GORA’yı kıskandım

Güncelleme Tarihi:

GORA’yı kıskandım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2005 01:15

Küçük teknesiyle altı aylık bir Güney seyahatine çıkmaya hazırlanan ünlü stand-up’çı Ata Demirer, ortadan kaybolmadan önce müthiş açıklamalar yaptı.

Demirer, ‘GORA’yı kıskandım. Koydular parayı, çatır çatır çektiler filmi. Ben de aynı paraya mal olacak bir film yazdım ama biz bulamadık o parayı’ dedi.

Yedi hafta sonra gösterin bitiyor. Ne yapacaksın, hemen tatile mi çıkacaksın? Haziran başı gibi güneye gitmek istiyorum. 880 kez bu oyunu oynadım. Artık yüzde 70 yenileyerek seyircinin karşısına çıkmak istiyorum. Fakat bu arada Ezel Akay’ın Haluk Bilginer’le birlikte, ‘Hacivat ile Karagöz neden öldürüldü?’ adlı ciddi bir sinema projesi var. Bu filmin içinde olmayı da çok istiyorum.

- Bir hikaye yazdın ve bu yaz filmini çekecektin. Ne aşamada o film projesi?

Evet bir hikaye yazdım. Ama filmin çekilmesi için 3.5 milyon dolar gerekiyor. Yani o kadar uçmuşum yazarken! Hikaye kalıp olarak Harry Potter’lara benziyor. Süpürgeli adamlar İstanbul sırtlarında uçuyorlar. Ciddi animasyon gerekiyor.

- Bu anlamda Cem Yılmaz’ın GORA’sını kıskandın mı?

Tabii! Koydular parayı, çatır çatır çektiler filmi. Biz bulamadık o parayı.

- Biz bulamadık parayı derken, ‘Daha Cem Yılmaz olmadım ki bulalım!’ der gibisin.

Yok öyle değil, GORA gibi ya da benim yazdığım gibi bir film, en az beş ayda çekilebiliyor. Zaten önümüzdeki sezon yayınlanma ihtimali yok! Dolayısıyla kimse repoda tutacağı 3.5 milyon doları, bir buçuk yıl sonra yayınlanacak bir filme yatırmaz. GORA’yı kıskandım derken, ben de aynı paraya mal olacak bir şey yazdım ve çekilemediği için kıskandım. Gerçi senaryo da ancak bitti.

BENİM ÖRNEĞİM YOK

- Sponsor firmalar Cem Yılmaz’a çok güvendi. Bu güven sana da var mı peki?

Ata oynarsa, iş yapar mantığı yanlıştır. Bana teknik olarak güvenen yönetmen benim için değerlidir. Bana güvenen başkaları da var, Mesela yeni sezonda da Vestel’in yüzü olacağım.

- Aslında bu eleştirilerin hedefi Korsan TV!

Bunu niye yapıyorlar bilmiyorum. Çok da takılmıyorum. Çünkü Korsan TV’yi çok ilkel şartlarda çektik. Hava durumu skeçlerini çekiyoruz, kameralar bir anda bırakıp, yemek yemeğe gidiyorlar. Ben o arada kostümlü ve makyajlıyım! Düşünün yani...

BAHANEM YORGUNLUK

- Beyaz Show’da söylediğin ‘Vericen mi?’ skandalı sonrasında, ‘Ayarım kaçtı, demek ki bir ayara ihtiyacım varmış’ dedin.

Ayarım kaçtı cümlesi, direkt olarak savunma mekanizmamın çöktüğünü ifade eden bir cümledir. Ben yoğun bir çalışma temposuna girmiştim ve bunu kaldıramadım. O an bilinçaltı mekanizmam boşaldı ve ağzımdan böyle bir şey çıktı. Fırladı işte! Bunun arkadaşlarınla konuşurken masada fırlaması gerek, televizyonda değil. Bahanesi olur mu ama var: Aşırı yorgunluk. Beynim bana oyun oynadı. Zaten bu çöküş, kendini hissettirmişti de! Bu program öncesinde, sosyal hayatımda da, ‘Ya ben bunu nasıl söyledim’ diyeceğim şeyler yaptım. Tüm samimiyetimle söylüyorum bunları.

- Çok pohpohlanmaktan dolayı, çok şımardığın yazıldı.

Bu yıl 700 tane haberim çıkmış. Diğer komedyen arkadaşlarımızın haber ortalaması 5 bin civarında. Sizce ben pohpohlanan birisi miyim? Ben buraya tırnaklarımla, seyircimin desteğiyle geldim. 1998 yılında 25-30 kişiyle başladım bu işe. Yıl 2005, 900 oyun oynamışım.

