyu, insani boyutlarıyla ele alıyor. 3.Kır İstanbul Devlet TiyatrosuYazan: Martin CrimpÇeviren: Roza HakmenYöneten: Işıl KasapoğluKonu: İnsanlar arasındaki ‘bağımlı’ ilişkilerin anlatıldığı oyun, 2004 tiyatro ödüllerinde Enver Başara’ya ‘En İyi Işık Tasarımı’ ödülünü getirmiştir. Aşk, cinsellik ve paranın insanlara indirdikleri darbeleri ve bu darbelerden kaçmak ve dinginlik, aşk ve mutluluğu bulmak için Kır’a taşınan insanları anlatıyor. 4.Cimri Oyun AtölyesiYazan: MoliereÇeviren: Sabahattin EyüboğluYöneten: Işıl KasapoğluKonu: Oyun Atölyesi, bu yıl klasik oyunları yeniden sevdirmek için çağdaş bir yorumla ele alıyor. Oyunda Haluk Bilginer’in canlandırdığı Harpagon karakterinin başından geçenler anlatılıyor. 5.DiktatSemaver KumpanyaYazan: Enzo Corman Yöneten: Işıl KasapoğluKonu: Savaşta ayrı saflarda çarpışmış iki kardeşin 25 yıl sonra karşılaşmaları ve iç hesaplaşmaları anlatılıyor.6.Otopark Cinayetleriİstanbul Devlet TiyatrosuYazan: Raşit ÇelikezerYöneten: Kazım AkşarKonu: Çok katlı bir otoparkın içinde çılgın bir kovalamaca. İnşa ettiği otoparkın en üst katında hapsolmuş bir araştırma mahkumu, aşkı da elinden alındığında sürprizlerle dolu bir hesaplaşmanın içine giriyor.7.Aşk Evlerden UzakAnkara Devlet TiyatrosuYazan : Özen YULA Yöneten : Mehmet EGE Konu : 21. yüzyıl...Tüm teknolojik nimetlerin ve konforun içinde insanın, en yakınındakine bile yabancılaştığı, paraya odaklanıp her şeyi çarçabuk tükettiği, -Aşkın Evlerden Uzak- olduğu bir dünyanın ironisi...8.SığıntıAnkara Devlet TiyatrosuYazan: Orhan AsenaYöneten: Ayşenil ŞamlıoğluKonu: İktidar kaygısının insanlığın varoluşundan beri süre gelmesi ve bunun ağır bedellerinin anlatıldığı oyun Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Ekim ayı başında ilk gösterimini yapmıştır. 9.Vişne Bahçesi Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir TiyatrolarıYazan: Anton ÇehovÇeviren: Belgi PaksoyYöneten: Arsen GürzapKonu: Eski değerlerin yok olup, yeni değerlerin yaşanmaya başladığı geçiş dönemi Rusyası’nda yeni değerlere uyum sağlamakta zorluk çeken aristokrat bir ailenin yaşadıkları, ailenin çiftliğinin satılması özelinde anlatılıyor. 10.Yarım Bardak SuTiyatro KediYazan: Tarık Günersel Yöneten: Hakan Altıner Konu: 50’li yıllar. Ülkenin demokrasiye geçiş sancıları. Bir yanda, ‘Her mahalleye bir milyoner’ sloganıyla politikanın zirvesine tırmanmış bir politikacı, kitleleri ardından sürükleyen bir ‘başvekil’; diğer yanda sanatının zirvesinde bir piyanist. Alımlı, sanatçı kişiliği kadar politik tavrı da güçlü bağımsız bir kadın. Kahramanların ikisi de ünlü. İkisi de evli ! Beklenmedik bir aşk, beklenmedik çatışmalar ve romanlarda yeri olmayan bir son. Tüm kurallara, tüm kısıtlamalara başkaldıran, yargılara direnen tutku dolu bu aşk yazarın kaleminde özel tarihten uzaklaşıp siyasi tarihin tüm yasak aşklarına bir selam gönderiyor. (Oyun, Ayda Aksel’e 2004 İsmet Küntay ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü kazandırdı.)Nur içinde yat ŞehnazUzun süredir bir ölüm beni bu kadar şaşırtmamıştı. Birinin ölümüne bu kadar üzülmemiştim. Radikal’den arkadaşımız Şehnaz Pak’ın aptalca bir trafik kazasında ölümünü Medyatava’dan öğrendiğimde başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Şehnaz’ı bir buçuk yıl önce Eskişehir’e, bir oyunun galası nedeniyle geldiğinde tanıdım. İki gün bir grup gazeteci birlikte dolaştık. Nasıl kanım ısındı Şehnaz’a, nasıl içten, nasıl samimi buldum, anlatamam. Onunla zaman geçirmekten, konuşmaktan, onun olaylara farklı bakış açısından çok keyif aldım. O iki günden sonra hep aklımda Şehnaz’ı daha fazla tanımak, daha fazla tiyatro ve gazetecilik üzerine konuşmak vardı. Sürekli erteledim. Birkaç kez de telefonla konuştuk. Yine görüşmek ve konuşmak için sözleştik. Yine erteledim. Ve Şehnaz’ın ölümünü öğrendiğimde öylece kalakaldım. Bugüne kadar bu kadar az tanıdığım birinin ölümüne bu kadar üzülmemiştim. Şehnaz’ın farklı kişiliğini hissetmiştim ama bu farklılığı yaşamayı erteledim. Şuç bende.. Nur içinde yat Şehnaz. Seni unutmayacağım. ‘Ertelemenin’ ne demek olduğunu acınla bir kez daha öğrendim. Keşke böyle olmasaydı. Tüm sevenlerinin başı sağolsun. Çember’i Candan’dan dinlemeye doyamadımDaha önce de yazdım. Bazı şeyleri keşfetmekte çok geç kalıyorum. Bu köşede de hep yeni çıkan filmleri, kitapları, albümleri, restoranları yazayım diye bir kaygım yok. Ne yaşıyorsan onu yazıyorum. İstesem de başkası olamıyorum. Umarım bunda bir gariplik yoktur. Başka türlü davranmayı de kendime yediremiyorum. Başka türlü davranınca samimiyetimi kaybettiğimi düşünüyorum. Bir yazar için en büyük tuzak bence bu: Samimiyetini kaybetmek. Samimiyetinizi kaybettiğinizde okur bunu çabucacık kavrıyor ve sizden uzaklaşıyor zaten. Buraya nereden geldim? Emin olun bilmiyorum ama böyle bir giriş gerekliymiş demek ki.Murathan Mungan’ın ‘Söz vermiş şarkılar’ albümünü ne zamandır alayım ve dinleyeyim diyordum. Geçen haftaya kısmetmiş. Dinledim, hálá da dinliyorum. Burada Murathan Mungan’ın söz gücünü tartışacak değilim. Mungan’da öyle bir söz gücü var ki Mungan’ın sözlerini okuyunca bazen insanın aklı bazen de kalbi yerinden çıkacakmış gibi oluyor. Mungan’ın sözleri notalarla birleşince, üzerine bir de yorumcunun tarzı eklenince şarkılar inanın Voltran’ı oluşturuyor. Maskeli Balo, Aşk Yeniden, Olmasa Mektubun, Çember yıllardır tartışmasız çok sevdiğim, üzerine anılar ördüğüm şarkılardı. Bu şarkıları başka yorumculardan dinlemek bazen güzel bazen çirkin olmuş. Maskeli Balo’yu Atena çirkin söylemiş örneğin. Aylin Aslım’dan da Kimdi Kalan Kimdi Kalan’ı hiç sevmedim. Candan Erçetin’in Çember’ini dinleye dinleye doyamadım. Sezen Aksu’dan Sevgili’yi dinlemek de başka bir keyif. Önerim Mungan’ın ‘Söz Verilmiş Şarkıları’nı mutlaka koleksiyonunuza katmanız. Kattıysanız bu hafta sonu elinizin altında olsun, tekrar tekrar dinleyin. CUMA LAKIRDISI‘Sen mutlusun diye yaşam öfkesini kusacak değil ya. İnsan yaşamdan beklediklerinin hepsini bir bir sıralayabilir, ama kesin olan bir şey varsa, o da bu isteklerin yaşamın umurunda bile olmadığıdır. Yaşamın, mutluluğu mutsuzluktan ayırt ettiği hiç görülmemiştir. Yaşam başını eğip kendi ayaklarına bakmaz hiç.’(Romain Gary)CUMA TAKINTISIBu hafta Cafe Marmara’da kestaneli pastaya taktım. Nefis lezzetli bir pasta olmuş. Cafe Marmara’nın Pastry Chef’i Halil Kaya çok lezzetli Bursa kestanelerini almış, Şam fıstığı ile karıştırmış, üzerine bol bol çikolata sosu dökmüş. Ortaya süper bir kestaneli pasta şaheseri çıkmış. Tadından yenmiyor. CUMA İTİRAFImrc.demir; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 18; İl: DuzceYeni tanıştığım, bana ilk görüşte aşık olduğunu iddia eden, benimse henüz aramızdaki ilişkinin adını bile koyamadığım çocuğun gönderdiği ilk mesajı aynen aktarıyorum: ‘Aşkım nasılsın, seni özledim, kontörüm yok, bana 10 kontör yolla.’ Aşkım senin rotanı değiştiriyorum. İstikamet doooğru magma!Yorum: Burada söylenecek tek laf şu. Beni bitirdin Sedat Abi!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!