Bir sevgilim var ama modacı değil

- Bu arada bayağı zayıflamışsın. Kaç kilo verdin?

15 kilo verdim. 10 kilo daha vereceğim. Normal bir mağazaya girip alışveriş yapacak duruma gelmek istiyorum. Şu an 135 kiloyum.

- ‘Kendimle çok barışığım’ yalanını söyleyenlerden misin?

Değilim. Dediğiniz gibi bu bir yalan. Şişmanım ama mutluyum, kendimle barışığım gibi hikayeler benim ağzımdan çıkmış gibi yazılıyor. Hayır, şişmanlık iyi bir şey değildir. Herkese zayıflamasını tavsiye ederim! Ben mutlu olabilirim ama bu benim mizahi zekamdan kaynaklanan bir şeydir. Ben onu avantaja dönüştürüm ama bir hastalıktır şişmanlık. Şeker, kolesterol gibi bir çok hastalığın davetkarıdır. Doğal olarak her zaman ideal kilonun en fazla 10 kilo üzerinde olmak gerek. Bende şu an bir rahatsızlık yok ama önlemini almazsam 10 yıl sonra korkunç bir görüntüde olabilirmişim! O zaman bu mesleği yapamam. Geçelim bu mesleği, teknemde mutlu olamam, rahat hareket edemem. Doktor ilaç vermek zorunda kalır, o zaman içki içemem. Ben bunlar için şu an kilo veriyorum. İleriki yıllarda yiyecek, içecek sorunum olmasın, mutlu olayım diye!

- Sevgilin var mı?

Bir sevgilim var.

- Modacı Özlem Hanım mı?

Özlem Hanım, benim gösterilerimin ve Avrupa Yakası’nın kıyafetlerini yapan modacı bir ablamız, kardeşimiz... Dolayısıyla böyle bir şey söz konusu değil. Ama benim bir sevgilim var, fakat ailesi ve kendisi medyada görünmekten hoşlanmıyor. Ben de bu konuda onları koruyorum. Çok ciddi bir şey olursa, bir gün evlenirsem size davetiye gönderirim. Şu an için evlenmeyi de düşünmüyorum. Bizim mutlu bir birlikteliğimiz var, hepsi bu.

- İdealin nedir peki Ata?

Benim idealim 60-70 yaşında yaşlı bir komedyen olarak, tek başıma bir barda çıkmak. Siyah takım elbiselerimi, siyah-beyaz ayakkabılarımı giyip, orada içkisini içen insanlara 30-40 dakika gösterimi yapıp, ‘Bu herif de yıllardır komedyen be, maşallah’ dedirtmek.

- Makara kasetin ne kadar sattı?

82 bin ve bence çok iyi bir rakam.

- Çok güzel bir sesin var... Ciddi anlamda bir albüm yapmayı düşünmüyor musun?

Sezen Aksu, ‘Büklüm Büklüm’ü duyunca sana ciddi bir albüm yapalım dedi ama şu an albüm yapmak gibi bir hissim, isteğim yok. ‘Sen de şu var, bu var, hemen yapalım’ dediler. Ben de maymun iştahlıyımdır, ‘Hadi onu da yapalım, bunu da yapalım’ dedik, sonra da toparlayamadık işte.

- Cem Yılmaz’la çok sık karşılaştırılıyorsun. Rahatsız oluyor musun?

Ben kendi içimde kendi çapımda takılıyorum... Kimin ne kadar iyi olduğu tamamen seyircinin takdiridir. Ben karakter komedisi yapıyorum. Cem ile tarzım farklı. Ama ikisi de kaçırılmaması gereken işlerdir!

- Ata Demirer’in örneği var mı peki?

Yok.

Fazla iş cildi bozar hesabı

Ben son altı ayda kendimi poşet gibi hissettim. Arabanın arkasında oturuyorum, şoför beni oradan oraya götürüyor. Bir gün Veysel oluyorsun, bir gün Volkan, bir gün klipte başka birisini canlandırıyorsun, başka bir gün şarkıyı yeniden okumam isteniyor, sonra peş peşe gösteriler... Yorulmuşum. Şimdi anlıyorum ustaların niye sadece bir işe kilitlendiklerini, aynı anda ikinci bir iş yapmadıklarını. Fazla iş cildi bozar hesabı!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!